Ekimden itibaren çok önemli standartlar getireceklerini belirten Mehmet Şimşek, 'Gerek kurda yakın dönemde sağlanan göreceli istikrar gerekse Gıda Komitesinde alınan önemli tedbirler sayesinde enflasyonun yıl sonunda tekrar yüzde 10'un altına ineceğini düşünüyoruz. Hedefimiz enflasyonu tekrar tek hanede bitirmek, bu mümkün' dedi.

'25 milyar liralık batık riski almış durumdayız'

Çay TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Yavuz Bakır'ın 'Ekonomik kaygılara Kamu Garanti Fonu (KGF) ile sihirli bir dokunuşta bulundunuz. Bu riskli ortam içerisinde bu yüksek oran değişimini hangi güvence ile devreye soktunuz?' sorusuna KGF ile ihracatçıya yüzde 100, KOBİ'lere yüzde 90, KOBİ dışındaki şirketlere yüzde 85 kefil olduklarını hatırlatarak cevap veren Şimşek, 'Bankalara diyoruz ki, 'sizin zaten batık oranınız normal şartlarda yüzde 3-3,5 ama yüzde 7'ye kadar biz kefil oluyoruz.' Dolayısıyla bu herkesin elini rahatlattı. Bankaların elini rahatlattı, şirketlerimizin teminat, krediye erişim sorununu çözdük. Bizim riskimiz önümüzdeki birkaç yıl içinde verilecek 250 milyar liralık kredinin bir kısmının batması. Biz zaten 25 milyar liralık bir risk almış durumdayız ama inanıyoruz ki Hazine kefaletiyle kredi alan KOBİ'lerimiz o kredilerini ödemek için canla başla mücadele edecekler. Niye? Çünkü Hazine kefaleti çok önemli bir değerdir, onu kaybetmek istemeyecekler. Onun için batık oranının çok daha düşük kalacağını, yüzde 7 değil, yüzde 3 bile olmayacağını ümit ediyoruz. Bundan dolayı bütçeye yansıması, Hazineye yükü inşallah daha az olacak' dedi.

'Devletin net dış borcu yok'

Kanal Fırat Tv Genel Yayın Yönetmeni Zeki Akbıyık'ın 'Türkiye'nin dış borcu ne kadar, dış borcu çevirmek için önümüzdeki dönemde TBMM'den bir kanun çıkarmayı, teklif etmeyi düşünüyor musunuz?' sorusuna cevap veren Şimşek, 'Öncelikle şunu söyleyim. Kamunun yani devletin net olarak yani döviz rezervlerini çıkartırsanız, dış borcu yok' dedi.

Şimşek sözlerine şöyle devam etti:
'Ama ülke olarak özel sektör ağırlıklı borcumuz var tabi ki. Devletin garanti olduğu çok sınırlı miktarda, biz özel sektörün borcuna hiç bir zaman garanti vermedik. Öyle bir şey yok. Devlet sadece çok cuzi belli projelere yani onun miktarıda şu an da onların koyduğu sermaye vesaire çıkartırsanız 8,5 milyar dolar bir şeydir. Yani brütü bile Türkiye milli gelirinin yüzde 1-2 sinden az, 1,5'u civarındadır.

'Şeffaf olmayınca, şehir efsaneleri başlıyor'

Bu arada kamu ve özel ortaklığı yolu ile yaptığımız köprü, hastane vesaire bütün bu projelerinde mali uzun vadeli portresinide yayınlayacağız. Şu anda o işi Maliye Bakanlığımız yürütüyor, raporlayacağız. Yani uzun vadede Türkiye'yi ne tür yükler bekliyor, onları da ortaya koyacağız. Çünkü siz şeffaf olmayınca, şehir efsaneleri başlıyor. Siz bile kafanız da sanki devlet şey, öyle bir şey yok.

'Özel sektörün 2002'den bu yana borcu çok ciddi arttı'

Evet doğrudur, özel sektörün 2002'den bu yana borcunda çok ciddi bir artış oldu. Ama özel sektörün varlıklarında da, kaynaklarında da artış var. Kanunla borç yönetemeyiz. Biz ne yapıyoruz, kur riskini ve döviz piyasasındaki dalgalanmaları sınırlamak için 'makro ihtiyati' diyebileceğimiz yeni bir çerçeve oluşturacağız. Nedir bu? Döviz geliri olmayanların dövizle borçlanamamasını prensip edineceğiz. İkincisi, döviz geliri olanların ancak belli bir oranda döviz borçlanması... Merkez Bankamız bunlara ilişkin çalışmalarını bitirdi. Veri toplama noktasında bir yasal düzenlemeye, adıma ihtiyaç var. Biz bu yıl içinde hızlı şekilde hareket edeceğiz. Döviz geliriniz olmadığı halde döviz borçlanmak istiyorsanız, o zaman bir tür kur riskini sigortalamaya yönelik adım atmanız lazım. Özetle şirketlerimizin eğer döviz geliri yoksa, döviz borçlanmak istiyorsa kurlardaki iniş çıkışlara karşı kendilerini garantiye, korumaya alacaklar. Onu gerekli hale getireceğiz. Sizin kanun dediğiniz konu bu herhalde. Borcumuz en son baktığımda 400 milyar doların biraz üzerindeydi. Ama bunun dörtte üçüne yakını özel sektörün'