Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

En çok da, Adalet’e!

Mal mülkte ayrılık kadar eskidir insanlığın ADALET arayışı.
Siyasi, felsefi dünya da belki en çok tartışılan kavramlardan biridir.
Kâh güzel bir kız çocuğunun ismi olmuş Adalet, kâh CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun elindeki pankarttaki tek kelimelik talep.
Ciltler dolusu sıralanabilecek binlerce talep ancak bu kelimeyle özetlenebilirdi: ADALET Cumartesi günü İzmirliler de CHP İzmir İl Başkanlığı öncülüğünde İstanbul’a kadar yollarda adalet için yürümeye başladı.
CHP İzmir İl Başkanı, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Çiğli Belediye Başkanı Hasan Arslan, Narlıdere Belediye Başkanı Abdül Batur, Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş, Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya, Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa İnce, Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve daha nice buraya sığdıramadıklarım ilk gün 18 km yol kat ettiler.
Yürüyenlerin en az yarısı kadınlardı.
En azından İzmir CHP sımsıkı kenetlenmiş ADALET SEVDASI’nda...
Bu farklı eylemin başarısı ancak kitleselleşmesi ve sadece CHP ‘nin değil, başta HAYIR cephesi olmak üzere tüm adalet arayanların sahiplenmesine bağlıdır.
Adalet, maalesef en çok zalimlerin kötüye kullandıkları silah olmuştur.
Kimi zaman hiç gelmez veya o kadar geç gelir ki, adı adalet olan şey adaletsizliğin kendisi olur.
Başka hiç bir şeye dokunmasanız, bir ülkenin adalet sistemini çökertseniz o ülkeyi bitirirsiniz zaten.
Çok Hukuk Fakültesi açmak, ille çok hukukçu yetiştirmek amacına hizmet etmez.
Hukuku katleden binlerce diplomalı ad-ALET de yaratabilirsiniz!
Nazi Almanya’sının “adalet” işleyişi toplu katliamları meşrulaştırmayı elbette başaramadı.
Ama çok gölgeledi. Milyonlarca hayata mal oldu.
Aletlerin kime ne zaman zarar vereceği belli olmaz.
Onun bunun eline geçerse kendisini üretene de zarar verir.
Ah, bir de çoğu zaman gözü kör olmasa!
Adaletsizlik egemen olmaya başlayınca inanmadığınız işleri daha çok yapmaya başlarsınız.
Tıpkı günümüzde olduğu gibi…
Kimi korkudan, menfaatten, koltuktan, kimi de yalakalık kuyusunun derinliğine düştüğünden.
Kimileri satılmış ruhlar diyarından geldiği için.
Bunun en tipik örneği Ergenekon davalarında sahte delil üretme uzmanı olan, altına zırhlı son model araba çekilen o meşhur kaçak Fetö başsavcısı halen aklımızda.
Hâlbuki en küçük gerçek payı olsa bile toplumun yarısının inanmadığı işlere kalkışmak, her zamankinden fazla ihtiyacımız olan toplumsal birlik ve bütünlüğe zarar vermez mi?
Adalet şaşı gözlü olmaya başlayınca kılıcının kimi keseceği belli olmaz.
Aslında, Adalet en çok A-D-A-L-E-T’e gerek.
Adalet ülkenin temelidir.
A’letler sürekli değişiyor. ADA’sı bazen kayıplara karışıyor.
Asıl önemli olan o aletleri kullanan ve harekete geçiren irade değil mi?
Adalet duygusu kaybolmaya görsün.
Adaletsizlik karanlığında en çok adaletsiz davrananlar kaybolur.
Önce aletler, sonra onların üst aklı irade.
Ve en güçlü olduklarını sandıkları zamanda bir bakmışsın adalete en çok ihtiyacı olan kişi haline gelir adaleti katledenler ve katlettirenler.
O vakitte bize düşen, onlar için de adalet istemek olur.

Önceki ve Sonraki Yazılar