Hinohara'dan uzun yaşam üzerine 12 tavsiye!

Hinohara'dan uzun yaşam üzerine 12 tavsiye!

105 yaşında ölen Dr. Shigeaki Hinohara, kariyeri boyunca hiç durmadan çalışmış ve “uzun yaşam” üzerine çokça kafa yormuş bir doktor

101’inde yazdığı kitapla çok satanlar listesine girmeyi başarmış, yaptıklarıyla yalnızca Japonya’da değil dünya çapında pek çok insana ilham kaynağı olmuş bir isim.

Nolm.us’ın haberine göre 1911 doğumlu Hinohara, 2009’da Japan Times’a bir röportaj verdiğinde, dünyanın çalışan en yaşlı doktor ve eğitimcilerinden biriydi. Ünlü doktor, röportajda hem uzun hem de sağlıklı bir ömrün peşinde olanlara tavsiyeler veriyordu. Hinohara bundan birkaç yıl sonra 105 yaşında hayatını kaybetti. Kendisinden geriye kalan bu 12 güzel hayat tavsiyesi, uzun bir ömrün garantisini vermese de ruhsal ve bedensel olarak daha tatmin edici hayatlar yaşamamızı sağlayabilir.

1. İyi beslenin.

“Uzun yaşayan herkesin -ulusu, ırkı veya cinsiyeti fark etmeksizin- ortak bir özelliği var: Hiçbiri fazla kilolu değil. Ben kahvaltıda kahve, bir bardak süt ve içinde bir kaşık zeytinyağı olan biraz meyve suyu içiyorum. Zeytinyağı hem damarlar için çok faydalı hem de cildimi sağlıklı kılıyor. Öğle yemeğinde ise süt ve birkaç kurabiye yiyorum. Meşgul olduğumda ise hiçbir şey yemem. İşime meşgul olduğum için hiç açlık hissetmem. Akşam yemeğinde sebze, biraz balık ve pilav yerim. Haftada iki kez de 100 gram yağsız et.”

2. Kısa yolu tercih etmeyin.

“Sağlıklı kalmak için her zaman merdivenleri tercih edin ve kendi eşyalarınızı kendiniz taşıyın. Ben kaslarımı harekete geçirmek için basamakları ikişer ikişer çıkarım.”

3. Gençlik enerjinizi yeniden keşfedin. 

“Enerji kendinizi iyi hissetmekten doğar; iyi yemek yemekten ya da çok uyumaktan değil. Çocukluğumuzu hatırlayalım, eğlenirken çoğunlukla yemek yemeyi ya da uyumayı unuturduk. Bu davranış biçimini yetişkinler olarak da sürdürebileceğimize inanıyorum. Bedeni öğle yemeği ya da uyku saati gibi kurallarla yormamak en iyisi.”

4. Kendinizi meşgul tutun. 

“Her zaman ilerisi için plan yapın. Benim ajandam şimdiden 2014’e kadar (5 yıl sonrası) derslerle ve olağan hastane işlerimle dolu.”

5. Meslek ahlakınız olsun.

“Emekli olmaya asla gerek yok. Ama emekli olmanız gerekiyorsa, bu 65 yaşından çok sonra olmalı.”

6. Topluma katkı sağlamaya devam edin. 

“Uzun yaşamak harika bir şey. 60 yaşınıza kadar aileniz için çalışmak ve amaçlarınızı gerçekleştirmek kolay. Ama 60’tan sonra topluma katkı sağlamak için çalışmalıyız. Ben 65’imden beri gönüllü olarak çalışıyorum.”

7. Sahip olduğunuz bilgiyi yayın.

“Bildiğiniz şeyi paylaşın. Ben yılda 100 ilkokul çocuğuna ve 4500 iş insanına toplamda 150 ders veriyorum. Genellikle 60 ile 90 dakika boyunca ayakta durup konuşuyorum; güçlü kalmak için.”

8. Diğer disiplinlerin de değerlerini öğrenin.

“Bilim tek başınayken insanları iyileştiremez ya da onlara yardım edemez. Bilim bizi bir arada kılar fakat hastalık bireyseldir. Her insan benzersizdir ve hastalıklarının kendi gönüllerinde bir yeri vardır. Hastalığı bilmek ve insanlara yardım edebilmek için yalnızca tıbbi bilimlere değil sosyal bilimlere ve görsel sanatlara da ihtiyacımız var.”

9. Kalbinizin sesini dinleyin. 

“Bir doktor size bir test yaptırmanızı ya da ameliyat olmanızı önerdiğinde, böyle bir prosedürü kendi eşine veya çocuğuna tavsiye edip etmeyeceğini sorun. Genel kanının aksine, doktorlar herkesi tedavi edemez. O halde neden gereksiz operasyonlarla acı çekesiniz? Ben müziğin ve hayvan terapisinin, doktorların hayal edebileceğinden daha çok işe yarayabileceğini düşünüyorum.”

10. Materyalizme direnin.

“Maddi şeyleri biriktirmek konusunda deli olmayın. Unutmayın: Sıranın ne zaman size geleceğini bilmiyorsunuz ve maddi şeyleri yanınızda götüremeyeceksiniz.”

11. İlham kaynaklarınız olsun.

“Bir rol model bulun onların yapabildiğinin de üzerine çıkmaya çalışın. Babam 1900’de Duke Üniversitesi’ne, A.B.D.’ye gitti. Kendisi öncü bir kişi ve benim kahramanımdı. Ardından başka yaşam rehberleri de buldum ve ne zaman sıkışsam, bu problemle onlar nasıl başa çıkardı diye kendime sordum.

 12. Eğlenmenin gücünü asla hafife almayın.

“Acı esrarengizdir ve onu unutmanın en iyi yolu eğlenmektir. Mesela bir çocuğun dişi ağrıyorsa, onunla bir oyun oynamaya başlarsınız ve anında ağrısını unutur. Hastaneler insanın temel ihtiyacını karşılamalıdır: Hepimiz eğlenmek istiyoruz. Bizim St Luke Hastanesi’nde müzik, hayvan terapisi ve sanat derslerimiz var.”