Global Research: NATO’nun hem Atatürk’ü hem Erdoğan’ı hedefe koyması tüm Türkiye’ye karşı bir hareket

Global Research: NATO’nun hem Atatürk’ü hem Erdoğan’ı hedefe koyması tüm Türkiye’ye karşı bir hareket

Global Research’te yayımlanan bir makalede, NATO tatbikatında 'Atatürk ile Erdoğan’ın hedef haline getirilmesinin ülkeye karşı kapsamlı bir adım olduğu' ve Türkiye’nin NATO’ya güvenmemesi gerektiğini savunuldu.

Global Research'te 'Hüsranı artan Türkler veda mı ediyor' başlığıyla yayımlanan makalede, ABD ile NATO’nun bir süredir attığı olumsuz adımlara dikkat çekilerek, örgütün Türkiye için güvenilir bir müttefik olmadığına dikkat çekildi.
Norveç’teki Trident Javelin tatbikatı sırasında NATO’nun, Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını ‘düşman’ tablosuna yerleştirmesi ve yine aynı tatbikat kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adı kullanılarak açılan sahte sosyal medya hesabından NATO aleyhine paylaşımlar yapılmasının kapsamlı karşı adımlar olduğunu savunan makalede “NATO'nun Müşterek Harp Merkezi, düşük düzeyli bir okul değil, bir tümgeneral tarafından yönetilen elit bir subay eğitim kurumu” ifadelerine yer verildi.

‘SEKÜLER TÜRKLER UZUN SÜREDİR NATO’YA GÜVENMİYORLARDI’

Yazıda, ‘NATO’ya uzun süredir güvenmeyen seküler kesimlerin yanı sıra İslamcıları’ da benzer bir olayda birlikte hedef alındıkları ifade edildi: “Türkiye’de seküler kesimler ‘ılımlı İslamcıları’ desteklediği için NATO hakkında uzun süredir şüpheliler. Bu düşünce gerçek bir zeminden yoksun değil. ABD Başkanı Barack Obama, ‘Arap Baharı’ olarak adlandırılan süreçte Müslüman Kardeşler ile ittifak kurdu.


'TÜM ÜLKEYE KARŞI KAPSAMLI BİR ADIM'
Fakat aynı NATO’daki ikinci olay daha kapsamlı bir Türk karşıtlığına işaret ediyor: Kürt kökenli Norveçli görevli, NATO içindeki sosyal medya ağında Cumhurbaşkanı Erdoğan adına sahte bir hesap açtı ve buradan NATO aleyhine iletiler paylaştı. Seküler Türklerin kahramanı Atatürk ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bağlantılı bir olayda kötülemek, tüm ülkeye karşı kapsamlı bir adımdır.”

‘2006’DAKİ KÜRDİSTAN HARİTASI KRİZİYLE BENZER BİR OLAY’

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in tatbikatta yaşanan skandal nedeniyle özür dilediğini ancak bunun kimseyi sakinleştirmeyeceğini savunan yazıda, 2006 yılından bu yana atılan Türkiye karşıtı adımlar hatırlatıldı:

"2006 yılında benzer bir olay yaşandı. ABD’li Yarbay Ralph Peters, Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde Ortadoğu’nun sınırları yeniden çizilmiş bir haritasını yayımladı. Harita ‘Özgür Kürdistan’ı gösteriyordu ve Türkiye’nin büyüklüğü mevcut halinin yarısına düşmüştü. Harita, Amerikalı bir albay tarafından Roma’daki NATO Savunma Koleji’nde, Türk yetkililerin de katıldığı bir oturumda sunuldu. Olay tepki yarattı ve ABD özür dilemek zorunda kaldı.

‘ANKARA’YA SALDIRAN UÇAKLAR İNCİRLİK’TEN HAVALANDI’
Temmuz 2016’da Türk ordusunun bir bölümü Erdoğan’a darbe girişiminde bulundu. Başkent Ankara’ya saldıran jetler ABD ve NATO üssü olan İncirlik’ten havalandı. Darbe girişiminin başarısız olmasının ardından bazı NATO ülkeleri, Türkiye’ye dönmek istemeyen Türk subaylara sığınma hakkı verdi."

Darbe girişiminin ardından Ankara’nın Rusya’dan hava savunma sistemleri satın almaya karar verdiğini anımsatan ve bu adımı ‘mantıklı’ olarak nitelendiren makale, alternatif ABD sistemlerinin Amerikan uçak ve füze sistemlerine karşı etkisiz olduğuna dair görüşler bulunduğunu, oysa Rus S-400 sistemlerinin ABD silahlarının yarattığı tehdide karşı dizayn edildiğini belirtti.


‘DARBE GİRİŞİMİNİN ARDINDAN RUS SİSTEMLERİ ALMAK MANTIKLI’
Bu kararın ardından ABD ve NATO cephesinden, Türkiye’nin de ortağı olduğu F-35 savaş jetlerinden satın alması konusunda kısıtlamalara gidilebileceği ve S-400’lerin satın alımının tamamlanması halinde Ankara’nın bazı sonuçlarla yüzleşeceğine dair açıklamalar geldiğini hatırlatan yazıda özetle ‘Rus hava savunma sistemi satın almak NATO devletleri arasında görülmedik bir durum değil. Yunanistan, Rus sistemlerine sahip ancak ABD yapımı jetler kullanıyor’ denildi.

‘AÇIKÇA HAKARET ANLAMINA GELİYOR’

Makale, YPG’yi PKK ile bağlantılı olarak gören Türkiye’ye rağmen ABD’nin Suriye’de YPG ile birlikte savaştığını, örgütü eğittiğini ve silahlandırdığını anımsatarak şöyle devam etti:

"Türk politikacıların NATO tarafından aşağılanması, ABD’nin bir darbe girişimine dahli, silah satın alımı konusundaki kısıtlamalar ve ABD’nin Türkiye’nin düşmanlarıyla ortaklığı açıkça hakaret anlamına geliyor.

‘CUMHURBAŞKANININ KİM OLDUĞU ÖNEMSİZ, NATO GÜVENİLİR DEĞİL’
NATO'nun Türkiye için artık güvenilir bir müttefik olmadığı açık. Bu görüş, Türkiye cumhurbaşkanlığı makamında kimin oturduğundan bağımsız. Erdoğan’ın yerinde laik milliyetçi bir figür olsaydı da bu stratejik durum değişmeyecekti.
Türkiye, NATO’daki ikinci büyük orduya sahip. 80 milyonluk nüfusuyla büyük bir askeri ve ekonomik güç olarak ortaya çıkıyor. Boğazı dolayısıyla Karadeniz’e erişimi kontrol ediyor. Balkanlar’da olduğu kadar merkez Asya ‘–istan’ları [Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan] üzerinde etkiye sahip. Rus gazını Avrupa’ya taşıyacak Türk Akımı da dahil olmak üzere, büyük enerji hatları için geçiş noktası.

Türkiye’nin NATO’dan ayrılmasının ve Rusya ile bir ittifaka girmesinin önündeki engeller çok az. Rus savaş uçakları en az ABD yapımı F-35’ler kadar iyi. Türkiye’nin ekonomik çıkarları bile Rusya’yla daha uyumlu gibi görünüyor. Yeniden düzenleme talebinde bulunan sesler Türkiye’de zemin kazanıyor."