'Tatava' Küstahlığı

Kararlıydım; seçimlerdeki adayların niteliği, kime oy kullanmak gerektiği gibi konularda hiçbir yazı yazmayacaktım. Böylece kimseye meram anlatmak zorunda da kalmayacaktım.

Lakin sosyal medya üzerinden başlatılan ‘Tatava Yapma, Bas Geç’ başlıklı kampanya gelip benim de kapımı çaldı ve çaresiz kaldım. Kimse kusura bakmasın, ‘Tatava Yapma’ diye başlayan bu lümpen ağzını sineye çekemeyeceğim!..

***

Bu ‘Tatava Yapma, Bas Geç’ lafı bize ne demek istiyor? Aynen şunu demek istiyor:
‘Kuru gürültü’ yapma, ‘boş lakırdı’ etme; AKP İktidarı’ndan kurtulmak için; CHP’nin kazanacağı yerde CHP’ye, MHP’nin kazanacağı yerde MHP’ye oy ver. Hatta; CHP’nin aday gösterdiği MHP’liyi, MHP’nin aday gösterdiği CHP’liyi bağrına bas. İlkelerini falan bırak kenara. Git sandığa, AKP’den kurtulmak için mahkum olduğun seçeneğe bas mührü; seçim gecesi otur kıçının üstüne, keyfine bak!..
Bunun aksine laf söylersek, ‘tatava’ yapmış oluyoruz yani!..
Şu küstahlığa bakın!..

***

Birincisi: ‘Tatava Yapma, Bas Geç’ ile CHP’ye ya da MHP’ye oy atma çağrısı yapan siyaset, şu memleketin tarihinde bir kere bile omurgalı ve haysiyetli davranmamış olan Pensilvanya Çetesi’nin siyasetidir. Bu çağrı, ‘Cemaat’in en yetkili ve etkili ağızlarınca alenen açıklanmıştır.

İkincisi: ‘Tatava Yapma, Bas Geç’, bize ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyen Turgut Özal’ı hatırlatmaktadır. Bu toplum, Özal’ın o lafını rehber edinenler tarafından yozlaştırılmıştır. ‘Bir kere’den çok şey olur.
Üçüncüsü: Haziran’da ayaklanmış, milyonlarla sokağa dökülmüş bu millet, önüne konan ve “Bunları seçeceksiniz!” diye dikte edilen adaylara oy vermek zorunda değildir. Hırsızları ve katilleri iktidardan indirmek için, Pensilvanya oyun havaları eşliğinde dizayn edilen bir seçim sürecine ve bu sürecin adaylarına ihtiyacımız yok.
Dördüncüsü: Bu memleketin büyük patronları ve onların emperyalist ortakları, AKP’nin sokakta devrilmesini istemiyorlar. Sokakta iktidar deviren bir halk, bunu bir daha yapabilir çünkü. Ve büyük patronların kıyak para kazanma tezgahları tehlikeye düşebilir. AKP’yi iktidara getirenler, kullanım ömrünü dolduran bu iktidar kendi müsamereleriyle düşsün, yerine yine kendilerinin ehlileştirdiği bir alternatif otursun, tezgah devam etsin istiyorlar.

Beşincisi: Esas ‘tatava’yı önümüze konulan adaylar yapıyor. Hangi programla seçime giriyorlar, AKP zorbalığına karşı ayaklanan bu millete ne vaat ediyorlar, emekçiler yararına ne yapacaklar, vaatlerini yerine getirmezlerse nasıl hesap soracağız belli değil. Seçim araçlarından ve meydanlardan yayılan ‘kuru gürültü’ içinde kaynayıp gidiyor her şey...

***

Ankara’da olsaydım, işim kolaydı. Gerçekten sol bir aday olan Kaya Güvenç’e gönül ferahlığıyla verirdim oyumu ve dönüp arkama bile bakmazdım.

İstanbul’da yaşıyorum ve tüm seçim süreci boyunca yaşanan ‘gel-git’lerden, ‘şakacıktan’ açıklamalardan, emekçilerin adının bile geçmediği at pazarlıklarından illallah ettim.
İki adaylı bu müsamereye katılmıyorum. Oy falan vermiyorum.
Buna ‘tatava’ diyeceklere de ufak bir hatırlatma yapmak isterim:
Tam 100 senedir, Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinden beri; dünya siyaseti ‘tatava’ üzerine kuruludur. Sağ partileri geçiyorum bir yol. Avrupa’nın koca koca sosyal demokrat partileri savaş bütçelerini onaylarken başladı o ‘tatava’...
Ve o sırada buna karşı direnen bir avuç gerçek solcuya “Tatava yapmayın!” diye sesleniyordu herkes...

***

Bu sebeple; kim ne oy kullanacaksa kullansın, karışacak halimiz yok...
Lakin, kimse o oyu kullanmayacak olanlara lümpen ağzıyla küstahlık yapmasın. Şık olmuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar