‘Ailemin 13 üyesini öldürdükleri için NATO’yla davalıyım’

‘Ailemin 13 üyesini öldürdükleri için NATO’yla davalıyım’

Barış, Bakım ve Rahatlama için Uluslararası Organizasyon Başkanı Halid el-Hamidi'nin ailesinden 13 kişinin öldürülmesinin ardından Libya halkına karşı işlenen suçlar nedeniyle NATO'ya açtığı davanın duruşması 30 Kasım'a ertelendi.

Dava, Trablus merkezli sivil toplum kurumu Barış, Bakım ve Rahatlama için Uluslararası Organizasyon Başkanı Hamidi tarafından açıldı. Hamedi, NATO bombardımanında hamile eşi, iki oğlu, teyzesi ve yeğeni dahil ailesinin 13 üyesini kaybetti. Babası, annesi, kız kardeşleri ve diğer akrabaları da bu bombardımanda yaralandı.


'BABAMIN OFİSİ VE EVİ BOMBALANDI'

Bombardımanın, eski Libya lideri Muammer Kaddafi’ye yakınlığıyla bilinen babası Hveylid el-Hamidi ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy arasındaki telefon görüşmesinden birkaç hafta sonra gerçekleştiğini kaydeden el-Hamidi, “Sarkozy babama Libya’dan kaçması teklif edildi. Ailesinin Tunus’tan Paris’e götürecek uçağın hazır olduğunu söylediler. Babamın Sarkozy’ye cevabı şöyle oldu: ‘Ben, 1969 El Fatih Devrimi’nde paralı asker değildim, devrimin bir parçasıydım. Ülkemi sömürgecilere karşı savundum ve hain veya başka bir ülkenin ajanı olmayacağım.’ Sonra babamın önce Trablus’taki ofisi sonra da evi bombalandı” ifadelerini kullandı.

'SİVİL OLMAMIZA RAĞMEN BİNLERCE İNSANI ÖLDÜRDÜĞÜMÜZÜ SÖYLEDİLER'

Babasının toplumda büyük etkiye sahip olduğunu anlatan Hamidi, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnsanlar ona saygı duyuyor, sözünü dinliyordu. Babam, Libyalı aşiretleri birleştirebilirdi. Ülkemizdeki NATO ajanlarının Sarkozy ve (Katar Emiri) Hamad’a onun hakkında bilgi verdiğinden eminim, kaderi belirlenmişti yani. Babama karşı bu kampanyada, sahte bilgi ve kirli söylentiler yayan El-Cezire televizyonu büyük rol oynadı. Onlar, babam ve benim, sivil olmama rağmen, binlerce kadın ve çocuk öldürdüğümüzü söylediler."

'ÜLKEYİ KAOSA SÜRÜKLEDİ'

Ailesinden kimsenin ülkeden kaçmadığını kaydeden aktivist, “Kadın ve çocuk dolu evin bombalanacağı kimsenin aklına gelmezdi. Evimize saldırarak koalisyon ülkeyi dağılma eşiğine getirdi ve halihazırda hakim olan kaosa sürükledi” dedi.

Libya’ya karşı açılan savaşın gayri yasal olduğuna dikkat çeken Hamidi, bu konuyla ilgili şu yorumda bulundu:

“BM Antlaşması’na göre, bu tür durumlarda diplomatik ve ekonomik abluka ile başlanıyor, sonra güç kullanılıyor. Üstelik bunun için Rusya, ABD, Fransa, İngiltere ve Çin’in BM Genel Sekreteri ile bir araya gelip plan geliştirmesi gerekiyor. Ama bunlar yapılmadı, Fransa tek başına Libya’ya saldırdı. Daha önce Afrika’daki çatışmalarda örneğin Kongo’da yapıldığı gibi gerçeklerin tespiti için komisyon kurulmadı. Politikacılar, El-Cezire’nin yaydığı yalan ve söylentiler temelinde karar aldı. Libya yatırım ve ekonomik birlikler sayesinde Afrika Birliği’ni kurdu. Bu birlik, Fransa’nın Afrika’daki çıkarları için tehdit oluşturdu. Üstelik Sarkozy’nin, seçim kampanyası için Libya’dan para aldığını gösteren tüm delilleri yok etmesi gerekiyordu. Fransa ve Katar, amaçlarına ulaşmak için ülkeme karşı alçakça komplo kurdu."
Hamidi, davayı 2011’de Belçika mahkemesinde açtı. 2012’de yapılan ilk duruşmada, sunulan delillerin ve NATO dokunulmazlığının kaldırılması talebinin incelendiğini aktaran Libyalı aktivist, NATO’yu Belçika’nın temsil ettiğini kaydederek, “Talebimiz reddedildi çünkü davacı Avrupa vatandaşı değil yani Belçika’da dava açamaz. Mahkemenin kararına itirazımızı 2013’te verdik. Temyiz mahkemesinin duruşması 12 Ekim 2017’de yapılmalıydı ama 30 Kasım’a ertelendi” ifadelerini kullandı.

Hiçbir devlet veya hükümet kurumundan resmi destek almadıklarını kaydeden el-Hamidi şunu dedi: “Sadece çeşitli ülkelerden bazı ünlülerin sempatisi var. Bu davada uluslararası yardım almayı umuyoruz. Zira NATO bir ülkeyi yok etti."