Evet, babam öyle bir ruhtu

O benim hem babamdı hem de en büyük hocam. Öyle bir hafızdı ki altmış yıl Kur’an’ı eline almadan okudu. Her ay iki hatim duası yapardı. Derlerdi ki onun için, ‘Kur’an, haşa, kaybolsa bu zat onu bir harfini atlamadan yazıya geçirebilir.” Şehit çocuğuydu. Dedem Mahmut, Sarıkamış harekâtında kardeşi Mecit ile birlikte şehit oldu. Bir evden iki delikanlı. Yetim büyümüş babam. Kur’an’ı bana o öğretti: Üç yaşımda iken. Kur’an’ı bana o ezberletti. Dokuz yaşımda iken. Hem kurra idi hem âlim. Ama rızkını hep ticaretten kazandı. Tıpkı, onu yetiştiren dedelerim gibi… İlk Arapça, Farsça derslerimi ondan aldım. İslam fıkhının genel kaynaklarını ondan okudum. Hanefî fıkhında çok bilgiliydi. ‘Mülteka’ adlı fıkıh kitabını bizlere ezbere takrir ederdi. Tasavvuf-tekke terbiyesinden geldiği için edebiyata aşinaydı. Nakşî-Melamî meşrep bir sûfî idi. Ama Kur’an kontrolünden çıkmış tarikatçılığın sonunda tefrika ve sapıklığa çıkacağını söylerdi. Ona göre, ‘ince yol’ olan tasavvufu hakkıyla temsil edecek kimse kalmamıştı. Tek çare, Kur’an’a sarılmaktı. Mensubu ve öğrencisi olan Şeyh Hasan Dede’ye (babamın amcası) bile Kur’an’a dayanarak bazı eleştiriler getirdiğini söylerdi yakın dostları. Çünkü o, bir ‘hak adamı’ idi. Yunus’u, Fuzuli’yi, Kuddusi’yi Niyazi Mısrı’yı ezbere okurdu. Ben o şiir ustalarının mısra-larını ondan dinleye dinleye ezberledim. Fuzuli’nin ‘Hadîkatüs Süada’sını kendindeki özgün nüshadan bana o okuttu. Kenarlara kendi eliyle yazdığı notlardan bugün de yararlanıyorum. İkinci büyük üstadım olan Cansızoğlu Mustafa Efendi’ye de beni o götürdü. Şimdi bu babamla ilgili bazı anekdotları, büyük ihtimalle, hakkımda Alman üniversitelerinde yapılıp yayınlanan doktora tezlerinden alan tiyatro sanatçısı genç bir okuyucumdan izleyelim. Burak Tuncel Heidelberg’den yazıyor: “O büyük ruhlu babanızın sizinle ilgili bazı öngörülerini paylaşmak istiyorum. O sizi, ‘çift beyinli’ olarak görüyor ve ‘çift beyinli oğlum’ diye çağırıyordu. Sizin hayatınızın bütün yol-culuklarını, hangi yollardan ve maceralardan geçeceğinizi öngörmüştü! Ve bu öngörülerinin bir rüyada size de gösterileceğini söylemişti. Ve gelelim, en önemli öngörüsüne. Demişti ki size, ‘Sen oğlum, Ali meşrep olacaksın. Haksızlıklara karşı isyancı ve dobra. Bunun için de çok sıkıntı çekeceksin hakikate giden yolda. Ve senin kaderinde körler çarşısında ayna satmak da olacak. Sen hep kalabalıklar içinde olursun ama yalnız yaşar, yalnız ölürsün. Sakın küsüp ürkme, sen sana düşeni yap!’ Size derdi ki, ‘Karşındaki insan düşmanın da dostun olsa ona doğruyu söyle. Düşmanın sana güvenmediği için dediğini yapmaz, cezasını bulur ama sen dürüstlükten ayrılmamış olursun. Dostunsa senin değini yapar, tavsiyenden yararlanır; bu da seni mesut eder.” “Işıklar içinde uyusun güzel babanız!”

Önceki ve Sonraki Yazılar