Süleyman Karan

Süleyman Karan

Emperyalist yancısının düşkünü vatanperver olur kış günü...

Sistemin bölgesel başrol oyunculuğu için ABD’den ‘bröve’ almış İhvan’ın yozlaşmış mirasçısı bir siyasal islamcı akımın, küresel sistemi takiyyeyle delebileceği fikrine kapılması çok şaşırtıcı değil. Tüm bu garabetin başlangıcında, sonunu bilmeden bu saçma hikâyeyi kaleme alanların ise ABD’nin derin devletini oluşturan bir grup Ku Klux Klan kalıntısı WASP ile bir grup manyak eski troç- kistten oluşan yeni-muhafazakarlar olması ise şaşırtıcı... Öncelikle şunu söyleyelim, bu siyasal islamcıların ‘üst akıl’ diye şişirdikleri düşman var ya, aslına bakarsınız, toptan gerizekalı hayalperestlerden oluş- muş bir sömürge valisi zihniyetinin ötesinde bir halt değil. Kore’den bu yana nereye el attılarsa rezil olmuş, sonuçta bir şey kazanamadıkları gibi milyonlarca insanın kanı dökülmüş. İşte bu rezillerin servis ettiği Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ve Genişletilmiş Ortadoğu Proesi (GOP) için, AKP bir proje partisi olarak onaylandığından bu yana kazananı olmayan bir poker oyunu sürüp gidiyor.

Takiyyeyi strateji sanan yolsuzlar

Öncelikle, bugüne kadar hiçbir strateji geliştirmeden sadece günü kurtarmak üzere yalan yanlış taktiklerle ilerlemeye çalışan bir tarz-ı siyaset olarak AKP, Sünni yayılmacılığından ırkçılığa, 19'uncu yüzyıl çürük emperyal söylemlerinden Atatürkçülük'e, her sıkıştığında bir oraya bir buraya zıplayarak yoluna devam ediyor. Ne yazık ki küresel ölçekte siyaset de böyle saçma sapan zigzaglar üzerinden gü- nü kurtarmaya çalıştığından, şimdilik tepetaplak gitmemeyi becerebiliyor. Bu, ‘çağın ruhu’na uygun siyaseten gabilik ve ahlaksızlık hüküm sürdüğünden mümkün olabiliyor.

Eski ortaklar arasındaki pis kavga

Hemen özetle geçip bugüne gelelim... BOP ve GOP, Libya’daki sözde devrimden özde ise vatan haini kabile reislerinin iç savaşından itibaren mantarlamıştı. Suriye’de İhvancı ‘kanlı hayaleri’yle hareket edenler, ABD ile birlikte resti çekmiş, tüm uyarı- lara kulak tıkamıştı. Oysa ki, ulusal kurtuluşu verecek namuslu bir halktı Suriye halkı, sünnisiyle, alevisiyle ve hıristiyanıyla ve işte şimdi zaferlerini ilan etmek üzereler. Suriye’yi birlikte karıştırmak isteyen eski ortaklar ise birbirini yemekle meşgul. Zira artık Türkiye, gariptir ama ABD, İsrail ve Sünni Blok'un karşısında Rusya, İran, Merkezi Bağdat Yönetimi ve Suriye ile aynı cepheye geçmek zorunda kalmış, tüm söylemlerini değiştirmekle meşgul. Pek yakında ‘saygıdeğer Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ yazacak o paçavralardaki köşelerinde hacıyatmaz sözde gazeteciler...

Anti-emperyalist değil, hacıyatmaz!

Reza Zarrab davasının temelinde yatan İran’a ambargoyu delmek ki, buna anti-emperyalist olan herkes ‘olur’ verir bu ülkede... Ama bunu yapanlar yalnızca ‘anti-emperyalist’ falan değil, Fransız ve Alman firmaları da bunu yaptı, büyük olasılıkla yapı- yor da... Öyle bir yapıyor ki, çok az fire vererek ve kimseye de öyle eşek yükü rüşvet dağıtmadan beceriyor. Yakalanma olasılığına karşı da nasıl bir strateji uygulayacağını biliyor. Peki bunların yaptığı nedir? Öncelikle izole edilmiş bir ülkeye yönelik ambargoyu deliyor olmaları, finansal by-pass yapmaları iyidir. Ama bunu cahilce ve beceriksizce yapmaları, ayrıca böyle bir operasyonda aradaki kişilerin ceplerini doldurmaya çalışmaları tam bir rezilliktir. Bu arada rüşvet dışında fonlanan kimler, nasıl siyasi bir zincir var o da bilinmiyor tam olarak... Yani ortada bir anti-emperyalist dik duruş falan değil, bildiğiniz oryantal dans, cukkacılık ve vatan hainliği var. Zira ceplerini doldurmasalardı bile, bu beceriksizlikleriyle Türkiye’yi düşürdükleri durum itibarıyla eylemleri, bal gibi vatan hainliğiyle eşdeğer. Zaten Babek Zencani de İran’da cukkaladığı paralar yüzünden idamı bekliyor, yoksa by-pass operasyonuna katıldığı için vatan haini ilan edilmiş değil!.. Yani hiç öyle vatanperverlik, küresel finansal sisteme bir başkaldırı de- ğil, ortada kabak gibi bir cukkalama var. Bunu söylemek de ABD'yi savunmak değil, ulusal onurumuzu savunmak. Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye halkları- nı böyle bir duruma düşürenlerden bir gün hesap sormak bir yurtseverlik görevi.

Mann Adası’nın ‘mili mücadelesi’

Şimdi işin aslı gün gibi ortadayken, üzerine bir de Mann Adası’na giden paraların dekontları çıkmışken, tabii ki her türlü yüzsüzce karşı saldırıyı beklemeliyiz bunlardan... Dünden itibaren ergen ergen hareketlere başladılar, bugün de yine tüm yolsuzlu- ğu örtmek için, ‘yerli ve milli’ demagojileri tekrarlı- yorlar... Yüzsüzlüğün ilk daniskalarından biri Yeni Şafak’tan... Gazetenin genel yayın yönetmeninin köşe yazısından birkaç satır: “Bu yönüyle Kılıçdaroğlu bir ulusal güvenlik meselesidir. Coğrafyamız parçalanırken, Türkiye için parçalama haritaları çizilirken, Türkiye büyük mücadeleler yürütürken, 'Türkiye cephesini açmak' için seferber edilen bütün terör örgütlerinin adeta sözcülüğünü yürüten, Türkiye’de ekonomik ve siyasi darbe girişimleri yapan ülkelerle ortak hareket eden Kılıçdaroğlu bir dış mesele, bir iç tehdit haline gelmiştir. Bu bir darbe girişimidir ve o darbenin ortağıdır.”

Yapma be!.. Yemin et!.. Man Adası’nın siyasal islamcılarına bakın hele siz, nasıl da ‘yerli ve milli’ler... Vergi cennetleri ile kara para çamaşırhanelerindeki cukkalarını ortaya çıkaranlara ‘vatan haini’ diyenlerin, gasp yapıp ardından “Çocuklarım için çaldım” diyen hırsız çetesinin suçlusundan tek bir farkı vardır, bu hırsızlar bile suçlarını örtmek için ‘vatanı’ kullanacak kadar düşmezler!

Önceki ve Sonraki Yazılar