Duyduk, duyduk DEMEYİN!

Devlet kurumlarının ekonomiye müdahalesi veya alınan tedbirler doğrultusunda yönlendirmesi olağan ve anlaşılabilir bir eylemdir.

Kredi kartları ile yapılacak alışverişlerde uygulanacak taksit sayısı veya ürünlerin belirlenmesi bu sınıftaki normal işlemlerdir. 


Kredi kartı limitlerinin belirlenmesindeki ücret ve diğer gelirlerle ilgili ölçüler de bu sınıfa girer.


Devletin ilgili kurumlarının bu tür müdahalelerinin yanlış olduğu dönemlerde kredi kartlarına dayalı ödenemeyen borçlar, icra dosyalarındaki artış, ödenemeyen çekler gibi durumların sonuçları ekonomik çıkmazlara sebep olur.

 

Bu önlem ve gelişmeler basın ve yayın yoluyla kamuoyuna duyurulur.


Önemli sonuçlarından biri de, bankaların şüpheli alacaklarının artması, vergi gelirlerinin azalması olacağından domino etkisi ekonomik kriz anlamına gelir.


Ekonomik krizler siyasi iktidarı olumsuz etkiler, erken seçim veya hükümet değişikliğine taşır.


Bunların bir arada yaşandığı ülkelere “krizdeki ülkeler” denir.


Bu önlemler kamuoyuna açıklanmadan yapılırsa bu işte bir bit yeniği var demektir.


Son günlerde okuyucuların birinden gelen bir mesajı ciddiye alarak araştırdım, bir bit yeniği olabileceği kanısına vardım ve paylaşmak istedim.


Mesajda okuyucu; “Ben 3 ayrı bankadan maaşımla orantılı limitlerde kredi kartı kullanıyorum. Yetmediği durumda her limit artışı talebim sürekli reddediliyordu. İhtiyaçlarım için bireysel kredi başvurularıma da aynı olumsuz cevapları alıyordum. Bu arada ülkenin ekonomik krize sürüklendiğini düşünerek, bizler gibi insanlar kredi
kartlarının asgarisini bile ödeyemezse zincirleme olarak ekonominin krize sürükleneceğini ve siyasetin de çıkmaza gireceğini düşünürken bir sürpriz yaşadım. Önce 3 kartımın 2’sinin limitlerinin 3 katına çıkarıldığının mesajını aldım. 1 gün sonra daha önceki bireysel kredi başvurumda reddeden bankadan arandım. Reddedilen rakamın 2 katı oranında kredimin hazır olduğunu, dilediğim an 48 ay vadeli olarak kullanabileceğim bildirildi, şaşırdım”


Mesaj daha uzun ama özet olarak böyle.

Neler oluyor dersiniz?


Kredilerle ilgili bu tür duyurular, önceleri davul zurna ile kamuoyuna duyurulurken, bankaların sessiz sedasız bol keseden piyasaya para pompalamalarının nedeni ne olabilir.

 

İlan edilmemiş “çok büyük bir krizin” içindeyiz ve bankalar aracılığı ile geçici rahatlama için aspirin tedavisi mi uygulanıyor.


Peki, durum böyleyse, bankalar geri dönme ihtimalleri azalan bu krediye neden sıcak baktılar?


Konu hakkında araştırarak edindiğim bilgileri örnek rakamlarla anlatayım; 10 bin TL bireysel kredi verirken sigorta fonu adı altında 1000 TL kesiliyor. 48 ay vadede iki katı olarak geri ödeme yapıyorsunuz. Sigorta olarak kesinti, kredisini ödemeyen her 10 kişiden 1 kişi için fonda birikiyor ve peşin kesiliyor. Yani bu tür kredileri geri ödemeyenlerin borçlarını, bir nevi ödemelerini düzenli yapanlar karşılıyor.


Körfez geçiş köprüsü, 3. köprü, Avrasya tüneli gibi, geçiş garantili sistemi akla getiriyor. Geçen geçtiği için ödüyor, geçmeyen geçmediği için.


Vardığım sonuç, ilan edilmemiş “ekonomik kriz” bankalara verilen talimatla piyasaya para pompalanarak aşılmaya çalışılıyor.


Hukuk, basın özgürlüğü hiçe sayıldığı bir dönemde, ekonomik tedbirlerin kamuoyuna duyurulmadan uygulanması da normaldir herhalde.


Normal olmayan Türk Milletinin böyle bir ekonomik krizi hak etmediğidir.


Gizli kapılar ardında yürütülen “Çözüm süreci” “Suriye ve Ortadoğu politikası”, “Devasa ihaleler”, “Arap prensleri, Barzani, Yahudi lobileri ile İlişkiler” “Cemaatle işbirliği” sonrası OLACAĞI BUYDU!


Yeni yıla eski krizle giriyoruz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar