Enflasyonda kritik eşik aşıldı

DÜN enflasyon rakamları açıklandı. Tüketici fiyat endeksi yıllık bazda yüzde 1,62 artarak 12,15 seviyesine ulaştı. Türkiye artık uzun bir zaman tek haneli enflasyon rakamlarını zor görecek gibi görünüyor. 2000’lerin başına başlayan enflasyonla mücadele programlarının en önemli sonuçlarından biri olan tek haneli enflasyon günleri artık çok geride kaldı. Enflasyonda büyük bedellerle elde edilmiş kazanımların bir çırpıda ortadan kalktığı bir dönem yaşıyoruz.
Çekirdek enflasyonuna ve yıllık üretici fiyatlarındaki gelişmelere bakıldığında yukarıda anlattığım tablo daha da netleşiyor. Çekirdek enflasyon, Mayıs ayı itibarıyla yüzde 12,64’e ulaşmış bulunuyor. Çekirdek enflasyon gelecekte enflasyonun alacağı seyir bakımından oldukça önemli bir göstergedir. Bunun artış eğiliminde olması, orta vadede tüketici enflasyonunun da artacağı anlamına gelir. Nitekim Nisan ayına göre Mayıs ayında çekirdek enflasyonun artış eğiliminde olması geleceğe ilişkin kötü bir sinyal.
Üretici fiyat endeksindeki gelişmeler ise çok daha korkutucu. Çünkü bu oran Mayıs sonu itibarıyla yüzde 20,16’ya yükselerek 2003 yılından bu yana en üst seviyele ulaşmış oldu. Üretici fiyatlarında sadece Mayıs ayında gerçekleşen artış yüzde 3,79.
Peki üretici fiyatlarındaki bu artış neden önemli? Açıklayalım; üretici fiyatları nihai tüketime konu olmayan mal ve hizmetlerde meydana gelen artışı ifade eder. Yani tüketicilerin değil üreticilerin enflasyonudur. Üreticiler, kendi enflasyonunu koşullar uygun olduğunda hemen tüketicilere yansıtırlar. Böylece üretici fiyatlarındaki artış bir müddet sonra tüketici fiyatlarında artışa neden olur. O yüzden bu oranın yüzde 20’lerin üzerine çıkması, belli bir zaman aralığından sonra tüketici fiyatlarının da bu oranlara yakınsayacağı anlamına gelir.
Öte yandan, son birkaç ayda artan döviz kurlarının enflasyon üzerindeki etkisini ise henüz görmüş değiliz. İktisatta geçişkenlik etkisi olarak adlandırılan bir kavram vardır. Bu kavram, döviz kurlarındaki artışın enflasyon üzerinde bir artışa neden olacağını anlatır. Türkiye’de bu oran yüzde 15 olarak hesaplanmaktadır. Yani ulusal parada yüzde 10’luk bir değer kaybı, enflasyonda yaklaşık 1,5 puan artışa neden olmaktadır. Çünkü fiyatları artan mal ve hizmetler sadece Türkiye’de üretilen mal ve hizmetler değildir. Yurt dışında üretilen ve Türkiye’ye ithal edilen mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artış da yurt içi enflasyonun bir parçasıdır. Çünkü dolar ve Euro yükseldiğinde ithal edilen malların Türk lirası karşılıkları da yükselmektedir.
Şu an rakamlara yansıyan enflasyon son dönem yaşadığımız döviz kuru artışlarını henüz tam olarak içermemektedir. Çünkü geçişkenlik etkisinin fiyatlara tam olarak yansıması bir buçuk yıllık bir zaman almaktadır. Son üç ayda döviz kurları kabaca yüzde 25 değer kaybetmiştir. Bunun anlamı en az 4 puan ek enflasyondur. Enflasyondaki hızlı yükselişin beklentileri de çok hızlı bir biçimde bozduğunu ayrıca belirtmek gerekir.
Ayrıca henüz fiyatlara yansımamış başka kritik bir unsur daha var; Kamu fiyatları…Hem kurdaki yükselişler hem de petrol fiyatlarındaki artışlar henüz fiyatlara yansıtılmamıştır. Malum seçimler kapıda ve böyle bir ortamda hükümet petrol ve kamu malları- nın fiyatlarını arttırmak yerine seçim sonrasına ertelemeyi tercih ediyor.
Kısacası, bozulan beklentiler, yükselen petrol fiyatları ve döviz kurlarının etkisi önümüzdeki günlerde tüketici fiyatlarını daha da yukarı çekecektir. Yüzde 20’lere doğru ilerleyen bir enflasyon önümüzdeki dönemin en önemli problemli alanlarından biri olmaya adaydır. Yeniden yüksek enflasyonlu günlere yelken açtık. Türkiye ya siyaseti, toplumu ve ekonomiyi yeniden dengeleyecek tercihler yaparak istikrarlı bir patikaya kavuşacak ya da büyük bir ekonomik krize kucak açacak. Hep birlikte göreceğiz. Tercih tamamen bizim, kaderimiz sadece bizim elimizde.

Önceki ve Sonraki Yazılar