Endüstriyel tarımın doğal kaynak muhasebesi

    Endüstriyel tarım bildiğiniz gibi kimyasal tarım ilaçları, kimyasal gübreler, yoğun makine ve suyla yapılan tarım sistemidir. Çiftçiler gelirlerinin önemli bir kısmını tarım ilaçlarına vb. girdilere veriyorlar. Ürün fiyatları ise yeterli bir artış göstermiyor ve hatta geriliyor. Kısacası çiftçi bir fiyat makası içinde eziliyor. Bütün bunlara rağmen bu sistem kendini kaçınılmaz olarak konumlandırıyor ve ekolojik bir tarımın kârlı olmayacağı iddia ediliyor. ABD’de yapılmış bir hesapla bunun önce çiftçi arkasından da toplum için ekonomikliğini sorgulayalım. (Miguel A.Altieri, 1995, Agroecology- The Science of Sustainable Agriculture, Westview Press, s. 61)

ABD’de mısır ve soya nöbetleşmesi ile yapılan endüstriyel tarım uygulamasının verileri araştırmacılar tarafından derlenmiş. Acre denilen birim arazi başına çiftçi 45 dolar brüt kâr elde ediliyor. Brüt kâr üretim sonunda masraflar görüldükten sonra çiftçinin cebinde kalan para olarak tanımlanabilir. Devletin verdiği 35 dolarlık destek ile çiftçi acre başına 80 dolar net çiftlik geliri elde etmiş görülüyor. Ancak çiftçi toprağı koruma önlemleri almadığından bu tarım sistemi nedeniyle verimi her yıl düşüyor. Bunu telafi etmek için dekara her yıl 25 dolarlık bir toprak amortismanı hesaplamamız lazım. 80 dolardan bunu düşersek aslında çiftçinin eline 55 dolar geçmiş olduğunu hesaplıyoruz. Hesabı bir de toplum açısından yapalım. Bu defa bir başka görülmeyen masrafı da dikkate almak gerekiyor. Bu da bu tarım sisteminin bütün bir çevre ve topluma yaptığı zararlardır. Bunlar içinde kimyasal ilaç ve gübreler nedeniyle yeraltı sularına, yeşil alanlara verilen zararlar gibi unsurlar dikkate alınmaktadır. Araştırmacılar bu değeri acre başına 47 dolar olarak hesaplamışlar. Toplum açısından hesabı yaparken 55 dolardan bunu düşeceğiz. Ayrıca devletin yaptığı 35 dolarlık destek de düşülecek, çünkü toplum açısından bu bir gelir değildir. 55 dolardan 47 ve 35 doları düştüğümüzde -27 dolar elde ediyoruz. Yani bu ekonomik etkinliğin topluma olan etkisi 27 dolarlık bir zarar gibi düşünülebilir. Bu hesaba doğal kaynak muhasebesi diyoruz. Şimdi durumu özetlersek yapılan bu üretim etkinliği toprağın aşınmasını çiftçi dikkate almadığı için, etkinliğin topluma yaptığı zarar dikkate alınmadığı için ve devlet de bu etkinliği parasal olarak desteklediği için aslında toprağa ve topluma zararlı olduğu halde kârlı bir etkinlikmiş gibi görülmektedir.

Çare doğaya ve çiftçi dâhil insanlara zarar vermeyen agroekolojik esaslara dayalı bir tarım sistemidir. Endüstriyel tarım sisteminin kârlı ve rakipsiz olduğu bir masaldır. Serbest piyasaya dayandığı söylenen bu tarım sistemi aslında şirketlerin güdümünde olan devlet politikaları sayesinde ayakta durmaktadır. Türkiye’de de durum farklı değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar