DOKUNMAYIN BE!

Gençliğimde bir gün Münich'teydim. Türkiye 12 Eylül'ün kavurucu dehşetini yaşıyordu. Münich'in ünlü meydanı Marienplatz, bir donanma süslenmişti.Sordum: ''Oktober Fest'' dediler.

Meydanı geleneksel giysili, dünya güzeli kızlar, kısa pantolonlu, tüylü şapkalı gençler doldurdular. Müzik insanın kanını kaynatıyor,insanlar yaşlı genç dans ediyor, gülüyor ve de dev bardaklarla biraları birbiri ardına yuvarlıyorlardı.

Nasıl gıpta ettim, nasıl kıskandım! Ülkeme, Türkiye'me nasıl acıdım! Kendime nasıl yandım!

Bu gâvurlar her şeyden bir festival çıkartıyorlar. Kimi ''Boğa Festivali'' diyor; Onlarca azgın boğayı salıveriyor; Gençler önünden kaçıyor. Bazen boğaların boynuzlarıyla yaralanıyor, bazen ölüyorlar ama ''bu da festivalin bir riski'' diyorlar. Gülmekten , eğlenmekten vazgeçmiyorlar.

Kimi ''Domates Festivali'' diyor. Kamyonlar dolusu domatesi birbirlerine fırlatıyorlar. Kartopu yerine domates kavgası yapıyorlar. Islanıyorlar, kirleniyorlar ama eğleniyorlar, eğleniyorlar.

Bizde böyle festivaller yok. Bir ''Hıdırellerimiz'' vardı, onu da zapt ü rapt altına aldılar. Artık Hıdırellez ateşinin üstünden Vali ile Jandarma Komutanı atlıyor, vatandaş seyrediyor.

Var olsun şu Adanalılar! 12 Aralıkta sokaklarda kutlanacak bir ''Rakı Festivali'' akıl etmişler. Bu Adanalılara doyum olmaz. ''Bayburt'lu Zihni gibi ağlar'', ''Nasrettin Hoca gibi gülerler''. Damarına bastın mı Allahına bile küfrederler. Ama içleri iyidir. Allah onları bilir, hiç birini çarpmaz.

Ne yapıyor Adanalılar 12 Aralıkta? Masalarını eski Adananın merkezine (Küçük Saat Meydanı mı?) kuruyorlar; On bin, on beş bin, yirmi bin kişi, kebaplarını yiyor, rakılarını içiyor, ''sen çıkardın beni baştan..'' diye türkülerini söylüyorlar.

Rakı, Anadolu'nun ab-ı hayatı'' gibidir. Bu topraklar '' Dioniysos''un , şarabı, esrikliği, insan-doğa bütünleşmesinin büyük zevkini insanlara saçtığı yerdir. Dioniysos, yaşama coşkusunun Tanrısıdır. Ve O'nu bu toprakların insanı yaratmıştır; Ve Adana bu topraklardadır.

Rakı Festivalini düşünenlere saygılarımı sunuyorum. Anonim bir şaka mıdır yoksa Dionysosun öz oğlu Neyzen Tevfik'e bir yakıştırma mıdır bilemiyorum; Neyzen'i rakıdan soğutmaya çalışan bir Doktor sormuş: ''Bir eşeğin önüne bir kova rakı bir kova da su koysan hangisini içer '' demiş. Neyzen tereddütsüz yanıtlamış ''Suyu'' demiş. Doktor memnun sorusunu ilerletmiş: ''Neden?'' Neyzen de yanıtlamış.. ''Eşekliğinden''

Bir tarihte üçü Psikiatri uzmanı, biri Halk Sağlığı uzmanı olan ben, dört doktor, bir de  Avukat arkadaşımız, rakımızı adabına uygun bir şekilde sohbetimize katık ediyorduk.Alkole fazlaca düşkün bir başka arkadaşımızın eşi telefon etti. Arkadaşımızın bir kaç gündür sürekli içtiğini, şimdi de kendisini tamamen kaybettiğini söyledi, yardım istedi. Hemen evine gittik, alıp hastaneye yatırdık.

Vakit geç olmuştu. ''Artık biz de evlerimize dağılalım'' dedik. Psikiatri uzmanı arkadaşlarımızdan biri öfkeyle: ''Allah kahretsin ya!'' dedi, ''Bu alkolikler yüzünden bir doğru dürüst rakı içemiyoruz!''.

Vali Bey Kardeşim, şu Adanalıların Festivaline dokunma be ya! Ülkede yılda bir insanın başına gelenleri unutabileceği (Buna zat-ı aliniz de dahilsiniz) bir şenlik oluyor. Bırak Adananın o güzelim insanları bu mutluluğu yaşasın

Belki o mutluluktan bir katre bize de düşer.

Önceki ve Sonraki Yazılar