Yurt/Ekonomi

 Geçtiğimiz şubat ayında İngiltere'nin en büyük bankası HSBC, Türkiye operasyonlarını devam ettirme ve yeniden yapılandırma kararı vermişti. HSBC CEO'su Stuart Gulliver yaptığı açıklamada, “Türkiye'deki operasyonlarımızı devam ettirip yeniden yapılandırarak, kurumsal bankacılığı olduğu gibi devam ettirme ve bireysel bankacılık ağımıza yeniden yoğunlaşma kararı verdik” demişti. 
  Nisan ayı içinde ise HSBC’nin Londra’daki genel merkezinden Kıdemli İletişim Yöneticisi Suman Hughes yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki operasyonlarımız için birkaç teklif aldık. Tekliflerden hiçbirisi hissedarlarımızın yararına hizmet etmiyordu. Bu yüzden Türkiye’deki operasyonlarımızı sürdürmeye ve faaliyetlerimize yeniden odaklanmaya karar verdik. Toptan bankacılık işimizi korumaya ve ülkedeki perakende bankacılık ağımıza yeniden odaklanmaya karar verdik” ifadelerini kullanmıştı. HSBC’nin yeniden yapılanma planıyla hissedarlarına ve müşterilerine daha faydalı olacağını belirten Hughes, “Türkiye’yi, HSBC Grubunun karlı bir parçası haline getirmek konusunda kararlıyız” değerlendirmesinde bulunmuştu.
  HSBC Türkiye'den yapılan yazılı açıklamada ise HSBC Grubunun, sürdürülebilir ve karlı bir organizasyon yapısı oluşturma hedefiyle Türkiye’deki faaliyetlerine devam etme taahhüdünde bulunduğu vurgulanmıştı. Açıklamada görüşlerine yer verilen HSBC Türkiye Üst Yöneticisi James Emmett, HSBC Grubunun geçen yıl haziran ayında Türkiye’deki operasyonunu satma niyetini açıklamasıyla başlayan sürecin, bu pazardaki faaliyetlerine devam etmeyi taahhüt eden kararla sonuçlandığını kaydetmiş, gelecek dönemde, kurumsal bankacılık alanındaki faaliyetlerini sürdürürken, bireysel bankacılıkta da daha etkin bir yapıyla hizmet sunmaya devam edeceklerine dikkati çekmişti. Bütün bu açıklamalardan sonra HSBC'nin "hissedarlarına faydalı olmak, Türkiye’yi, HSBC Grubunun karlı bir parçası haline getirmek ve bireysel bankacılıkta da daha etkin bir yapıyla hizmet sunma" planları ortaya çıkmaya başladı; şube kapatmak ve çalışan sayısını azaltmak.
Türkiye’de mecburen kaldı 
  İstediği fiyata alıcı bulamayan HSBC'nin mecburen Türkiye'de kaldığı söylenirken, Nisan ayı içinde Bankanın Türkiye’de 180 kadar şubeyi kapatma hazırlığında olduğu haberleri çıkmıştı. Gelen haberlerde İç Anadolu ve Doğu bölgelerinden başlayarak İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerde de kapatmanın devam edeceği ifade edilmişti. Yılın ilk 3 ayı içinde çalışan sayısının 200 kişi azalması dikkat çekmişti. Nisan ayı içinde ise 45 civarında şubesini kapatan HSBC'nin mayıs ayı içinde de 50 kadar şubesini kapatacağı söyleniyor. Bu kapatma dalgasıyla birlikte işten atılmaların başladığı ve yüzlerce emekçinin de işsiz kalacağı düşünülüyor. İş Mahkemelerinde açılan davalarla başı dertte olan HSBC'nin bu durumun önüne geçmek için işten çıkarılanlara tazminatları haricinde fazladan ödeme yaparak çalışanların istifa etmesini istediği söyleniyor. Şube kapamaların önümüzdeki dönem içinde de devam ederek 40-50 şubeye kadar inileceği de ifade ediliyor. Bu durumda bankanın operasyon, call- center, Genel Müdürlük kadrolarında da işten çıkarmalar görülmesinin kuvvetli olasılık olduğu düşünülüyor. Bireysel şubeler kapatılırken, ticari bankacılık ve hatta özel bankacılık tarafında da daralma olabileceği konuşuluyor. 
Uluslararası cezaların etkisi var mı? 
 2012 yılında "kara para aklama" suçlamaları ile ilgili olarak ABD yetkilileri ile vardığı anlaşma kapsamında toplam 1,9 milyar dolar ceza ödeyen HSBC'ye, ABD hükümeti Şubat 20016'da konut kredilerinde kusurlu uygulamaları nedeniyle toplam 601 milyon dolar daha ceza vermişti. 2015 yılı Nisan ayında ise İsviçre medyasında yer alan habere göre, bir Fransız mahkemesi, HSBC'nin Cenevre şubesinde kara para aklandığına dair iddialara ilişkin yürüttüğü soruşturmanın ardından, bankanın ceza olarak 1 milyar euro ceza ödemesine karar vermişti. HSBC, bu cezaları Türkiye gibi ülkelerdeki çalışanlarını işten atarak, faturayı onlara mı çıkarttığı merak konusu oldu.