Ego derken Ankara Ego mu?

Cumhurbaşkanlığı makamını beğenmeyen Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinden sonra ortalıktan kaybolunca doğrusu ben endişelendim. Gezi direnişinde olduğu gibi ne olur ne olmaz diyerek yine “Afrika’ya mı kaçacak acaba” dedim. Yüzde 60’ın devrim yapmadığını öğrendikten sonra memlekete dönüşte havaalanında yine “miting yapar mı acaba” dedim. Fakat bunları yapmadı. Yeni bir oyun taktiği ile geri döndü.

Nazi propaganda bakanı Goebbels’e ait “Ne kadar çok konuşursam, ne kadar çok aynı palavraları atarsam ahali o kadar inanır” teorisinin çöktüğü 7 Haziran’dan sonra birkaç gün ülke olarak kafamızı dinledik. Ne var ki birkaç günlük mutluluğun ardından maalesef yeniden ortaya çıktı. Bu kez yüzyılın en büyük özdeyişi ile çıktı karşımıza. Dedi ki “Herkes egolarını bir kenara bıraksın.” Her konunun uzmanı olan Tayyip Erdoğan’ın psikoloji uzmanı da olduğuna şaşırmadık elbette.

Tamam, ego bırakmak çok keyifli bir iş olabilir belki. Egolarımızı acil durumlarda geri almak üzere şöyle bir kenara bırakmasına bırakalım varsa bir formül? Ama bir şartla bırakalım. Herkes aynı anda bırakmalı. Yoksa bir anlamı yoktur bu işin. Sırf birisinin egosu 7 Haziran gecesi gökten düştü diye ego bırakacak değiliz.

İşin aslına gelelim. Ego bırakmak sanıldığı kadar kolay değildir. Zaten 7 Haziran gecesi öncesinde yandaşları tarafından tövbe haşa Arş-ı Ala’ya kadar çıkartılan egosu o gece yerçekimine yenik düştü diye bizim fakir egolarımızı bir kenara bırakmamızı isteyen Tayyip Erdoğan egolarımızı nasıl bırakmamız gerektiği konusunda en ufak bir ipucu dahi vermedi. Bildiğini de sanmıyorum ben. Bilseydi zaten “egoları bırakalım” demezdi.

Ego dediğimiz şey gözlük değildir. Ego takma diş değildir. Süleyman Demirel’in şapkası değildir. Ego sigara da değildir. Kısacası, ego bırakılmaz. Ego insanların ve diğer tüm canlıların ölümü ile bırakılır ancak. Ego, en basit tanımıyla benlik demektir. “Ben” demektir ego.

Ego, nefs veya nefis ile aynı şey değildir. Bilimsel bir tanım olan ego asla bırakılamaz ama dini, felsefi ve ahlaki literatürde geçen ‘nefs’ bırakılabilir. O da hiç kolay değildir. Çok fazla çalışma gerektirir. Nefsinizi değil bir koalisyon sürecinde bir kenara bırakmayı, çok çalışarak ömür boyu dahi bırakabilirsiniz. Ne var ki egonuzu şuradan şuraya kaldıramazsınız. Egonuz, hayatınızda inandığınız, bildiğiniz ve uyguladığınız değerler ile sizi kontrol eder. “Aman seçim öncesi çok ego yaptım şimdi ortalık karışık biraz mütevazi olayım” diyorsanız bile bunun nedeni bir balon gibi şişmiş egonuzdur.

Egonuz şişebilir ve bir balon gibi gökyüzüne havalanabilir. Hatta o kadar havalanabilir ki Allah’ın 9. kat gökte olduğuna inanılan tahtına yaklaştığını dahi sanabilir. Her şeye “benim” deme halidir bu. “Benim bakanım, benim müsteşarım, benim memurum, benim paralelim, benim Mit’im, benim otum, benim bitim” dediğiniz anda nefsiniz ne durumda olursa olsun egonuz artık maksimum tavan yapmış, 9. kata çıkmış demektir. Fakat bütün benlikler nasıl bir gün öleceklerse daima ahir ömürlerinde halkların yerçekimine yenik düşerler. Çünkü bütün benlikler halk arasında yaşarlar. Halk arasında hak ile yaşayanlar nefislerini bırakabilirler. Egoları da şişmez onların ve kimseye tepeden bakmazlar.

Seçimler öncesinde gezegende yaşayan en şişmiş egoların seçim sonrası “egoları bir kenara bırakın” demeleri elbette sadece ülkemize has bir psikolojik sorun değil. Başka ülkelerde de yaşanıyor bu tür trajikomik ego kazaları.

Hem 75 kanaldan günde 3 kez canlı yayında konuşacaksın. Sürekli “ben bu makamı beğenmedim, daha fazlasını istiyorum, beni başkan yapın” diyeceksin. Karşındaki rakiplerin zavallı ve kısıtlı egolarıyla sana karşı mücadele etmek zorunda kalacaklar. Ondan sonra “hadi egolarımızı bırakalım” diyeceksin. Kusura bakma ama “Sen egonu bırakabiliyorsan o beğenmediğin makamı bırak önce” der biri sana. O makamı bırak da ondan sonra başkalarının egosuna nefsine müdahale et.

El alemin egosuna da karışan Tayyip Erdoğan, eski sisteme göre bugünkü meclis aritmetiğinde Cumhurbaşkanı seçilemezdi. Yüzde 60’ın verdiği tek net mesaj budur. Yüzde 60’ı temsil eden 3 partinin liderleri bu yeni oyun taktiğini dikkate alıp egolarını bu mesaja göre şişirsinler.
Hem önce Melih Gökçek bıraksın EGO’yu.


Önceki ve Sonraki Yazılar