Bakan Albayrak'tan Halkbank açıklaması!

Bakan Albayrak'tan Halkbank açıklaması!

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yaşanan maliyet şokları sonrasında ithal fiyatlarındaki artışlar nedeniyle kısa vadede enflasyonda geçici artışların normal olduğunu belirterek, gelinen seviyelerin enflasyonla topyekûn mücadele gerektirdiğini söyledi.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yaşanan maliyet şokları sonrasında ithal fiyatlarındaki artışlar nedeniyle kısa vadede enflasyonda geçici artışların normal olduğunu belirterek, gelinen seviyelerin enflasyonla topyekûn mücadele gerektirdiğini söyledi.

Reuters ile yaptığı söyleşide Albayrak, enflasyonu sınırlamak ya da düşürmek için ne tür adımlar atmayı planladıkları sorusuna, “Yaşanan maliyet şokları sonrasında ithal fiyatlardaki artışlar nedeniyle kısa vadede enflasyonda geçici artışlar olması normaldir. Bununla birlikte, gelinen seviyelerin enflasyonla topyekûn mücadele gerektirdiğini düşünüyoruz. Bu doğrultuda enflasyonla mücadelenin programımızın çok önemli bir bileşenini oluşturduğunu vurgulamalıyım” dedi.

Kamu tarafından yönetilen fiyatlarda endekslemeyi kademeli olarak azaltacaklarını kaydeden Albayrak, “Maliye politikasında ciddi tasarruf tedbirleri alıyoruz. Güçlü mali politikalarla Merkez Bankası’nı bu alanda destekleyeceğiz” dedi.

OVP’de kamu harcamalarında verimliliği artırmayı ve kayda değer tasarruf gerçekleştirmeyi hedefleyen kapsamlı bir paket ortaya koyacaklarını kaydeden Albayrak, şöyle devam etti:

“Bu tedbirlerin de desteğiyle cari dengenin hızla iyileştiğini ve kur üzerindeki baskının azaldığını göreceksiniz. Özetle, önümüzdeki dönemde enflasyonla her zamankinden daha güçlü bir şekilde mücadele edilecek.”

Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte kur ve ithalat fiyatlarının etkisinin önemli rol oynadığını kaydeden Albayrak, “Fiyat istikrarı açısından zorluk ve risklerin farkındayız. Merkez Bankası Nisan ayından bu yana önemli bir parasal sıkılaşma gerçekleştirdi; ayrıca yakın dönemde döviz ve TL likidite yönetimini güçlendirmek için önemli adımlar attı” dedi ve şöyle devam etti:

“Enflasyon görünümünü etkileyen bütün parametreler değerlendirilerek para politikası çerçevesinde gereken tedbirlerin alınacağından eminiz. Para politikasının hareket alanını genişletecek mali ve yapısal düzenlemeler bu sürece destek verecektir. Özetle, para politikası fiyat istikrarı hedefi çerçevesinde şekillenmeye devam edecektir.”

Albayrak, fiyat istikrarının kalıcı biçimde sağlanması, dezenflasyonun hızlanması ve ödünleşimlerin azaltılması için mali ve yapısal alandan güçlü destekler geleceğini belirtirken, “Bu kararlı ve kapsamlı politika bileşimi ile enflasyonu en kısa sürede önce tek haneye geriletmek, ardından kalıcı düşük seviyelere ulaşmak ana hedeflerimizdendir” diye konuştu.

“HALKBANK’IN CEZA ALMASINI BEKLEMİYORUZ”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, yöneticisi Hakan Atilla’nın Washington’un İran’a yönelik yönelik yaptırımlarını ihlalden ABD’de suçlu bulunan Halkbank’ın ABD devletinden para cezası almasını beklemediklerini ifade etti.

Türkiye başlıca enerji tedarikçilerinden biri olan İran’ın petrol ve doğalgaz ihracatını hedef alan 2011-2012 yılları ekonomik yaptırımları sırasında İran’dan petrol ve doğalgaz almaya, miktarlarını azaltarak da olsa, devam etti.

Ancak Halkbank yetkilisi Atilla geçen yıl başında İran asıllı Türk vatandaşı Reza Zarrab’ın petrol ticaretinden elde edilen parayı yasadışı yollarla İran’a sokmasına yardım ettiği gerekçesiyle bu yıl başlarında suçlu bulundu. Bunun ardından bankanın ABD’den para cezası alması gündeme geldi.

Albayrak, Türkiye’den İran ile yapılan dış ticaret işlemlerinin Halkbank üzerinden yürütüldüğünü ve Halkbank’ın bu aracılık faaliyetlerinin “başta ABD’nin uluslararası yaptırım kararları olmak üzere uluslararası hukuka ve düzenlemelere uygun” olduğunu ve bankanın “şeffaf” ödeme sistemleri kullandığını ifade etti.

Albayrak, ABD Hazinesi’nin Türkiye’ye Halkbank’a yönelik bir ceza bildiriminde bulunup bulunmadığı sorusuna, “Biz Halkbank ile ilgili bir ceza beklemiyoruz. Zira böyle bir şey ABD'de artık hukuk sisteminin farklı saiklerle hareket ettiğini düşündürür. Eğer hukuki perspektiften bu resme bakıyorsanız Halkbank burada tertemiz bir şekilde bu süreçten çıkacak. Aksi tamamen siyasi bir karar olur” cevabını verdi.


Albayrak, Halkbank yetkilisi hakkında geçen yıl başlayan duruşma kapsamında bankanın İran ile ilgili tüm işlemlerinin hukuk şirketi King&Spalding tarafından incelendiği ve veri analiz şirketi Exiger’in de bunda rol aldığını ifade ederek, “İnceleme için gerekli olan tüm İran dış ticaret işlemlerine ait verileri, elektronik postaları ve ilgili tüm dokümanları ABD’li firmaların incelemelerine sunulmuştur. Aylarca süren bağımsız inceleme süreci sonunda; Bankanın ABD’nin İran’a yönelik birincil ve ikincil yaptırım kurallarını ihlal etmediği, İran dış ticaret işlemlerinde şeffaf olmayan uygulama ve yöntemlerin bulunmadığı, tespit edilmiştir” dedi.

Albayrak inceleme sonundaki tespitlerin “kanıtlayıcı belgeleriyle” birlikte ABD’li kurumlara hukuk firması aracılığıyla bildirildiğini de belirtti.

“MERKEZ BANKASI BİR ÇOK ÜLKEDE OLMADIĞI KADAR BAĞIMSIZDIR”
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TCMB’nin Türkiye’de birçok ükede olmadığı kadar bağımsız olduğunu ve bu bağımsızlıkla ilgili adımları atma konusunda süreci devam ettireceğini söyledi.

Albayrak ayrıca, bankacılık sektörünün sağlam ve güçlü duruşunu sürdürdüğünü belirterek, kriz deneyime sahip olan sektörün sıkı şekilde denetlendiğini ve endişeye kapılmak için bir sebep bulunmadığını belirtti.

Albayrak, “TCMB Türkiye’de bir çok ükede olmadığı kadar bağımsızdır ve bu bağımsızlıkla ilgili adımları atma konusunda süreci devam ettirecek” dedi.

“KAMU BANKALARINDA SERMAYE İHTİYACI OLURSA GEREKEN YAPILIR”
Dolar/TL’deki yükselişin ardından kamu bankalarında bir sermaye artışının gündeme gelip gelmeyeceği sorusuna ise Albayrak şöyle yanıt verdi:

“Merkez Bankamız hem fiyat istikrarını hem de finansal istikrarı gözetmek amacıyla döviz kurlarında yaşanabilecek oynaklıkların ve ekonomik temellerden uzaklaşabilecek fiyat oluşumlarının yakından takip etmektedir. Dolayısıyla, döviz kurlarında oluşabilecek aşırı oynaklıkları ve sağlıksız fiyat oluşumlarını durumlarında piyasaya farklı araçlarla müdahale etme imkanına sahiptir.


“Son günlerde artan kur hareketliliği ilgili kurumlarımız tarafından dikkatle izlenmekte ve gerekli önlemler alınmaktadır. Ortaya çıkabilecek riskler ve alınacak tedbirler geniş kapsamlı biçimde ilgili kurumlar tarafından değerlendirilmektedir. Önümüzdeki dönemde de maliye ve para politikasındaki eşgüdüm sayesinde atılacak adımlar sağlıklı fiyat oluşumlarını destekleyecek ve piyasalardaki oynaklıklar normal seviyelere gerileyecektir. Buna rağmen kamu bankalarında bir sermaye artışı ihtiyacı olursa elbette piyasa koşulları içinde gereken yapılır.”

“BİZE DÜŞEN YAPISAL REFORM UYGULAMALARINA DEVAM ETMEK”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TL’deki kaybı durdurmak için TCMB ve BDDK’nın adımlar attığını belirterek, hükümet olarak ekonomideki kırılganlıkları gidermek için yapısal reform uygulamalarına devam edeceklerini söyledi.

Bakan Albayrak, para politikasını belirlemede TCMB’nin gerekli adımları atmakla sorumlu olan kurum olduğuna dikkat çekerek, “Son dönemde BDDK’nın swap işlemleri üzerinde almış olduğu bir takım önlemler döviz kurlarındaki yukarı yönlü seyri baskıladı. Yine bu yönde TCMB, Türk lirası ve döviz likidite yönetimindeki etkinliğin artırılması amacıyla banka bünyesinde döviz karşılığı Türk lirası swap piyasasının açılması kararı aldı” dedi.

“Bu noktada hükümet olarak bizler TCMB’nin uygulamakta olduğu sıkı para politikasıyla uyumlu hareket etmekteyiz. Ancak bize düşen görev önümüzdeki süreçte ekonomimizdeki kırılganlıkları gidermek için yapısal reform uygulamalarına devam etmek” diyen Albayrak, söyle konuştu:

“Piyasanın etkin işleyişinin devam etmesi için ve fiyatlamalarda bozulmaların önüne geçmek amacıyla ilgili kurumlarımız tüm araçlarını etkin bir şekilde kullanarak piyasayı düzenlemekte. Bu noktada, hükümet olarak hem kendi politika alanımıza giren konularda gerekli adımları atmaya hem de kurumlarımıza gereken desteği vermeye devam edeceğiz. Bu kapsamda öncelikli olarak kamuda tasarruf planımızı açıklamıştık, OVP ile birlikte yeni önlemlerimizi de açıklamış olacağız. Bundan sonraki dönemde de para ve maliye politikası uyumunun artarak devam ettiğini göreceksiniz.”

“IMF’YE BAŞVURMA PLANIMIZ YOK”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye’nin IMF’ye başvurmak gibi bir planının olmadığını, doğrudan yabancı yatırımı çekmeye odaklandıklarını kaydederek, Türkiye’nin temel borçlanma ve kaynak piyasasının Avrupa ve ABD olmaya devam edeceğini, çeşitlendirme kapsamında Çin piyasasına bu yıl ihraç gerçekleştirileceğini söyledi.

Albayrak, “IMF ile bir anlaşmaya Türkiye’nin ihtiyacı var mı? Kaynak ihtiyacı hangi kanallardan sağlanabilir?” sorusunu yanıtlarken, “IMF’ye başvurma planımız yok. Doğrudan yabancı yatırımı çekmeye odaklandık. Türkiye’nin küresel sermayeye erişiminde bir sıkıntı yok, bu nedenle gündemimizde yeni bir madde yok. Bu kapsamda piyasa kaynaklarından finansman sağlamaya devam edeceğiz” dedi ve şöyle devam etti:

“Uluslararası tahvil piyasasında yer almaya devam edeceğiz. Ayrıca ülkemize gelen sermayenin kalitesi de önem verdiğimiz bir diğer konu. Doğrudan yatırımların teşviki için gerekli reformları hayata geçirmeye devam edeceğiz. Türkiye yatırımcılar için cazip bir gelişen piyasa olmaya devam edecek.”

Albayrak, son yıllarda geleneksel dolar ve euro piyasalarının yanında, yeni ve alternatif piyasalardan da borçlanma işlemleri gerçekleştirmeye başlandığını vurgulayarak, “Hazine ve Maliye Bakanlığı 2012 yılında ilk defa hem uluslararası piyasalarda dolar cinsinden, hem de yurt içi piyasada TL cinsinden olmak üzere faizsiz bir borçlanma enstrümanı olan kira sertifikası, yani sukuk ihraçları yapmaya başladı. Şu ana kadar uluslararası sermaye piyasalarında beş sukuk ihracı gerçekleştirip 6 milyar dolar tutarında dış finansman sağlamış durumdayız. Önümüzdeki dönemde de her sene bu piyasada ihraç yapmaya devam etmeyi hedefliyoruz” dedi.

“Kaynak çeşitlendirmesine gidiyoruz. Ancak temel borçlanma ve kaynak piyasamız Avrupa ve ABD olmaya devam edecek” diyen Albayrak, şöyle devam etti:

“Bu dönemde kaynak çeşitliliği açısından Rusya’da ruble cinsinden bono, swap anlaşmaları ve altına dayalı tahvil ihracı gibi önemli adımlarımız da oldu. Piyasa çeşitlendirmesi kapsamında bu sene ayrıca, Çin tahvil piyasasında bir işlem gerçekleştirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu ihraç Çin tahvil piyasasında ülke olarak ilk ihracımız olacak. Bu işlemi piyasa koşullarının uygunluğuna bağlı olarak 2018 yılı içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz.”

Albayrak, çeşitlendirme ve yatırımcı tabanını genişletme stratejisinin, dış borçlanmada tek bir piyasaya bağlı kalmadan, gerektiğinde alternatif piyasalar aracılığıyla dış finansmana rahat bir şekilde erişme açısından önem taşıdığının altını çizdi.

“KREDİ NOTLARINI TAMAMEN GÖZ ARDI EDEMEYİZ”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, son dönemdeki kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptıkları değerlendirmelerde subjektiflik olmasına rağmen bu durumun uluslararası yatırımcı açısından önemini tamamen gözardı edilmeyeceğini belirterek, önümüzdeki dönemde uygulanacak politikaların sonuç vermesiyle bu düşüş trendinin tersine döneceğini, bundan hiç şüphelerinin olmadığını söyledi.

Albayrak, “Kredi derecelendirme kuruluşlarının notlandırmalarının ne kadar yanlış ve öngörüden uzak olabildiğini son küresel finansal krizde hep birlikte gördük. Genel itibarıyla bu kuruluşlar, not indirimi konusunda çok aceleci davranırken, not artırımı konusunda ise çok gecikmeli hareket ediyorlar. Bu bağlamda gerçek durumu yansıtma konusunda her zaman başarılı olduklarını söylemek zor” dedi.

“Bununla birlikte, kredi notlarının uluslararası yatırımcılar açısından önemini de tamamen göz ardı edemeyiz” diyen Albayrak, sözlerini “Bu kapsamda, notlarımızda son dönemde gördüğümüz düşüş trendinin önümüzdeki dönemde uygulayacağımız politikaların sonuç vermesiyle tersine döneceğini göreceğiz, bundan hiç şüphemiz yok” şeklinde sürdürdü.

“Söz konusu yanlılığı bir kenara bırakırsak, biz zaten ekonomimizin dayanıklılığını daha da artıracak tedbirler üzerinde çalışmaya devam etmekteyiz” diyen Albayrak, ilgili kararlara temel teşkil eden açıklama metinlerinde değinilen risk alanları üzerindeki çalışmalara dair gerekli iletişimi de gerçekleştirdiklerini belirterek, büyüme, enflasyon, cari denge ve finansal sektöre dair politika adımlarımızı hızla hayata geçirmeye başladıklarına dikkat çekti.

“DENGELENME SÜRECİNİN BAŞLADIĞINA İŞARET”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, bu yıl ikinci çeyrek ile birlikte ekonomik aktivitede yavaşlama görüldüğünü belirterek, bu yavaşlamanın aslında ekonominin dengelenme sürecinin de başladığına işaret ettiğini söyledi.

Bakan Albayrak, “Yılın ilk çeyreğinde ekonomimiz yüzde 7.4 oranında güçlü bir büyüme kaydetmiş olsa da yılın ikinci çeyreğiyle birlikte ekonomik aktivitede bir yavaşlama görülmekte. Bu yavaşlama aslında ekonominin dengelenme sürecinin de başladığına işaret etmekte. İç talepteki yavaşlama ithalat talebini düşürmekte” dedi.

Ayrıca turizm gelirlerinin de yılın üçüncü çeyreğiyle birlikte hızla artış gösterdiğine işaret eden Albayrak, “Yılın geri kalanında ihracat ve turizm gelirlerindeki olumlu görünüm ve iç talepteki zayıflamayla gerileyen ithalata bağlı olarak net dış talebin büyümeye pozitif katkı sağlamasını beklemekteyiz” diye konuştu.

Albayrak, cari açığın, gayri safi yurt içi hasılaya oranının yıl sonunda yüzde 5’in altında olmasını beklediklerini söyledi.

“NORMALLEŞME İÇİN ÜST DÜZEY TEMASLAR SÜRÜYOR”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ABD ile Türkiye arasındaki stratejik ortaklığın devam ettiğini, askeri ve terörle mücadele alanında işbirliğinin sürdüğünü belirterek, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesi için üst düzey temasların sürdüğünü söyledi.

Reuters’a verdiği söyleşide Albayrak, ABD’li rahip Brunson’un serbest bırakılmaması ile üst seviyelere çıkan Türkiye-ABD arasındaki gerilim sonrası durumu değerlendirirken, “İlk günden beri ABD’nin attığı adımların, en çok kendisine zarar verdiğini söylüyoruz. Biz dostane uyarılarda bulunuyoruz. ABD’nin bu kararları ABD’nin çıkarlarına, ABD halkının çıkarlarına zarar veriyor. Tüm müttefiklerini rahatsız ediyor. Müttefikleri ABD’nin bu kararlarına tepki gösteriyor ve alternatif arayışlarına giriyor” dedi.

“İlk günden beri diyoruz, bu kararlar ABD’yi yalnızlaştıracak bir sürecin adımları. Elbette ABD ile ile stratejik ortaklığımız devam edecek. Bakın askeri alanda, terörle mücadele alanında işbirliğimiz devam ediyor” diyen Albayrak, “Biz bir tarafı diğerine alternatif görmüyoruz. Ulusal çıkarlarımız çerçevesinde, tüm küresel sistemdeki oyuncularla kazan-kazan anlayışına dayalı olarak, ilişkilerimizi güçlendirmek istiyoruz” diye konuştu.

“ABD ile ilişkilerin normalleşmesine yönelik üst düzey diplomatik temaslar devam ediyor” diyen Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Önünde sonunda, rasyonel düşüncenin hakim olacağını ve iki ülke arasındaki ilişkilerin makul bir çerçeveye oturacağını ümit ediyoruz. Bu süreci AB ile ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde kullanabilirsek, bu durumun ekonomimize önemli olumlu etkisi olacaktır” dedi.

İRAN’A ABD YAPTIRIMLARI

Türkiye’nin ABD’nin İran yaptırımlarında nasıl bir yol izleyeceği sorusuna Albayrak, “Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülke. Özellikle doğalgazda arz güvenliğimiz için önemli ülkelerden birisi de İran; İran ile çok eski yıllara ve başta petrol ve doğalgaz ithalatına dayanan bir ticaret ilişkimiz var. Doğalgazda uzun dönemli, süresi 2026 yılında dolacak kontratlarımız var. Yıllık yaklaşık 10 milyar metreküp civarında doğalgaz alıyoruz. Arz güvenliğimiz ve kontrat hükümlerine dayalı olarak bu ticaretimiz sürecek” karşılığını verdi.

Bir ülkenin tüm küresel ticaretinin, başka ülkelerin başta enerji olmak üzere farklı alanlarda arz güvenliğini tehdit edecek tarzda böyle yaptırım kararları almasını doğru bulmadığını kaydeden Albayrak, “Bugün yaptığımız görüşmelerde Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkeleri de başta İran yaptırımları olmak üzere bu yaklaşımdan oldukça rahatsız” dedi.

Albayrak, “Ülkelerin, işbirlikleri var, dostlukları var, komşuluk ilişkileri var. Bir ülke kalkıp bunları görmezden gelerek, kendi siyasi ajandası ile kararlar alıp, bunu küresel sisteme dayatamaz. Bölgesel istikrardan, küresel istikrardan bahsedemeyiz bu durumda” dedi.

“ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇ TASARRUFLARIN ARTIRILDIĞI BİR SÜREÇ OLACAK”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, önümüzdeki süreçte kamu harcamalarının azaldığı ve tasarrufların artırıldığı bir dönem olacağının altını çizerek, tüketime dayalı büyüme modelinin olmayacağını söyledi.

Bakan Albayrak, “Önümüzdeki süreç kamu harcamalarının azaltıldığı ve tasarrufların artırıldığı bir dönem olacaktır. Tüketime dayalı bir büyüme modelimiz olmayacak. Kamuda ve özel sektörde tasarruf esas olacak. Sıkı maliye politikasından taviz verilmeyecek” dedi.


Bugüne kadar en önemli önceliklerinden birinin mali disiplin olduğunu vurgulayan Albayrak, “Biz de göreve geldiğimizde mali disiplinden taviz vermeyeceğimizi; bu çerçevede 2018 yılı Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen hedefleri daha tutturacağımızı ifade ettik. Neydi bu hedefler? 2018 yılı sonu itibarıyla 5.7 milyar TL tutarında merkezi yönetim faiz dışı fazla verilmesi ve yüzde 2’nin altında merkezi yönetim bütçe açığı hedefinin yakalanması idi” dedi ve şöyle devam etti:

“Bu hedeflerin tutturulması için tüm kurumlarımızdan, öncelikle cari harcamalar olmak üzere tüm harcamalarını gözden geçirmelerini ve tasarruf yönlü tedbirler almalarını istedik. Bu kapsamda büyük ilerleme sağladık ve sağlıyoruz.”

Tasarruf tedbirleri yanında bütçeye bu yıl ilave gelir şeklinde yansıyacak tedbir kalemleri bulunduğunu vurgulayan Albayrak, “Bunlardan biri, geçen hafta başvuruları sonuçlanan vergi yapılandırması. Başvurular sonucunda 64.3 milyar lira tutarında vergi yapılandırılma başvurusu alındı. Vergi yapılandırması ile yılsonuna kadar kasamıza ciddi bir tutarda kaynak girecek.”

Albayrak, ilave gelir yaratacak tedbirlerden bir diğerinin imar barışı uygulaması, gelir getirici diğer bir kalemin de başvuruları alınan bedelli askerlik uygulaması olduğunu hatırlattı.

Gerek harcamalarda tasarruf yapılması suretiyle ve gerekse ilave gelir kalemleri sayesinde 2018 yılı sonu itibariyle bütçeye asgari 35 milyar TL civarında olumlu katkı sağlanacağını kaydeden Albayrak, “2018 OVP’de öngörülen hedefleri tutturacağımızı düşünüyoruz” dedi.

“Önümüzdeki süreç ekonomide bir dengelenme süreci olacaktır. Bu süreçte enflasyonla mücadele ve cari açığın azaltılması en önemli önceliklerimizdir” diyen Albayrak, şöyle devam etti:

“Yine bu süreçte, ekonominin sürdürülebilir ve sağlıklı büyümesini ve gelirin daha adaletli paylaşımını sağlayacak reformları hızla hayata geçireceğiz. Mali disiplini kararlılıkla sürdüreceğiz. Cari açığı düşürme, ihracatı artırma hedeflerine kanalize olacağız.”

“GEREKEN TÜM ADIMLAR KARARLILIKLA ATILMAYA DEVAM EDECEK”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, reel sektörün kısa vadede yabancı para pozisyon fazlasına sahip olduğunu, kur kanalından oluşabilecek bilanço etkilerini de dikkatle takip ettiklerini söyledi.

Bakan Albayrak, kurdaki yükselişin reel sektör üzerindeki etkilerini değerlendirirken, “Reel sektörün yabancı para pozisyonu incelendiğinde, kısa vadede yabancı para pozisyon fazlasına sahip olduğu görülmekte. Bununla birlikte, kur kanalından oluşabilecek bilanço etkilerini de dikkatle takip ediyoruz. Firmaların krediye erişimleri konusunda ve ihtiyaç halinde kredi yapılandırmalarına ilişkin uygulamalara dair adımlar atılmakta. Gereken tüm adımlar kararlılıkla atılmaya devam edecek” dedi.

Ekonomide dengelenme süreci ve finansal piyasalarda istikrarın sağlanmasıyla birlikte reel sektör açısından da olası risklerin daha kolay yönetilir hale geleceğini kaydeden Albayrak, “Yabancı para cinsinden borçluluk durumumuza bakıldığında bankacılık sektörünün bugün net anlamda döviz açık pozisyonu bulunmamakta. Ancak, reel sektör firmalarımızın kısa vadede fazlası olmakla birlikte uzun vadede döviz pozisyon açığı bulunmakta. Bununla birlikte kısa vadeli döviz pozisyonu ise sınırlı fazla vermekte” dedi.

Reel sektörün finansal yükümlülüklerinin GSYH içindeki payının yaklaşık yüzde 69 olduğunu, bu oranın yüzde 100 seviyesinde reel sektör borçluluğu olan Avrupa ortalamasının oldukça altında bulunduğunu kaydeden Albayrak, “Türkiye’de reel sektör firmalarının borcunun yaklaşık yarısı YP cinsinden tutulmakta olup, YP yükümlülüklerinin yaklaşık yüzde 52’si yurtiçi bankalardan sağlanmakta” dedi ve şöyle devam etti:

“Döviz pozisyon açığına sahip reel sektör firmalarının önemli bir kısmı büyük ölçekli şirketlerden veya ihracatçı firmalardan oluşmaktadır. Bu firmaların önemli ölçüde döviz gelirine sahip olması kur riskine karşı doğal bir koruma sağlamaktadır.

“Bununla birlikte 32 sayılı kararda yapılan değişiklikle ihracatçı olmayan KOBİ’lerin dövizle borçlanmasını engellenmiştir. İhracatçılara ise son üç yıllık ihracat performanslarına göre dövizle borçlanma imkânı sağlanmıştır.”

“Dövizle borçlanmaya getirilen ve getirilmesi planlanan bu sınırlamalar kurlarda oynaklığı ve risk primini azaltacak, enflasyon dinamiklerini iyileştirecek ve ekonomide daha sağlıklı bir büyüme sağlayacaktır” diyen Albayrak, bazı bilinen firmaların yeniden yapılandırma taleplerinin kamuoyuna yansıdığını, ancak yeniden yapılandırma işlemlerinin bankacılık sektörünün doğası gereği kredi vadelerinin nakit akışlarına uygun şekilde vade uzatımı işlemlerini kapsadığını ve genele yaygın bir durum olmadığını vurguladı.

Albayrak, “Finansal istikrar açısından da kurumlarımız gerekli çalışmaları yapmaktadır” dedi.

“Genel olarak bakıldığında bankalarımızın kredi politika ve uygulamaları ile firmalarımızın borç ödeme performansı sağlıklı ve sağlam bir görünüm sunmakta” diyen Albayrak, “Ekonomi yönetimi olarak geniş bir yelpazede makro ihtiyati politika, tedbir ve teşvik geliştirme ve uygulama deneyimine sahibiz. Sorunlara bütüncül bir bakış açısıyla çözüm çerçevesi oluşturma kabiliyetimiz yüksek seviyede” dedi.

Türkiye’de şirketlerin toplam borçlarının milli gelire oranının, gerek gelişmiş ülkelerle gerekse de benzer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında makul ve sürdürülebilir seviyede olduğunun altını çizen Albayrak, “Firmalarımızın ve bankalarımızın finansal koşullara uyum deneyimleri ise yüksek seviyede. Kamu bankalarımızın da bu süreçte ekonomik dinamizme ve kalkınmaya büyük katkı vereceğini göreceğiz” dedi.

REUTERS