Erdoğan-Kılıçdaroğlu gelsene ekranlara! sen gel meydanlara!

Eskiden,
Cumhurbaşkanlığı ile,
Parti genel başkanlığı arasında,
Saygınlık, Mesafe,
Ölçü denilen bariyerler vardı...
Maalesef, Şimdi parti genel başkanlığı ile
Cumhurbaşkanlığı birleşti...
Bariyerler de kalkmış oldu!
Kimine göre, İyi ki kalktı,
Kimine göre de, Devam etmeliydi.
.
Kılıçdaroğlu diyor ki,
Gel çık karşıma ekranlarda tartışalım.
Erdoğan da diyor ki, Yok ya!
Ben zaten camdan okuyorum,
Sen de sözde candan,
Yüreğin yetiyorsa meydanlarda çık karşıma...
Kısaca, Gel ekranlara,
Gelmiyorum, sen gel meydanlara...
.
Sonra, Ekipler alıyor sazı eline.
Benimki şunu dedi,
Seninki bunu dedi...
Sonuçta, Ne darbede, Ne olağanüstü halde,
Ne terörde, Ne iç barışta,
Ne de dış barışta anlaşabiliyorlar...
.
KAYIKÇI KAVGASI
İstanbul kayıkçıları üzerinden,
Kültürümüze yerleşen hoş bir deyim vardır.
Kayıkçı kavgası...
Sözlü olarak başlar.
Küreklerle itişilip kakışılır.
Ama hiçbir zaman,
Kimsenin kayığı batmaz...
.
Bu kavgayı izleyen halk ise, Sorgusuz,
Sualsiz gülüp geçer...
Bir liralık balığı, On liraya yemeye devam eder...
Balık bitmiş, Deniz kurumuş,
Hiç ama hiç aklına getirmeden,
Hatta oyunun ne olduğunun farkına varmadan
yaşayıp gider...
.
Baksanıza, Toplum ikiye bölünmüş.
Cumhuriyet bitmiş gitmiş…
Ülke teröre boğulmuş...
Halkın derdi ile
Medyanın manşeti aynı.
Demet Akalın boşanıyor mu?
Yürü ya iktidar! Kim tutar seni?

Önceki ve Sonraki Yazılar