'Yükseköğretim Bakanlığı kurulma vakti gelmiştir...'

'Yükseköğretim Bakanlığı kurulma vakti gelmiştir...'

Yalova Üniversitesi Kurucu Genel Sekreteri Adem Taşcı'dan üniversiterlerin özgür olması gerektiğini belirterek kritik uyarılarda bulundu

Yalova Üniversitesi Kurucu Genel Sekreteri Adem Taşcı yaptığı açıklamada 'Yükseköğretim Bakanlığı kurulma vakti gelmiştir...' dedi. Taşcı üniversitelerin, dolayısıyla da üniversite hocalarının özgür olması gerektiğinin altını çizdi. Taçcı üniversite eğitimi ile ilgili de kritik uyarılarda bulunarak şu açıklamayı yaptı:

Üniversiteler geleceği görme projesidir. Bir ülkenin kalkınmışlık seviyesi Üniversitelerinin seviyeleri ile ölçülür, yani ne kadar bilim o kadar kalkınma.

Üniversitelerin temelde düşünce ve bilim üretmek, eğitim vermek, topluma öncülük ederek yol göstermek gibi işlevleri vardır. Dolayısıyla sınırların kalkıp dünyamızın küreselleştiği bir ortamda üniversite bütün insanlığa hizmetten sorumludur. Bu sorumluluklar temelde insanın refah ve mutluluğuna odaklanmıştır. Refah ve mutluluğa odaklanmayan her türlü eylem üniversiteleri asli sorumluluk alanlarından uzaklaştırarak vicdani bir yükümlülüğün altına sokacaktır. Şu da unutulmamalıdır ki, üniversiteler bilim üretmeyi terk ettikleri takdirde topluma fayda sağlayamazlar.

Bilim tamamen özgür olmalı kısıtlayıcı hiçbir kural olmamalıdır. Kuralı bilim koyuyorsa sınırın anlamı yoktur. Bilgiye erişimin sınırlı olduğu yerde bilimin sınırları çizilmiş demektir. Bilimin özgür olması demek bilim insanının özgür olması demektir.

İyi eğitilmiş ve yetiştirilmiş bir nüfus, bireylerin ve toplumların refahı için önemlidir. Toplumlar giderek eğitime daha fazla önem vermekte, sadece eğitimin süresine değil niteliğine de ilgi gösterilmektedir.

2011-2012 eğitim-öğretim yılında Ülkemizde yükseköğretim çağındaki nüfusun okullaşma oranı %35’i aşmıştır. Bu rakam arzu edileninin altındadır, ancak 1994-1995 eğitim-öğretim yılında bu oran sadece %8.61 idi.

Türkiye’nin uzun vadeli nüfus projeksiyonlarına bakıldığında 2020 yılından itibaren okul çağı nüfusu, buna paralel olarak da Yükseköğretim çağındaki nüfusta belirgin bir azalma görülmeye başlanacaktır. Bu düşüş, eğitim sisteminin modernizasyonu ve kaliteli eğitime erişimin yaygınlaşması gibi fırsatlar doğurarak gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkın giderilmesinde önemli bir avantaja dönüştürülebilir. Bunun yanında yetişkin nüfusun yaşam boyu öğrenme taleplerinde artışlar olacağı ve bunun için de stratejiler geliştirilmesi gereği açıktır.

Küreselleşme; sermayenin, malların, hizmetlerin ve insanların herhangi bir engele takılmaksızın dünyada serbestçe dolaşımını ifade eder. Küreselleşme dünyadaki Yükseköğretimi de etkilemektedir. Dünyadaki öğrenci hareketliliği 4 milyon civarındadır ve ABD 600 bin öğrenci çekerek bu konuda lider durumdadır. Türkiye ise yabancı öğrenci sayısı bakımından fakir bir ülkedir, ülkemizde öğrenim gören yabancı öğrenci sayısı 30 bine yaklaşmaktadır. Yurtdışına en çok öğrenci gönderen ülkeler ise Çin, Japonya ve Güney Kore’dir.

Tüm bunlar göz önüne alındığında ekonomik getirileri yanında yükseköğretim önemli bir kültür ve turizm hareketidir. Artık ülkemizde de eğitim ve bilim turizmine yönelmenin zamanı gelmiştir. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora programlarına da ağırlık verilerek uluslararası öğrenci hareketliliğinden gereken pay alınmalıdır.

Türkiye; Ortadoğu, balkanlar ve Kafkaslar bölgesi için bir üniversiteler ülkesi olarak çekim merkezi olabilir. Bunun için gerekirse coğrafi ve kültürel koşullar göz önüne alınarak farklı dillerde eğitim yapan üniversitelerin açılmasına olanak sağlanmalıdır. Bu çerçevede; Arapça, Farsça, Kürtçe, Rusça ve Çince eğitim yapan üniversitelerin açılması düşünülebilir.

Üniversiteler mutlaka özerk olmalı ancak bağımsız denetim kuruluşlarınca denetlenmelidir. Yönetim özerkliğinde torba bütçe ve fon bulma kapasitesi önemli unsurlardır. Yeni fon ve kaynaklar bulabilen üniversitelere girişim özgürlüğü tanınmalıdır. Bütçe fazlasının kullanımına getirilen bütçe yılı kısıtlaması kaldırılmalıdır.

Eğitimin sınır tanımadığı ve gittikçe uluslararasılaştığı (küreselleştiği), eğitim ve bilim turizminin büyük ilerlemeler kaydettiği bir çağda; standartları belirleyen ve koordinasyonu sağlayan bir Yükseköğretim Bakanlığı kurulma vakti gelmiştir.