Dokunan yanar!

Birkaç hafta önce yıllık iznimin bir bölümünü kullanırken bir yazı yazdım. Gazete yazarlarının ne olursa olsun yıllık izinlerinde dahi yazı yazmalarını savundum. Bir tatil yazısıydı. İçinde koyunlar, keçiler, ağustos böcekleri olan bir yazıydı. Gökçeada’nın yıldızlı gecelerinden bahsetmiştim hatırlarsanız. Yazının içinde siyasi unsurlar olmasın istemiştim. Ne var ki oraya ulaşana kadar neler çektiğimi de anlatmıştım ve yazının içine ister istemez bazı siyasi unsurlar kaçmıştı.

İşte o yazı yüzünden GHK dostunuz önümüzdeki günlerde adliyede ‘basın suçlarına’ bakan savcılığa ifade verecek. Türkiye’nin anayasal düzeninin fiilen değiştiğini ilan ederek açıkça darbeciliğe teşebbüs eden, korsan sarayda oturan şahıs şikayet etmiş o masum tatil yazımı. Böylece yıllık izninin bir bölümünü kullanırken, şen şakrak tatil yaparken şikayet edilen, belki de dava edilecek olan Türkiye’nin ilk ve tek gazete yazarı ünvanını da elde etmiş bulunuyorum.

Tatildeyken, Gökçeada’nın adada serbest dolaşan keçilerini severken adliyelik olan ilk gazete yazarı oldum Türkiye’nin. Sen yıllar önce herkesin korkudan gıkı çıkmazken, hatta “ne cemaati, cemaat mi varmış” diye ana akım medyada yazanlar olduğu sırada onca cemaat hakkında yaz. Türkiye’de cemaat faşizmini ilk yazanlardan ol. AKP’nin gerçek açılımını cesurca yazan ilk ve tek yazar ol. Onca mizah ve ironi içeren, geleceği öngören siyasi yazılar yaz 10 yıldır. Gelip seni koyun keçi börtü böcük yazısından adliyeye çağırsınlar. Yemin ederim ağrıma gitti. Tatilde olan yazara yılan bile dokunmaz halbuki.

Umurumuzda değil başımıza gelenler. Birkaç yıl sonra bu sivil darbecilerin alayı malum sandalyelerde oturacaklar. GHK dostunuz ironik yazılarına, siyasi mizahına devam edecek. İsterse CHP tek başına iktidar olsun. İsterse Deniz Baykal Cumhurbaşkanı olsun. Onlarla da dalga geçecek.

İktidar olsun veya olmasın, bir siyasi erke kul köle robot olanlara yazar denilmez. Kendi imal ettiğim bir sözcük ile ‘dombalak’ diyorum ben onlara. Havuz medyası onlarla dolu misal. Yazar dediğin sadece günümüze değil, gelecek nesillere de yazar. Benim de 10 yıldır yaptığım iş sadece bundan ibaret. Her kime veya kimlere haksızlık edilirse ben onu savunurum. Siyaseten tam karşıtım olsa bile. Mühendislik kariyerim haksızlıklara boyun eğmemek ile dolu. O yüzden 4 sayfalık bir özgeçmişim var. Değil ki yazarlık yaparken diktatöre diktatör, hırsıza hırsız, katile katil demeyeceğim. İncir çekirdeğine karpuz diyen yazarlardan değiliz biz. Gerçekleri ister ciddi ister komik yazarız biz.

2007 yılına kadar beni şikayet eden şahsın haklarını yazılarımda hep savundum. İlk ve henüz tek kitabımda ilgili yazılarım mevcuttur. Bunu AKP denilen partiye gönül verdiğimden değil, demokrasiye olan saygımdan yaptım. Hatta mevzuyu yanlış anlayıp taa Kanada’ya bana bayram tebriği bile göndermişti sabık Başbakan. O vakitler baş jölelisi dahil herkes buna değil hakaret, küfürler yazıyordu. Ergenekon ve benzeri saçmalıklar sonrası 2009 ile beraber açıktan yine mizahi unsurlar ile beraber eleştirmeye başladım. Ama eleştirirken yapılan tüm zulümlere rağmen kendisine hala ‘kardeşim’ diyordum. Ne zaman ki 2013 yılında Haziran patladı ve Berkin’in annesi yuhalandı meydanlarda… Artık ‘kardeşim’ demeyi bıraktım. Baş jölesine bıraktım kendisini. Demek ki bütün kardeşliklerin bir sonu vardı. Zaten Abdullah bey kardeş bile dışlanıverdi.

Ben aslında mühendisim. Şu aralar işsiz bir mühendisim. Çokça Türkiye’de ve yurt dışında yerli veya yabancı şirketlerde çalıştım. Haksızlıklara karşı asıl mesleğimde de mücadele verdim. Beni şikayet eden şahıs şunu bilsin ki, GHK’ya kötülük yapan, haksızlık eden herkes kısa sürede cezasını buldu. Lise yıllarımda yine haksız yere çokça disiplin kurullarına düştüm. Askerlik hayatımda haksızlığa uğradım. Meslek yaşantımda defalarca başıma geldi. Ve yemin ediyorum ki GHK’ya bulaşanların hepsi bulundukları mevki ve makamlardan hem de kısa sürelerde yuvarlandılar. Ne müdürler, ne komutanlar, ne CEO’lar yedim ben. Ateistlere tuhaf gelebilir hayatımdaki bu mistik şey. Ama Allah da beni böyle yaratmış, böyle bir misyonla göndermiş bu gezegene gözüm… Sosyal eceli gelenler her nedense son demlerinde hep bana cami duvarı muamelesini uygun gördüler. Garip bir GHK lanetidir bu. Vallahi henüz ben de çözemedim. Sanılmasın ki yazarlık hayatımda geçerli değil bu lanet.

Bu vesileyle koyun keçi böcek yazımdan suç duyurusu yapan şahıs hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Türkiye’nin anayasal düzenini cebren ve hile ile fiilen değiştirmeye tam teşebbüs eden bu darbeci kişi hakkında soruşturma açmayacak, yargılamayacak savcıların hakimlerin alayı pek yakında kendilerine yeni iş arasınlar. Bu işsiz mühendis, bu fakir yazarın yüzde biri kadar cesareti olmayanları, Allah da bu halk da eş zamanlı kahredecek.
GHK laneti başlamıştır. 3 vakte kadar tanışırsınız artık bu kozmik ve ilahi lanetle… Cemaat efsanesi palavraydı. Asıl bu fakire dokunan yanar kardeşim.

Önceki ve Sonraki Yazılar