Gazete Karınca'nın aktardığına göre, olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile ihraç edildikleri işlerine geri dönebilmek talebiyle açlık grevi eylemi yapan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, eylemlerinin 252. gününde.

20 Ekim’de yargılandığı davanın 3. duruşmasında tahliye edilen Özakça, eylemine evinde devam ederken, Gülmen ise konulduğu Ankara Numune Hastanesi’nde açlık grevini sürdürüyor. Eğitimcilerin yargılandığı davanın dördüncü duruşması ise 17 Kasım’da görülecek.

'TEDAVİYİ KABUL ETMİYOR'

Duruşmaya iki gün kala Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’dan Gülmen’in durumuna ilişkin bir açıklama geldi.

Sağlık Bakanlığı bütçesinin görüşüldüğü Plan Bütçe Komisyonu’nda konuşan Demircan, “Her gün 5 uzman doktordan oluşan heyet kendisiyle görüşüyor. Bir heyet oluşturduk biz kendisinin takibi için. Tedavi ve tetkiklerin yapılması gerektiği hakkında görüşülüyor ancak hiçbir şekilde tedaviyi kabul etmiyor” dedi.

'İŞ YERİNE DÖNSE, HİÇ UĞRAŞMAZSINIZ'

Bunun üzerine HDP Milletvekili Sibel Yiğitalp, Bakan Demircan’a “İş yerine dönse, hiç uğraşmasanız. Bundan daha kolay ne var?” diye seslendi. Demircan, “Sağlık Bakanı olarak, bana emanet edilmiş. Yargının konusu” demekle yetindi.

'ŞUURU KAPANIRSA YASALAR BİZE İZİN VERİYOR'

Sağlık Bakanı Demircan, Gülmen’in sağlık durumunun sorulması üzerine ise zorla müdahale sinyali vererek, şunları söyledi:

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, şuuru açık olduğu sürece ne tetkik yapabilmek için kan alabiliyoruz ne de bir tedavi için girişimde bulunabiliyoruz. Şuuru açık hastanın, kendisiyle her gün görüşüyoruz, izin verirse, sağlığının son durumunu gözleme dışında, bir hekim grubu ancak müşaadeyle buna bakabiliyor. Yoksa gelip ne kilosunu tartabilirsiniz… Bizim yapacak bir şeyimiz yok. Ancak şuur kapanması olursa bize yasalar izin veriyor ve müdahale hakkını kullanıyoruz.

'ZORLA MÜDAHALE ÖLÜME NEDEN OLABİLİR'

Ankara Tabip Odası üyesi Dr. Benan Koyuncu, 6 Ekim’de verdiği bir demeçte, Sağlık Bakanlığı’nın Gülmen için “Bilinci kapanırsa müdahale edin” talimatı verdiğini söylemişti.

Zorla müdahalenin kişilerin ölümüne neden olabileceğini de dile getiren Koyuncu, Malta Bildirgesi’nin hatırlatarak, “Bildirgede, kişinin eğer zorla müdahaleyi kabul etmiyorum beyanı varsa, zorla müdahale edilemez diyor. Çünkü zorla olduğu için kişi de bunu reddettiği için besinlerin akciğere girme olasılığı oluyor. Bu da ciğerlere giden gıdanın yaratacağı zature nedeniyle ölüme neden olabiliyor” demişti.