Ey domates Putin!

İyi ki bir uçak düşürdük. Ne var yani. Herkes
düşürebilir. Sen de uçma kardeşim. Türkiye
olarak gereken uyarıyı da yaptık. 17 saniyelik
hava sahası ihlalinde 5 dakikada tamı tamına 10
kere uyardık Rusları ama anlamadılar. Türkçe
veya İngilizce bilmeyen pilotlara uçak emanet
ederseniz haliniz budur kardeşim.
Hava sahamızı ihlal eden Rusya savaş uçağının
düşürmemizden beri bütün halis niyetlerimize
rağmen Rusya laftan anlamıyor. Düşürdüğümüz
uçağın pilotunu öldüren Türkmen kardeşlerimizden
pilotun delik deşik cenazesini bile aldık.
Bir güzel gusülhanede yıkadık. Milletimizin göz
nuru TSK tarafından Rus pilota askeri tören bile
düzenledik.
Biz ki 2015 yılında ölen darbeci Cumhurbaşkanı
Kenan Evren’e bile askeri tören düzenlememiş
bir milletiz.
Sabrımızın daha fazla test edilmesine göz yumacak
değiliz. İyi ki bir uçakları düşmüş. Bir pilotları
ölmüş. Sanki dünyada savaş uçağı düşen
ilk millet bu Ruslar. Sanki şu üç günlük dünyada
pilotları ölen tek millet bu Ruslar. Kardeşim bizim
de uçaklarımız düştü. Suriye düşürdü misal.
Biz Suriye’nin gönderdiği domatesleri gümrükte
çürüttük mü? Günah bir kere. İsraf haramdır
hem. Türkiye’ye kızmış olabilirsin ama o gariban
domateslerin suçu ne? Hem votkalarına
Türk limonları almaya devam ediyorsun. Yüzsüzlüğün
bir diğer iktidarı işte.
Ben Hakan Gülseven dostumuzdan farklı düşünüyorum.
Kendisiyle haftada bir kere yazdığım
bu köşede polemiğe hazırım. Hürriyet’ten
Ahmet Hakan ve Ertuğrul Özkök her zamanki
gibi milli iradeye tercüman oluyorlar. Neymiş
efendim. IŞİD’den petrol alan Türkiye tankerlerini
gizli kameraya almış Rusya uyduları. O tankerlerin
petrol aldığı ne malum bir kere? Uzaydan
kokusunu mu almış bu Ruslar? Belki zemzem
taşıyor onlar. Ahmet Hakan az bile demiş.
Palavra atmanın da bir raconu var. Camide içki
içtiler diyenlere inanmadık sıcak denizlere inme
saplantısı olan Ruslara mı inanacağız? Allah size
soğuk denizler vermiş. Kıymetini bilin kardeşim.
Karadeniz’den daha sıcak denizi de rüyanızda
görürsünüz ancak.
Rusya’nın yaptırımları vız gelir tırıs gider.
Nasıl ki 2008 ekonomik krizi teğet geçmişse
Rusya’nın domateslerimize uyguladığı ambargo
da nafile bir çabadır. Biz domates olmadan önce
de nice devletler kurmuş asil bir milletiz. Hatta o
devletlerin çoğu da Rusya topraklarında kuruldu.
Gerekirse gider yeniden kurarız.
Domates ile bizi korkutuyor Ruslar. Domates
dediğiniz şey daha 20’nci yüzyıla kadar zehirli
sanılan bir meyveydi. Evet, domates sebze değil
meyvedir. Muhtemelen bundan bile haberi yoktur
Ruslar’ın. Bu domates, kuzey ve güney
Amerika’dan İspanyollar vasıtasıyla Avrupa ve
sonra Asya’ya gelmiştir. Şunun şurasında 150-
200 yıllık bir geçmişi vardır. Eskiden salatalarda
yoktu bile. Türkiye dünya domates üretiminde
yüzde 7’lik bir paya sahiptir. Domatesin G7’sinde
olan bir ülkeyiz biz. G20 bile değil. Domates
üretemeyen zavallı Rusya o nedenle aklı sıra bizim
domatesimizden intikam almaya çalışıyor.
Ayaş domatesi yemiş olsalardı böyle bir gaflet
içinde olmazlardı. Hep Antalya sera domatesi
yemişler belli ki.
Rusların Türkiye’ye karşı domates operasyonlarına
karşı ne yapabiliriz peki? Bazıları Rus
klasiklerini okumayalım diyorlar. “Dostoyevski’den,
Tolstoy’dan, Gorki’den, Puşkin’den uzak
duralım ne halleri varsa görsün bu klasikler çürüsünler”
diyorlar. Bence bu faydasız bir yaptırım.
Hem okuyanlar hem de hala okumayanlar için
gereksiz bir yaptırım. Zaten okumadığımız şeyleri
okumayalım demek olmayan erkek çocuğunu
sünnet ettirmeye benziyor. Benim gibi zamanında
çokça okumuş olanların da katılamayacağı
bir eylem bu. Bu klasikleri zaten okuduk gençken.
Bu saatten sonra okusak ne okumasak ne?
Aydınlanacağımız kadar aydınlanmışız. Kafayı sıyıracağımız
kadar zaten sıyırmışız. Tersinmez bir
süreç bu. Yanmış bir sigarayı yeniden eski haline
getiremezsiniz. Rus klasikleri bizleri yaktı
evet. Zamanında bilseydik domateslerimizi acımasızca
çürüteceklerini elbette uzak dururduk
Yeraltından Notlar’dan, Suç ve Ceza’dan…
Sanki çok meraklısıydık Raskolnikof’un. Elinde
balta rehineci kadını öldürmüş. Nedir yani? Alfred
Hicthcock’un ‘Sapık’ filmindeki Norman Bates
adlı kahraman da bize yeterdi. Tuğla gibi kalın
Rus kitapları ile gençliğimizi yedi bu KGB.
Altı üstü bir uçak düşmüş. Bir pilot ölmüş.
Bilseydik Rusya uçağı olduğunu zaten düşürmezdik.
Suriye uçağı sanmışız işte. Fakat yaptıkları
şu yaygaraya bakın. Sen ki İkinci Dünya Savaşı’nda
Nazizm’e karşı 20 milyon insan kaybetmiş
bir milletsin. Yakışıyor mu sana bir uçak bir
pilot için bu kadar domatesi çürütmek?
Domatesten anlamayan bu Ruslar’a yapılacak
en iyi yaptırım, boğazları kapatmak değil
dostlarım, anlamaz bunlar boğazdan Montrö’den.
Votka yüzünden şaşırmış bunlar. En iyisi,
kurtuluş savaşımızda Sovyetler Birliği’nin
Türkiye’ye destek maksadıyla gönderdiği bütün
silahları iade etmeliyiz. Hepsi devlet arşivlerinde
mevcuttur. Al silahını, ver domatesimi.
Ayaş domatesi gönderseydik olmazdı bu kriz.
Akılları başlarından gider, votkayı bırakırlardı.

Önceki ve Sonraki Yazılar