Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Eyy kraldan fazla kralcılar!

Referandum süreci hızlı ve sert başladı  ve maalesef seviyesi oldukça aşağılarda. 

HAYIR’cı muhalefet cephesine baskı ve engellemeler fütursuzca ve devlet imkânlarını dibine kadar kullanarak tek yönlü hakaret, alakasız suçlamalar, azarlamalar dolu kaba bir süreç yaşıyoruz.

EVET’çi cephe elindeki tüm  havuz medyası  ve devlet  imkânlarına rağmen gün geçtikçe referandum sonuçlarından ümidi yitiriyor ve giderek hırçınlaşıyor.

Milletimiz padişahtan daha fazla yetki ve gücü TEK BİR KİŞİYE vermek istemiyor.

İktidara oy vermiş ve bugün  seçim olsa iktidar partisine yine oy verecek çok seçmen HAYIR diyor.

Çünkü onlar işin Parti konusu olmadığını görüyorlar.

Çünkü onlar da çocuklarının geleceğini düşünüyorlar.

Zaten eşit olmayan koşullarla yürütülen propaganda çalışmaları bazı yerlerde maalesef şiddetli kavgalara dönüştü.

Özellikle HAYIR diyen insanlarımıza barışçıl bir şekilde kampanyaya katılan  insanlara kanlı bıçaklı saldırılar yapıldı.

Korku salarak  ve şiddet ile zorla anayasal düzeni değiştirmek isteyenler sokaklarda kol gezmeye başladı.

Özellikle büyük kentlerde tüm siyasi partilerin hassasiyetle bu şiddet eğilimini hep birlikte lanetleyip engellemeleri gerek. 

Bu tip provokasyonlar iç huzurumuzu bozmaya dönük kalkışmalardır. 

Bu oyuna gelmeyelim. 

Özellikle, basında da  yer almıştı. İstanbul’da kendilerine Özel Halk Harekâtı diye amblemlerle giydirilmiş ticari arabalar dolaşıyormuş.

Bazı sorumsuz politikacılar veya politikacı yakınları sosyal medya ve basında açıkça silahlanma ve iç savaş gibi garip kışkırtma davranışlarında bulunuyorlar.

Kalabalık olunca insanlara saldıran bu mafya bozuntusu  korkak ahlaksız sokak zorbalarına, tetikçi çakma kabadayılara bu halk prim vermez!

Bu tehlikeli ve sorumsuzca bir gidiştir.

İktidar, vergilerimizle yaşayan  TRT ve havuz medyası  dâhil tüm devlet imkânlarıyla tek yönlü “evet” kampanyası yürütüyor.

İknayla, baskıyla, olmadı her türlü yöntemle zorla istibdat Abdülhamid padişahlık dönemine kırılan dümene sımsıkı  sarıldı bağımsız ve çağdaş yargıdan korkanlar.

Belki kendilerince haklılar. Zira saltanatlarını başka türlü sürdüremeyecekleri bir yol ayrımında olduklarını biliyorlar.

Ülkenin uçuruma ve Ortadoğu kan bataklığına düşmesi umurlarında değil, hatta ancak ülkeyi ve demokrasiyi yakarak bu düzenlerini sürdürebilirler.

Pekâlâ, ülke halkı buna izin verecek mi? 

16 Nisan akşamı hep birlikte göreceğiz!

Halk en büyük silahına, yani OY ve SANDIĞA sahip çıkabilecek mi?

Bu sefer başarabilecek gibi görünüyor.

Eyy, kraldan fazla kralcı hukuk tanımaz aslında yetkisizler! 

Sayılı gün çabuk geçer

Dünya Sultan Süleyman’a kalmamış, 21. yüzyılda antidemokratik siyasi partiler ve seçim yasalarıyla seçilmiş siyasilerine mi kalacak?

Bazı iktidarlar adamı kullanır kullanırlar, sonrada adamı buruşturup çöpe atarlar. 

Bunu ancak biat’ın değil, liyakatin egemen olduğu şeffaf, demokratik, bağımsız hukuk devleti  ve birazcık onur ve cesaret engelleyebilir. 

2. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü büyük insanmış. 

Ne demişti?

“Namuslular en azından namussuzlar kadar cesur olmalılar.”

Günübirlik menfaatlere kanmaya meyilli maalesef  her dönemde bazı beyaz yakalı insanlar çıkar. 

Korku, güç, para, sözde yetki, ne oldum deliliği gözlerini kamaştırır. 

Hak ve adalete aykırı, güçlüleri kayırıcı işler yaparlar.

İnanın değmez, tüm hukuksuzluk ve vicdansızlıklar er geç ortaya çıkar. Bilerek veya bilmeyerek suç bile işlemiş olabilirsiniz.

Yani,  bir de suçlu olursunuz üstüne! 

Ergenekon davası polis şefleri,  hâkim ve savcılarının kaderi gözlerinizin önünden gitmesin!

Son yıllarda pis mendiller gibi çöpe atılanları bir düşünün. 

HAYIRlı bir iş yapın  artık!

Önceki ve Sonraki Yazılar