CHP'li Böke: Saray rejimi, yandaş zenginin, rantçının rejimidir

CHP'li Böke: Saray rejimi, yandaş zenginin, rantçının rejimidir

CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, TÜİK’in açıkladığı 2016 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması üzerine açıklama yaptı.

Twitter hesabından Saray rejiminin, yandaş zenginin ve rantçının rejimi olduğunu ifade eden CHP'li Böke, yaptığı yazılı açıklamada 'Saray rejiminin Türkiye’ye dayattığı refah ve adalet tablosu şu temel gerçeği ortaya koyuyor: Yoksul, yoksun ve borçlu milyonlar ve bu milyonlara karşılık iktidara yandaş ve iktidardan nemalanan bir avuç zengin…' dedi.

Böke'nin yapılması gerekenlerle ilgili fikrini de açıkça ortaya koyduğu açıklamasının tamamı şöyle:

''TÜİK’in açıkladığı 2016 - Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, uzun zamandır dile getirdiğimiz Türkiye’nin “yoksullaşma gerçeğini”, resmi verilerle ortaya koymuş oldu. Türkiye’de yoksulluk giderek artıyor, hatta yoksul daha da yoksullaşıyor, gelir dağılımı giderek bozuluyor, zengin - yoksul arasındaki uçurum daha da derinleşiyor.

Resmi veriler, Türkiye nüfusunun en zengin yüzde 20’lik kesiminin, ülke gelirlerinin neredeyse yarısını, yüzde 47.2’sini aldığını, buna karşılık en fakir yüzde 20’lik kesimin ise ülke gelirinin sadece yüzde 6.2’sine sahip olabildiğini gösterdi.

Zenginle yoksul arasındaki fark 7.6 kata çıktı

Buna göre, Türkiye’de zenginle yoksul arasindaki fark 7.6 kata çıktı. Artık Türkiye’de iktidar eliyle yaratılan zenginler, ülkenin toplam gelirinin neredeyse yarısını alırken, giderek fakirleşen en alttaki kesimlerin, ülke gelirinin yüzde 10’una bile değil, sadece yüzde 6.2’sine mecbur bırakılması, Türkiye’de adaletten, eşitlikten, refahtan, insani kalkınmadan söz edilemeyeceğini bir kez daha ortaya koyuyor.

25.4 milyon kişi “ciddi maddi yoksunluk” içinde…

Öte yandan resmi veriler, çok kritik bir “yoksullaşma gerçeğini” daha ortaya koyuyor. Türkiye’de “ciddi maddi yoksunluk” içinde bulunanların oranı daha da artmış durumda. Yani milyonlarca vatandaşımız, “çamaşır makinesi, renkli televizyon, telefon ve otomobil sahipliği ile beklenmedik harcamalar, evden uzakta bir haftalık tatil, kira, konut kredisi, borç ödemeleri, iki günde bir et, tavuk, balık içeren yemek ve evin ısınma ihtiyacını” ekonomik olarak karşılayamıyor. Resmi veriler, “ciddi maddi yoksunluk oranının” 2015 yılında yüzde 30,3 iken, sadece 1 yıl içinde 2,6 puanlık artışla 2016’da yüzde 32,9’a yükseldiğini ortaya koyuyor. Yani, Türkiye’de halen 25 milyon 369 bin kişi “ciddi maddi yoksunluk” içinde ve sadece geçen yıldan bu yana “ciddi maddi yoksunluk” yaşayan milyonlara, 1 yılda, 2 milyon 230 bin kişi daha katılmış durumda.

11.2 milyon kişi artık “sürekli yoksul”, 52.4 milyon vatandaş borçlu…

Öte yandan, resmi rakamlara göre Türkiye’de nüfusun yüzde 14,3’ü yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu, resmi verilerle bile 11 milyon kişi demek. Öte yandan, son 3 yıldır yoksulluk yaşayanların oranı yüzde 14.6. Yani 11 milyon 258 bin kişi artık “sürekli yoksul” durumunda. Aynı veriler, nüfusun yüzde 68’inin borçlu durumda olduğunu ortaya koyuyor. Yani, 2016 yılı itibariyle, 77 milyon 110 bin kişilik nüfusun 52 milyon 434 bini banka kredisi, kredi kartı ve benzer yolla borçlandırılmış durumda.

Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapmak, iktidarın tercihi…

Geldiğimiz noktada, Saray rejiminin Türkiye’ye dayattığı refah ve adalet tablosu şu temel gerçeği ortaya koyuyor: Yoksul, yoksun ve borçlu milyonlar ve bu milyonlara karşılık iktidara yandaş ve iktidardan nemalanan bir avuç zengin… Bu hem siyaseten hem de iktisaden bir tercihtir ve iktidar yoksulları daha da yoksullaştırmayı, kendi zenginini daha zengin etmeyi tercih etmektedir. 

Öyleyse şimdi yapılması gereken açıktır. Saray rejiminin Türkiye toplumuna ve ekonomisine, Türkiye’nin bugününe ve geleceğine verdiği zararı bir an önce durdurmak, Türkiye’nin yeni demokratik, adil, eşit düzenini ve bu düzenin ekonomisini yeniden kurmak zorundayız. Bunu da bugünden ve mutlaka biraraya gelerek, hep birlikte yapmalıyız, yapacağız.''