Erdoğan, neden Anayasa'yı delmedi!

İki gün sonra seçimler yapılalı bir ay dolacak. Aradan geçen süreç içerisinde, hala TBMM Başkanlık Divanı oluşturulabilmiş değil. Türkiye, hala seçim sonrası ortaya çıkan siyasal iradeden yoksun, istifa etmiş bir AKP hükümetiyle yürümeye çalışıyor.

Kafalarda onlarca soru... Sandıktan çıkan partiler uzlaşıp, acaba yeni bir hükümet kurabilecek mi yoksa, Türkiye yeni bir erken seçime mi gidecek?

Bürokrasi, belli ölçüde kilitlenmiş ya da beklemede... Ekonomi çevreleri tereddütlü...

Bürokrat diyor ki; acaba nasıl bir hükümet kurulacak? Yerimde kalacak mıyım, yoksa beni başka bir göreve mi tayin ederler?

Ekonomide bir durgunluk. Bekleyen zamlar var! Yabancı yatırımcı, tereddütlü... Finans alanında, sıcak para girişi azalmış...

İşçi, köylü, kentli, dar gelirli, memur ve emekli... Hükümeti kuracak partilerin, seçim vaadlerini ne ölçüde yerine getireceğini merak ediyor. Ve soruyor, "Hadi daha neyi bekliyorsunuz?"

Dış politikada bekleyen dağlarca sorun... Burnumuzun dibinde savaş tamtamları çalıyor...

Sorular... sorular, sorular....

***

Hal böyleyken, Türkiye bir prosedüre takılmış, zaman kaybediyor. Akıl erdirebilen beri gelsin!

30 gündür, ne olup bittiğini anlamaya çalışıyoruz. AKP ile kim koalisyon yapacak? MHP mi, CHP mi? Yoksa dışarıdan HDP destekli bir AKP azanlık hükümeti mi olacak?

Formül üzerine formül...

Kahvehanelerde, vatandaş hergün hükümet kurup yıkarken, işin esas yetkilileri sadece beyanlarda bulunuyor. Resmen bir araya gelip konuşmuşlukları yok!

Neden?

Çünkü Cumhurbaşkanı henüz resmi bir görevlendirme yapmadı. Görevlendirmeyi muhtemelen yarın yapacak?

Peki, bu kadar gecikmenin altındaki gerçek nedir?

Teamul ve prosedür...

TBMM, Başkanlık Divanı oluşmadan hükümet kurulmasıyla ilgili görevlendirme yapılamıyor da ondan... Zira, Anayasa hükmü böyle!

***

Saçma bir uygulama!

TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşmasıyla hükümet kurma çalışmalarının ne ilgisi var?

Biri yürütme, diğeri yasama...

Tabii ki ikisi de sistemin "olmazsa olmaz" larıdır. Ancak, işlerlik kazanmaları adına birinin diğerini bekleyip, ülkeye zaman kaybettirmesinin mantığı yoktur.

Doğrusunu isterseniz, bir yandan prosedür işlerken diğer yandan da bir görevlendirme yapılabilirdi. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hayır! Ben teamule ve Anayasa'ya uygun davranacağım" dedi ve TBMM Başkanlık Divanı'nın oluşmasını bekledi. O da bugün yarın tamamdır...

***

Olacak şey değil... Seçim kampanyası boyunca, Anayasa'da delmedik yer bırakmayan Erdoğan gitti, onun yerine sisteme ve Anayasa'ya sadık bir Erdoğan geldi...

Gel de inan!

Hayır... Kanımca Erdoğan, hala takıye yapıyor. Gerçek amacının Anayasa'ya sadakatle ilgisi yok.

Sağır sultan da biliyor ki, seçimlerde ortaya çıkan tablo Erdoğan'ı memnun etmemiştir.

Ve bu sonucu değiştirebilmek için "Ne yapabilirim" arayışı içerisindedir. O nedenle sürecin gecikmesi işine yarıyor. Neredeyse hergün kamuoyu araştırması yaptırıyor.

AKP'nin "tek başına" iktidarını görse, emin olun ki erken seçimin yolunu açmak için elinden gelen herşeyi yapacaktır!

Ama o ışığı göremiyor. Hükümet kurulma sürecini geciktirmesi ise "olur da vatandaş 'yeter artık' noktasına gelip" yeni bir ışık yakabilir beklentisidir.

Ve yarından sonra Türkiye 45 günlük sürece kilitlenecek. Hükümet kuruldu, kuruldu... Yok eğer kurulamaz ya da güvenoyu alamazsa doğru sandık başına!

Erdoğan da bunu bekliyor zaten! Onun içindir ki onlarca defa deldiği Anayasa'yı sahipleniyor.

İstese, hükümet kurma görevini prosedüre bırakmaz ve Anayasa'yı bir defa daha delebilirdi.

Ama yapmadı, çünkü işine gelmedi!

Önceki ve Sonraki Yazılar