Komünist gençler Avrupa Parlamentosu seçimleri üzerine ortak açıklama yaptı

Komünist gençler Avrupa Parlamentosu seçimleri üzerine ortak açıklama yaptı

Aralarında Türkiye Komünist Gençliği (TKG)'nin de bulunduğu 25 gençlik örgütü Avrupa Parlamentosu seçimleri üzerine ortak açıklamada bulundu.

Avrupa Parlamentosu seçimleri yaklaşırken 25 komünist gençlik örgütü ortak bir açıklama yaptı. Ülkemizden Türkiye Komünist Gençliği'nin de içinde bulunduğu 25 imzacı örgüt yaptığı açıklamayla, gençleri kapitalizme ve AB’ye karşı halkların Avrupası ve sosyalizm için mücadeleyi güçlendirmeye çağırdı.

Komünist gençlik örgütlerinden yapılan açıklama şöyle:

Avrupa'nın 25 Komünist Gençlik Örgütünün Ortak Çağrısı

Gençliği kapitalizme ve AB’ye karşı halkların Avrupası ve sosyalizm için mücadeleyi güçlendirmeye
çağırıyoruz!

Avrupa seçimleri yaklaşırken, bu metni imzalayan Avrupalı Komünist Gençlik Örgütleri olarak
Avrupa Birliği'nin ve hükümetlerin halk düşmanı politikalarıyla hayatı gittikçe kötüleşen ve düşleri
bir bir bozulan gençliğe sesleniyoruz.
AB, Avrupalı büyük iş çevrelerinin karını halkın ve gençliğin haklarını ezerek sağlayan, büyük
sermayeye hizmet eden bir devletler birliğidir.
AB ve hükümetleri tarafından tutkuyla öne çıkarılan tek kazanım, Avrupa pazarının rekabeti uğruna
işçilerin kurban edilmesi ve ortak para biriminin büyütülmesidir.

Veriler Gayet Açıklayıcı;
113 milyon (nüfusun %22,5’i) resmi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 12.5 milyon genç insan ne
okuyor ne de çalışıyor. Öğrencilerin %10,2’si eğitimini yarıda bırakıyor. Eğitim, sağlık, spor, kültür yani
her şeyin ölçütü KÂR.

AB doğası gereği halk düşmanıdır.


Avrupa Birliği'nin halk yanlısı olabileceği iddiaları yanlıştır. AB insancıllaştırılamaz, işçilerin
Avrupası’na dönüştürülemez. AB değiştiğinde halklar ve gençlik için daha kötüsünü getiriyor. AB'nin
sözde demokratikleşmesinden bahseden partiler, ülkelerinde AB'nin tüm hükümetleri gibi aynı halk
düşmanı politikaların uygulandığı gerçeğini gizliyorlar. Bunu ABD, Japonya, Çin, Rusya ve Hindistan
ekonomileriyle olan rekabetinde Avrupa'nın büyük sermayesinin kapitalist ekonomi temelinde
beliren ihtiyaçlarını karşılamak için yapıyorlar.
AB'nin “özgürlükleri”nin sermaye gruplarının kârlarını artırma özgürlüğü amacıyla işçilerin
sömürülmesinin daha esnek biçimde yoğunlaştırılması anlamına geldiği kanıtlanmıştır. AB gençleri
hedef alıyor, büyük şirketlere ülkeden ülkeye hareket eden, sigortaya ya da toplumsal hakka sahip
olmayan, düşük ücretli bir iş gücü oluşturuyor. AB'nin “hareketliliği” aslında işverenlerin geride bir
işsizler ordusu bırakarak üretimlerini bir ülkeden bir ülkeye daha ucuz bir iş gücüyle, genel olarak
daha iyi bir kâr oranıyla taşıma özgürlüğüdür. AB bu “hareketliliği” aynı zamanda kendini halkların
gözünde kendisini herkese “iş olanağı” sunan bir “ortak yuva” göstermek için kullanmakta, bunun
aslında ülkeden ülkeye işten işe sürülmek anlamına geldiğini ve tek ölçütün de sermaye gruplarının
karlılığı olduğunu gizlemeye çalışıyor. Emekçilerin ve halk katmanlarının gençlerinin sermaye
gruplarıyla ortak bir yuvası olamaz!
AB öğrencilere öğrenim ücreti dayatarak, onları borçlandırarak ve şirketlerin öğrenime müdahalesini
güçlendirerek üniversitelerin kamu karakterinin kaldırılması yolunda hızla ilerliyor. Daha ucuza
çalışacak ücretli emekçiler oluşturmak için mesleki eğitimi kullanıyor.Avrupa Dayanışma Birliği'ni
gençlerin çok ucuz ve hatta gönüllü iş gücü olmak için uyum ve katılım mekanizması olarak
kurguluyor, ücretsiz emeği çeşitli biçimlerle meşrulaştırıyor.

AB gençlik ve halklar için büyük bir tehlikedir


Haksızlık ve emperyalist müdahaleler, devletler arası emperyalist bir ittifak olarak kuruluşundan bu
yana, AB'nin DNA'sındadır. AB emperyalist savaşları “demokrasi ve AB değerleri taşıma” yalanı adı
altında NATO ile işbirliği içinde yürütür. AB NATO’yu “Avrupa Güvenliğinin temel dayanağı” olarak
görüyor, NATO’nun Rusya’yı kuşatma stratejisini bütün saldırganlığına rağmen destekleyerek Avrupa
halklarını tehlikeye atıyor. AB-Lizbon Antlaşması'na dayanan devasa silahlanma ve her üye devlet için
NATO’nun devlet bütçesinin %2 hedefiyle birlikte yarının savaşları halklara rağmen hazırlanıyor. AB
bu arada kendi eylemleri için tedbir alıyor, saldırganlığını ve militarizasyonunu güçlendiriyor, PESCO
gibi savaş operasyonları için hızlı tepki kuvvetleri yaratıyor. Yurtları bombalanan mülteciler Avrupa
sularında boğulurken, kurtulanların çoğu -Avrupa emek piyasasına yaramıyorlarsa- kamplara
istifleniyorlar.
AB ve hükümetler, işçi ve halk hareketlerinin baskılanmasını artırıyor, “terör ve radikalleşme”yle
mücadele adına gözetimi yoğunlaştırıyorlar. Sermayenin bu anti-komünist birliği komünist partileri,
komünist gençlik örgütlerini ve komünist sembolleri yasadışılaştırırken, Ukrayna'daki gibi faşist
güçlerin desteğiyle ortaya çıkan hükümetleri destekliyor. Hiçbir tarihsel temeli olmamasına karşın
faşizmi komünizmle eşleştirmek AB’nin resmi politikasıdır. Bu şekilde 9 Mayıs’ın Halkların Nazi
canavarına karşı kazandığı Büyük Anti-Faşist Zafer’in içeriğini “Avrupa Günü” olarak değiştirmeye
çalışıyor.
AB, insanın insan tarafından sömürülmesinin kaldırılması mücadelesinin yeminli bir düşmanıdır,
çünkü bu aynı zamanda sermayenin yırtıcı ittifakının sonu anlamına da gelecektir.
İşsizliğin, hak ve özgürlüklerin feshinin, bir avuç sömürücünün karlılığının Avrupası’na bir son
verilmelidir. Gençliğin ve halkın çağdaş ihtiyaçlarının karşılanmasının yolu açılmalıdır. Bu güzel
mücadelede biz komünistler emekçilerin ve halk katmanlarının gençlerini bizimle omuz omuz savaşım
vermeye çağırıyoruz.

Kapitalistlerin değil halkların Avrupası için


Geçtiğimiz yıllarda insanların çıkarları için ne yazık ki en trajik yolla edinilen önemli bir deneyim var.
Halk karşıtı politika komünistlerin dahli olmadan kırılamaz, ancak halkın sabit çalışma hakları için,
kamusal ve ücretsiz eğitim, sağlık, refah için, spor ve kültür alanlarındaki haklar için, serbest ve
yaratıcı vakit için, kapitalist sistemden kopma yolunda komünistlerle birlikte mücadele etmesiyle
kırılabilir. Emperyalist savaşlara ve müdahalelere karşı mücadelede, halkların istediği gelişim yolunu
seçme hakkı için yapılan mücadelede. Sadece bu mücadele, sermaye egemen olduğu sürece bu çürük
sistemin yönetim senaryolarından doğan hayal kırıklığı temelinde gelişen mlliyetçilikle baş edebilir.
Gençlik AB’nin varoluş kaynağı olan bu adaletsiz, sömürücü kapitalist ekonomi ve toplum yapısıyla
mücadele etmeyen “avroseptik” denilen partilere sırtını dönmelidir. Gençliğin sistem tarafından
işçilerin başına “bekçi köpeği” gibi konulan ırkçı ve faşist güçlere karşı mücadeleci bir cevap
vermesi gerekiyor.
Mayıs ayındaki Avrupa seçimlerinde ve insanın insanı sömürmediği bir toplum olan sosyalizm için
verilecek önümüzdeki bütün siyasi mücadelelerde gençleri Avrupa’daki AB’yle mücadele eden
komünist ve işçi partilerinin eylemlerine kitlesel destek vermeye çağırıyoruz.

Ortak çağrıyı imzalayan 25 komünist gençlik örgütü:

Avusturya Komünist Gençliği
Belçika Komünist Gençliği
Britanya Komünist Gençlik Birliği
Hırvatistan Sosyalist Partisi’nden Genç Sosyalistler
Komünist Gençlik Birliği – Çek Cumhuriyeti
Danimarka Genç Komünistleri
Finlandiya Komünist İşçi Partisi’nin Komünist Gençliği
Komünist Gençlik Birliği – Fransa
Gürcistan Genç Komünist Birliği
Sosyalist Alman İşçi Gençliği
Yunanistan Komünist Gençliği
İşçi Partisi Gençliği – İrlanda
Conolly Gençlik Hareketi – İrlanda
Komünist Gençlik Cephesi – İtalya
Komünist Gençlik Hareketi – Hollanda
Polonya Komünist Partisi Gençliği
Sosyalist Gençlik Birliği – Romanya
Rusya Federasyonu Leninist Komünist Gençlik Birliği
Devrimci Komünist Gençlik Birliği (Bolşevik) – Rusya
Yugoslavya Komünist Gençlik Birliği – Sırbistan
Genç Komünistler Kolektifleri – İspanya
İspanya Komünist Gençliği
İsveç Komünist Gençliği
Türkiye Komünist Gençliği
Ukrayna Leninist Komünist Gençlik Birliği