Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Evet’in kimseye hayrı olmaz

Bu ne ihtiras ki, rejim, hükümet şekli, eksen kayması, adını ne koyarsanız koyun, hedefe ulaşabilmek için mevcut Anayasa, OHAL altında düzenlemelerle ve her yöntemle aşıldı.

Hazırlık aşamasında olağanüstü hal içinde getirilen sadece şu varlık yönetimi ve medyanın referandumda eşitlik ilkesine uymasının kaldırılması bile durumun vahametini gösteriyor.

Evet sonucu için iktidar, devletin tüm olanaklarını kullanıyor.

Ne pahasına olursa olsun başkanlık mutlaka getirilmeli bazılarına göre! Ama niçin başkanlık gerekli, anlatılamıyor! Mantıklı ve anlamlı anlatılacak durumu da yok zaten.

Her yol ve yöntem mubah olunca zaten en basit şeyler bile karmakarışık görülür. Ortalığı sis basar, duman kaplar.

Ve kurtlar sisli havayı pek sever.

İçeride başarılamayınca, dışarıdan mağduriyet senaryosu mu devreye kondu acaba?

Hollanda ve diğer bazı Avrupa devletleriyle suni bir savaş havası yaratıldı. Suni krizin çıkacağı belli iken ülkemizin Hollanda ‘da görevli Büyükelçisi orada değil!

Bazı Avrupalı siyasiler, özellikle Hollanda’daki aşırı sağcı Geert Wilders bu senaryoda tepki oylarının geleceğini hayal ederek iştahla rollerini oynadılar.

Ama seçimlerdeki bu oyunu Hollanda halkı fark etti ve ırkçı aşırı sağcılar büyük oy kaybına uğradılar.

Umarım aklı selim Hollanda halkının bu dersi ülkemizde de demagoji ustalarına daha da güçlü verilir.

16 Nisan’da da Türkiye halkı Cumhuriyet’ine ve demokrasisine sahip çıkacak, tüm tezgâh ve ucuz politik manevra ve propagandaları boşa çıkaracaktır.

Referandum da evet gerekçelerini anlatamayınca mağdurluk oyunu devreye girdi.

Bu arada, Avrupa ülkeleriyle bu kadar gerginlik yaratarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları tarafından bunaltılmaktan da kurtulmayı düşünen yetkililer de olduğu biliniyor.

Hatta kendini bilmez bazı hadsizler de ‘aksi halde iç savaş olur’ tehdit ve çığırtkanlığından çekinmiyorlar.

Hatta buna hazırlıklar yapıldığına dair iddialar dolaşıyor ortalıkta.

Toplumu bu kadar gererek, korku ve kaygıları büyüterek hedefe varmak isteyen çevreler milletin sağduyusu ile püskürtülecektir.

Sonucu ne çıkarsa çıksın, bu referandum siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan maddi, manevi çok pahalı ve ülkenin eksenini değiştirecek niteliktedir.

Pekâlâ, bütün bunlar niçin?

Halen evet için ele avuca girecek tek bir akılcı ve mantıklı sebep söylenemiyor.

İşin kötüsü, bu rejim değişikliğinin 15 yıldan beri tek başına iktidarda olan ve sonuçta istediği her şeyi yapabilen ve mevcut anayasaya rağmen fiilen başkanlık sistemini uygulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan için yapıldığını düşünen ve onu çok seven taraftarlarına söylüyorum:

Konu O değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan da fanidir.

Ya sizin hiç sevmediğiniz veya sizce de uğursuz, kötü biri o koltuğa bir gün oturursa ne yaparsınız?

Koskoca Türkiye’nin başına Abdülhamid’in bile sahip olmadığı yetkilerle donatılmış bir kişi, tek başına her şeye muktedir olacak şekilde getirilirse, siz buna evet derseniz, çocuklarınıza ve torunlarınıza yarın bir gün ne diyeceksiniz?

Konu o kadar sıkıntılı ki, Tanrı Erdoğan’ı bile Evet’ten korusun.

Allah’ın hiç bir kulu bu kadar yük ve sorumluluğun altında kalmasın!

Bu kadar güç ve yük Abdülhamid’de bile yoktu.

İnanın bu kadar zorlamaya değmez.

Gerçi milletimiz bu kadar zorlama durumlardan pek hoşlanmaz ve kendince aşırı empoze edilmeye sürprizlerle cevap verir.

1983 karanlık dönemde 12 Eylül Evren istibdadının empoze etmeye çalıştığı Turgut Sunalp’in MDP’ sini 3. parti, Turgut Özal’ı da Başbakanlık koltuğuna oturtuvermişti.

1 Mart Tezkeresinde de yüce meclis Amerikalıları ters köşeye yatırmıştı.

Bakalım 17 Nisan sabahında kimler ters köşede uzanıp kalmış dövünecekler?

Ülkenin mi, yoksa birilerinin mi ekseni kayacak göreceğiz.

Evet’in öneren iktidara bile faydası olmaz!

HAYIR’lısı olsun artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar