Bir süredir devam eden Suriye tartışması ve Türkiye'nin bölgeye müdahalesi için oluşturulan kamuoyu, dış politika ile ilgili bir süreç değil, tamamen iç politika dengelerine yönelik bir hamledir.

7 Haziran sonrası değişen tablo ve akabinde 'sokakta dövmek için çekik gözlü insan arayan' MHP zihniyetinin tutumu, AKP'siz bir koalisyonun önünü tamamen tıkadı.

Davutoğlu ile Erdoğan arasında uzun süredir baş gösteren gerilim, bu süreçte de devam ediyor. Erdoğan kesinlikle koalisyon istemiyor. Erdoğan için tek formül 'erken seçim.'

Başından beri erken seçim diyen Erdoğan, iki stratejik atak yaptı. AKP'nin koltuk değneği olan Bahçeli'yi tahrik etti ve sahaya sürdü.

MHP, TBMM Başkanlığı ve koalisyon tartışmaları sürecindeki duruşu ile müthiş bir oy kaybı yaşadı.

Yarın erken seçim olsa, MHP için bir baraj sorunu olacağı çok açıktır. Ve MHP'nin bu düşüşünden kazançlı çıkan, AKP olmuştur..

Çünkü, ekonomik istikrar kaygısı güden seçmen, MHP'nin bir koalisyon kurma eğilimi olmadığını görmüş, istikrar kaygısı ile geldiği yere dönmüştür.

Bu Erdoğan planının 1. adımıydı.

2. adım ise şöyle.

PYD bahane edilerek Kobani'ye girmek, Kürtleri sokağa çekmek. Oluşacak kriz ile HDP'yi kodlayıp, baraj altına indirmek.

Aksi taktirde, Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı Erdoğan, bölgede bir Kürt koridoru oluştuğunu yeni mi farketti?

Yeni farketmediğine göre, koridor bahane kriz şahane sloganı ile bölgeye askeri sokup, Türkiye'de misilleme oluşturup HDP'yi marjinalleştirerek baraj altına indirmek kafasındaki plan.

Davutoğlu ise, hükümet kurulamazsa gideceğini biliyor. AKP içinde hükümet kurulmasını isteyen tek kişi Davutoğlu.

Çünkü erken seçim kendisinin de sonu olacak. Bunun bilinciyle erken seçime pek yanaşmıyor. Ve her partiye uzlaşmacı mesajlar veriyor.

Lakin Sn. Kılıçdaroğlu'nun ifade ettiği gibi erken seçim yakın görünüyor. Ve ortaya çıkacak olası bir AKP tek parti iktidarından bahsediliyor.

Net biçimde böyle bir durumun tek sorumlusu MHP'dir.

MHP, halk iradesine tamamen sırt dönmüş, sokakta Çinli aramayı, ülkeyi Erdoğan rejimine teslim etmekten daha önemli gören bir noktada durarak, adım adım Erdoğan planını işletmektedir.

Elbette Hakk'ın da bir planı vardır. Görelim bakalım...