Esrarkeş 'Müslüman'ın bedava cennet bileti

Geçen hafta, Amerika’nın Tennessee Eyaleti’nde bir Askerliğe Teşvik Şube’sini basıp 5 askeri öldüren Muhammed Abdülaziz’le ilgili bilgiler, Amerikan basınında yer aldı.

FBI’ın araştırmalarından ortaya çıkmış ki, bu 24 yaşındaki genç, hiç bir radikal İslamcı örgüt emriyle becermemiş melanetini. Kendi kendini radikalize etmiş, internetteki dinbaz yayınları okuyarak. Daha önceleri epey haylaz bir gençlik geçirmiş bu Muhammed Abdülaziz.

Mali sorunları varmış.

Ailesi, uyuşturucu da dahil çeşitli kötü etkilerden uzaklaşsın diye, kendisini Ürdün’deki dayısının yanına göndermiş. Bir kaç ay sonra geri dönmüş.

Bulunan hatıra defterinde 2013’den beri “Şehadet” ve “İntihar” üzerine tuttuğu notlar varmış.

Eyleminden bir kaç gün önce, şehit olmanın borç ve alkol gibi günahları affettirip affettirmeyeceğini, internette araştırmış.

Daha önce Boston Maratonu bombacıları Tsarnaev kardeşlerden ağabey ve lider olanının da benzer bir hikayesini okumuştuk. O da belalı bir gençlik geçirmişti Amerika’da.

Kız arkadaşını dövmekten tutuklanmış, uyuşturucu ticareti işinde çalışmışlığı söylenmişti.

İnsanlığın henüz çürümemiş olduğu dönemlerde, vaktiyle çeşitli günahlar içinde olup da tövbekar olanlardan, kendini insan içine çıkamayacak kadar kötü hissedenler, derviş veya keşiş olup, ya kendi içlerine kapanırlar ya da insanperverliğe soyunurlardı. Zihni düzeni en bozuk olanlar da, kimseye zarar vermeden intihar ederdi.

Bugünün gayrı-akli, sahtekarlıklar dünyasında, bu türler, aynı zamanda ‘artiz’liğe özeniyor.

Kendi ürünleri olan pislik hayatlarını terk ederken, yanlarında birkaç da ‘Kafir’ daha götürerek, bir taşla iki kuş vurmak istiyorlar: Hem hayatta yedikleri bütün nanelerden kendilerini kurtaracak bir ‘Şehadet’ mertebesi, hem de şöhret.

Kadın canlı bombalar arasında hamile olduğu anlaşılanların durumu da bu: Hem evlilik öncesi seksi yasaklayan dini inançlara sahip ol, hem de evliliksiz hamile kal!

Ne yapacaksın bu ‘Günah’ı silmek için? Tak beline bombayı, ‘Şehit’ ol.

Ne kolay değil mi!

İnsanlık, dinlerin, kurucularının hiç niyetlenmediği şekillerde kullanılmasından, yüzyıllardır çekmekteydi.

Fakat, bu çağdaki gibi, ‘Gavur İcadı’ interneti kullanıp, ‘Gavur’ öldürmek suretiyle, seni, işlediğin bütün günahlardan kurtaracak bir ‘Şehitlik’ mertebesine kavuşma sanrısı derecesinde bir sapıklık, daha önce hiç yaşanmamış olmalıdır.

Türkiye’nin ABD ile mahçup iş birliği


Türkiye’nin İŞİD’e karşı harekata giriştiğini ve Amerikan savaş uçaklarının IŞİD’e karşı bombardımanlar için, Türkiye’deki 2 üssü kullanmalarına izin verildiğini, yerli ve yabancı basın bildirdi.

Haberlerdeki bazı detaylar, bizim basında yer almadı. New York Times’da yer alan bir habere göre, Çarşamba günü Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Obama arasında bir telefon görüşmesi cereyan etmiş ve bu konuda anlaşmaya varılmış. Fakat, Amerikan Dış İşleri ve Savunma Bakanlıkları’ndaki görevliler, bu pakt hakkında Türk Hükümeti açıklama yapıncaya kadar konuşmaktan çekinmişler.

Belli ki, bizim taraf, şark kurnazlığıyla ‘Ruh İkizleri’ olan ‘Birader’lerini fazla gücendirmeden bu işi kotarmaya çalışıyor. Türk görevliler de, Perşembe akşamı yazılan habere göre, o zamana kadar bu konuda yorum yapmaktan kaçınmışlar.

Ne yapsın zavallılar?

“Bre deyyuslar, Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne, ‘Din’ zannettiğiniz sapkın amaçlarınızla, bir vurursanız, biz bin vururuz! Bu işi yaparken, bize engel olmaya çalışan herkesi düşman belleriz; bu işde, bizimle işbirliği yapan herkes de dostumuzdur!”
diyerek, hem mütecavize ders, hem müttefike teminat verecek halleri yok ki!

Kuzey Kore’nin kapitalizme açılımı

2011’de Kuzey Kore’deki Komünist Hanedanı’nın üçüncü nesil üyesi Kim Jong-un Devlet’in başına geçti.

Jong-un’un Kuzey Kore’nin kurucusu olan dedesi, Kim İl Sung zamanında elime geçen Komünist Parti organı gazetenin İngilizce nüshasını, ilk gördüğümde, mizah yayını zannetmiştim. Pyongyang Times isimli gazete, 7-8 sayfa gibiydi.

Her sayfasında, 4-5 haber halinde “Kore Üzerine bir Güneş Gibi Doğan Sevgili Başkan Kim İl Sung” “Halkın Yanılmaz Önderi Kim İl Sung” gibi ünvanlarla, muhteremin, mesela, bir spor salonu açtığını, bir pazara gittiğini filan yazıyordu.

Daha sonra, gazetenin, aynı şekilde olan başka sayılarını görünce, elimdekinin resmen bir mizah gazetesi olmadığını, sahiden adı Komünist Partisi olan bir kuruluşun organı olduğunu anladım: Yani, mizah zannım, aslında, bir açıdan doğruydu.

Hulasa, bizim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kim İl Sung yanında, tevazudan erimiş bir derviş kalırdı.

Kim İl Sung’un yerine geçen oğlu Kim Jong-İl (şimdikinin babası) anlaşılan işi daha da ilerletmiş; haberim yoktu. Wikipedia, yıllar itibariyle, Jong-il’in hangi ünvanları tercih ettiğini listelemiş: 55 adet.

Bunlardan, benim pek yaratıcı bulduğum birkaç tanesi şunlar: “Bir Liderde Olması Gereken Görünüme Mükemmelen Sahip Olan Aziz Önder”, “Komünist Geleceğin Güneşi”, “Paektu Dağının Parlayan Yıldızı”, “Gökyüzünden İnmiş Harikulade General”, “Devrimci Yoldaşlığın En Yüce Timsali”.

Torun Kim Jong-un’un, şimdilik kaç ünvanı olduğunu bilmiyorum.

Sadece, babasının ölümüyle tahta geçmesiyle –veya resmi tabirle, Kore İşçi Partisi tarafından Başkan Seçilmesiyle- birlikte, Politbüro tarafından Kore Halk Ordusu Komutanlığına atanmış; bir yıl sonra da, Kore İşçi Partisi, bu 32 yaşındaki adamı ‘mareşal’lığa terfi ettirmiş.

İlerleyen yaşlarında, daha ileri rütbelere de gelmesi beklenmeli.

Son günlerde, Kuzey Kore üzerine yazılan iki kitapta (North Korea Undercover ve North Korea Confidential) yeni rejimin tabiatı hakkında epey bilgi verilmiş.

Anlaşılan bu Jong-un, Kuzey Kore’yi bayağı değiştirmeğe niyetli. İktidara geldikten iki yıl sonra, halasının kocası olan Halk Güvenliği Bakanı Jang Song-thaek’i idam ettirmiş.

Çin’e mal satarak zenginleşmiş birisi olan Jang, Kuzey Kore’nin en güçlü adamlarından birisi imiş.

Bu tür rejimler, ikinci bir kuvvetli adam istemezler.

Nitekim, Jang, Komünist Parti yayınlarına göre, “Köpekten beter bir adam” olarak nitelenerek, ortadan kaldırılmış. Bir söylentiye göre, Jong-un, halasını da göndermiş, eniştenin yanına.

1990’lardaki açlık ve halen devam eden kıtlık, rejimi tehdit edecek boyutlara mı geldi, bilmiyoruz. Ama, Jong-un’un, çiftçilerin ürettiklerinin üçte birine sahip olmasına izin verdiğini öğreniyoruz.

Yüzde 66 oranında vergi verecek de olsalar, bir tür kapitalizme, tarımda izin çıkmış, demektir. Ayrıca, büfeler açılmaya başlanmış. Hatta çalışmayan bir kısım ev hanımı, evlerini, kocaları işte, çocukları okulda iken, ihtiyaç gidermek isteyen zina erbabı çiftlere, saatliğine kiraya veriyormuş.

Fazıl Ahmet Aykaç, meşhur taşlamasında “Hele var ki bir tablo / Görse şaşar Anibal / Ördeklerden bir filo / Bir de kazdan amiral” demişti.

Siz, “Anibal” yerine Marx, “amiral” yerine ‘mareşal’ koyabilirsiniz.

Çin’de insan hakları avukatlarına zulüm

Adı Komünist Parti olan bir oligarşinin nezaretinde kapitalist bir ekonomi kurmuş olan Çin’de 200 İnsan Hakları avukatı göz altına alınmış.

Komünist Parti kontrolündeki gazetelere göre, suçları: Devleti yıkmaya girişmiş insanların savunmalarını üslenerek, hem yıkıcılığa girişmek, hem de kazanç sağlamak.

Zavallı avukatlar, pek işini bilmez kişilermiş (!)

İnsan Hakları davalarında sanık savunup birkaç kuruş kazanmak uğruna hapislere düşeceklerine, bir Komünist Parti yöneticisinin kızı veya oğluyla evlenip, hem büyük şirketlere hemen ‘ortak’ kaydedilip milyoner olabilirler, hem de ‘Çin Halkının Yüce Öncüsü Komünist Parti’ üyesi olmak ‘şerefi’ne nail olabilirlerdi.


Önceki ve Sonraki Yazılar