Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Farkında mısınız?

Dünya barışı tehlikede!
Hem de tehlike odak noktasının tam merkezinde duruyoruz.
İçeride biz referandum sancısı yaşarken yanı başımız cehennem ateşinde.
Ama asıl oyun sahası biziz.
Yeni Amerikan Başkanı Trump da Suriye’ye karşı askeri müdahale seçeneğini başlattı ve devamını elde hazır tutuyor.
Anlaşılan Amerikan derinleri yeni Başkan Trump’ı çabuk bir şekilde uyumlu olmaya ikna etmeyi başardılar.
Kolay değil, Başkan seçildiği seçim süreci sorgulandı ve bu derinleştirilebilir. Rusya ile arasına sınır koymak zorunda hissetti kendini herhalde.
Müdahale büyürse, bu çılgınlığın ağır faturasını tüm bölge ülkeleri ve  Ortadoğu halkları öder.
Ama muhtemelen Rusya, Türkiye ve İran dâhil bazı Avrupa ülkelerini de kapsayacak tehlike çanları çalıyor.
Olay bununla kalmaz. Dünyayı ateş sarar.
Rusya uydurma bahaneyle füzelerin atıldığını, saldırının daha önceden planlanmış olduğunu ve Rusya Amerikan savaşına ramak kaldığını açıkladı.
Amerikan Dışişleri Bakanı Türkiye’ye geldi ve tesadüf ya,  bir kaç gün sonra da Suriye’de kimyasal silah kullanıldı.
Suriye ve Rusya alakası olmadığını bildirdi hemen.
Amerika’da hemen saldırıyı lanetledi.
Tamam da kim yaptı?
Sorumluların İŞİD teröristleri olduğuna ilişkin haberler geldi.
Amerika kimyasal bombalama  ve 100 den fazla masum insanın katlinden Suriye Esad Merkezi Hükümeti ‘ni sorumlu tuttu.
Askeri ceza olarak  Suriye’nin askeri üssüne 54 füze fırlattı.
İddiaya göre kimyasal silahlar bu üsten çıkmış.

Deja Vu (daha önce de yaşanmışlık hissi)

Size de sanki tarih tekerrür ediyor gibi gelmiyor mu?
İster istemez yıllar önce Irak - Saddam yönetimi hakkında sahte kimyasal silah iddiaları geliyor insanın aklına.
Sonra ne mi olmuştu?
“Pardon ya, kimyasal silah yokmuş!
Amerikan ve İngiliz casusları yanlış bilgi vermişler.”
Bu yalan, dolan, aldatma, kandırılma  sonucu Irak bölündü, parçalandı ve milyonlarca Irak vatandaşı katledildi.
Peki, ya bu  kimyasal saldırıyı taşeron IŞİD teröristleri veya benzerleri yaptıysa?
Bu uluslararası  cani sürüsünün patronları kim?
Bu eli kanlı gözü dönmüş cani sürüsü bu kimyasal silahları nereden buldu?
Veya onlara karmaşık silah ve bombaları üretmeyi ve kullanmayı kim öğretti?
Şimdilik düşük yoğunluklu vekâlet savaşları dönemini yaşıyoruz.
Ya yarın bir gün tanrı korusun “vekâleten” daha tehlikeli kitle imha  silahları “bulurlarsa” ne olacak?
Veya daha kötüsü, asiller kendileri sahneye çıkarsa ne olacak?
Korkarım gerçekleşirse  o sahneyi görme şansımız bile olmayabilir.
Zira önce Türkiye, Suriye, Irak ve İran’ın bulunduğu bölge topyekûn nükleer saldırıya uğrayabilir.
Hep birlikte ateşle oynuyoruz!
Test mi yapılıyor yoksa?
Amerika’nın Suriye askeri üssüne yaptığı füze saldırısı Ankara’yı çok memnun etti.
Anında yüzümüzü Amerika’ya çevirdik. Haklı-haksız Esad düşmanlığı ile hemen öne atlayanlar oldu.

Hem Amerika, hem de Rusya birazda bizi mi test etti acaba?

15 Temmuz’dan sonra tereddütlerle dolu olsa da  hızla düzelmeye başlayan Türkiye- Rusya ilişkileri bir anda U dönüşü sürecine girebilir.
Rusların zaten titrek olan “güven hissi” çok kırılgandır ve uçak düşürme krizi olabilecek krizlerin yanında çerez kalır.
Rus-Türk ilişkileri çok daha  büyük yıkıcı düşmanlığa dönüşebilir.
Zira Rusya Suriye konusunda çok kararlı bir taraf.
Türkiye- Rusya  ilişkisinde  bu konuda güven tesis  edilemez ise ilişkiler eskisinden daha kötü hale gelebilir.
Filler kapışır, olan bize olur.
İşte bunlardan dolayı da 16 Nisan çok önemli ve anlamlı tüm dünya için.
Kuvvetli bir “HAYIR” ile “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” temel dış politikamıza acilen geri dönmemiz sadece ülkemiz için değil, tüm komşularımız ve hatta dünya barışı için şart oldu artık.

Önceki ve Sonraki Yazılar