Eski Sevgiliyi Unutmanın 10 yolu

İlk filmi ‘Araf’tan itibaren takip ettiğim bir yönetmen Biray Dalkıran. Sinemaya aşkını, tutkusunu tanıklığımla bildiğim için, ayrıca önemsediğim bir yönetmen. Bu hafta gösterime giren ‘Seni Seviyorum Adamım’ ile sekizinci filmini bitirmiş oldu. Oturduk, hem sinemayı hem de filmini konuştuk. Hergün gelen şehit haberlerine karşı tepkisini göstermek için teknik ekibi ve oyuncularının da onayıyla galayı iptal etti! Laf aramızda, biraz da, filmin arkasındaki insanı tanımanızı istedim.

Şu son zamanların moda kavramı ‘romantik komedi’ ile başlayalım, istiyorum. Senin son çektiğin filmler, ‘Peri Masalı, ‘Meleklerin Mucizesi’, ‘Seni Seviyorum Adamım’ ve son olarak de, bu hafta gösterine giren ‘Eski Sevgiliyi Unutmanın 10 Yolu’. Romantik komedi yönetmeni mi oldun?
Abi, bana sürekli böyle yapıştırılıyor. ‘Araf’, ‘Cennet’, ‘Cehennem’i çektim korku, ‘Kanıt’ı çekerken polisiye, ‘Bana Bir Soygun Yaz’la komedi yönetmenisin dediler. Ben sadece arayıştayım. Tek derdim şu, daha iyi film nasıl olur?

Peki, senin romantik komedi hakkındaki fikirlerini alayım.
Biz Yeşilçam kuşağı ile çok uzak kaldık. Aramıza erotik film denilen bir kuşak girdi. Bu yüzden, sinemada değer, deneyim aktarımı yaşanmadı. Onlar Türk halkını çok iyi çözmüştü, biz bunu anlamadık. Ben sinema eğitimi aldım, ama reklam çekiyordum. 2006’da ‘Araf’ı çekerken bunu fark ettiğimde, Atıf Yılmaz’lardan, Ertem Eğilmez’lerden öğrenme şansım kalmamıştı. Artık sadece kitaptan, ya da deneme-yanılma ile öğrenebilirdim. Halen doktora çalışmam devam ediyor. Filmlerim de işte bu deneme-yanılma çalışmaları. 2006’da 30 filmle rekabet ediyordum. Şimdi ise, 150 filmden söz ediyoruz. Bu muhteşem bir şey. Kalite de elbette çok arttı. Ama, eski Yeşilçam seviyesini yakalamamız için 100 kat artması lazım.

Şu an için, bence bizim en büyük sorunumuz, filmler çok birbirine benziyor. Aynı, diziler gibi. Örneğin yaz dizisi, hepsi, Allah’ın emri, kız istemiyecek, erkek istemiyecek, birisi zor tutacak, Ege kasabasında şiveyle olacak. Romantik komedi ne? Erkek-kız, kız sonunda ölecek! Ölmesin yahu! Korku filmi ne? Kuran açılacak, bir sure bulunacak, üç harfli çıkacak, iyi karakterin üzerinde lanet olacak, ama sonunda üç harfliden kurtulacağız. Şu anda buyuz! Ama, belli bir süre sonra de, Türkler bunu nasıl yapmalı, Türk insanı nasıl sever ve nasıl değişik bir şey söyleriz? Önümüzdeki üç-beş yıl içerisinde de bunu araştırmamız gerekiyor.

‘Eski Sevgiliyi Unutmanın 10 Yolu’ benim en korktuğum işim. Şundan dolayı, çünkü çok sert bir iş oldu. Daha önce filmlerde küfrettirmezdim. Karakterlerim hep elitlerdi. Ama, şunu fark ettim ki, aşkın hiç elitlikle alakası yok abi. Aşk bildiğin meydan savaşı! Bu işte vahşet var, bağırma var, tuzaklar var…



Madem ki, ‘Eski Sevgiliyi Unutmanın 10 Yolu’nu konuşmaya başladık, o halde, biraz geriye gidelim. Sen filmi çekerken değişik bir yöntem izledin. Senaryonun oluşması vs. Onları bize anlatır mısın?
Julia Roberts’in hayranıyım. ‘Runaway Bride’ı (Kaçak Gelin) izliyordum, 75. Kere! Türkiye’de evlilikten asıl erkeklerin korktuğunu fark ettim. İlk fikir böyle başladı. Daha önce evlenmiş boşanmış birisi olarak, bu durumu iyi biliyorum. O yüzük parmağıma takıldığında ben de bembeyaz olmuştum. Fikri kendi yaşadıklarımla harmanlayınca, fark ettim ki, Türk erkekleri evlilikten çok korkuyor. Peki, korkar, sonra ne yapar? Bizde, her Türk erkeğinin kendinden kısa bir kankası vardır. Ortamları bilir, her şeyi çözer. Bu da bizim klişemizdir. Bu durumda, kanka ne yapardı? Aşk doktoruna götürürdü! Çünkü, bu sıralar her gazetede en az iki sayfa aşk doktoru var!

Dünyada da olan şeyler. Daha iyi nasıl yaşarız, buna yardımcı olması gereken insanlar. Biz bunun türünü konuşuyorduk, bu romantik falan değil, düpedüz komedi!

Düşün abi, nasıl yaşaman gerektiğini birisi anlatıyor sana. Peki, o mutlu mu? Düşünsene abi, aşk doktoru geçenlerde boşandı! Lahmacun yiyin, zayıflarsınız diyen kadın, diyetisyenlikten atıldı! Sabah programlarımızı 7 kez evlenmiş boşanmış bir kadın sunuyor!

Komedi hayatın içinde!
7 kocalı bir kadının sabahları evlilik programı sunduğunda, en güvendiğimiz sağlıklı yaşam uzmanı diyetisyenlikten atıldığında, aşk doktoru diye dünyanın kalp ağrısına derman aradığı birinin boşandığında eski sevgiliyi unutmanın 10 yolunu da, benim kafamdan uydurduğum aşk doktoru gösterir! Onun da sloganı, aşk göbeğini içeri çeken adamı sevmez! Kendine güveneceksin!

Bu film önceki filmlere göre daha çok komedi yüklü oldu.
Evet, toplam 3 dakika dram var, geri kalanı komedi!

‘Bana Bir Soygun Yaz’a daha yakın…
Evet, fark ettim ki, sinema televizyondan farklı olmalı. Orada daha temiz bir film yaptık. Bu filmde sinemanın hakkını verdim, diyebilirim.



Aşkın yetmediği anlar
Belki de Avrupa’nın aile ortamını en çok meşgul eden konulardan birisine dokunduğu için, Aç Kalpler Venedik’te epeyi ilgi gördü. Başroldeki iki oyuncu da, en iyi erkek ve kadın oyuncu ödüllerini aldı. Filmi ilginç kılan ne idi?

Öncelikle, film içinde dikkate değer bir oyunculuk göstermediğini belirtmem gerek. Marco Franso’nun yazdığı ‘İl bambino’ öyküsünde bebeklerini yetiştirme yöntemi konusunda ayrı düşen iki aşığın birbirinden uzaklaşması ve sonunda ölümle biten bir sonla ayrılmaları anlatılıyor. Alam baba ve İtalyan anneye sahip Alba Rohrwacher Avrupa’nın en dikkat çeken oyuncularından birisi. Sert yüz ifadesine hakimiyeti mükemmel bir naiflik yaratıyor. Bu filmde de, kendi halinde bir memur iken, aşık olduğu erkeğinin ardından mesleki kariyerini bırakan ve kendisini bebeğini yetiştirmeye adayan bir kadını canlandırıyor.

Ancak, bütün öğrendiklerini uygulamaya koyması kocasının ‘itibarlı’ resmi kurumlardan aldığı tavsiyelerle çelişince, ailenin parçalanmasına gidecek yolun kanalları da açılır.
Elbette, tek başına birisinin haklı olduğunu söyleyemeyiz. Ama, burada bence en önemsiz konu, çocuğun nasıl yetiştirileceğine dair tartışmadır. Asıl önemlisi, aşkın vahşi bir şiddete dönüşme gücüdür. Hiç aşık olmamış, hiç sevişmemiş, hiç birbirlerinin tenine dokunmamış gibi, iki insanın birbirine yabancılaşabilmesidir.



Eski Sevgiliyi Unutmanın 10 Yolu

Yönetmen ve Senarist: Biray Dalkıran
Müzik: Cenk Şanlıoğlu
Görüntü Yönetmeni: Barış Uludoğan, Burak Aydın
Oyuncular: Atılgan Gümüş, Orçun Kaptan, Serhat Özcan, Tuğçe Sarıkaya, Asuman Dabak, Recep Aktuğ, Emre Koç, Zeynep Dizdar.
Türkiye, 2015, ‘90

Önceki ve Sonraki Yazılar