Fasulyede fiyat artışının mağduru yine çiftçi olacak

Bugünlerde piyasada kuru fasulye fiyatı tekrar yükseldi.
Yönetim çare olarak kuru fasulyede gümrük vergilerini eylül ayına kadar sıfırlamış.
Bu yöntem hep yapılıyor.
Bunun mağduru da çiftçi oluyor.
Çünkü bu artan fiyatlardan çiftçi yararlanmıyor ama bu yöntemle zararını onlar yükleniyor. 2016 uluslararası baklagil yılı idi; Türkiye önermişti.
Bu yıldan durumumuzu iyileştirmek için yararlanamadık.
Daha önceleri baklagil ihraç eden Türkiye artık ithal ediyor. Kırmızı mercimekte ithalatın 200 milyon doları aştığı yıllar var.
Ayrıca her yıl 30 milyon dolar üzerinde fasulye ithalatı yapılıyor.
Başlıca ithal ettiğimiz ülke Kanada.
1990’lı yıllara göre baklagillerde ekim alanı ve üretim azaldı.
Çünkü çiftçi yeterince kazanamıyor.
Baklagiller toprak verimliliği için çok yararlı.
Havanın azotunu toprağa bağlama özelliği nedeniyle toprağı adeta gübreliyorlar.
Nöbetleşmeye girdiklerinde azotlu gübre atmak bile gerekmiyor bazı durumlarda.
Beslenmede de çok yararlılar.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) baklagilleri aynı et gibi kaliteli proteinler içinde sayıyor.
Yani bir gün fasulye yediyseniz o gün et yemiş kadar protein almış oluyorsunuz.
Dünya sağlık örgütü proteinli ürünleri; eskisi gibi hayvansal ve bitkisel diye değil, kaliteli ve az kaliteli proteinler diye sınıflandırıyor.
Baklagilleri üretmek kârlı bulunmadığı için çiftçilerimizce az ekilmektedir.
Aslında güya desteklenmektedir.
Kuru fasulye, nohut ve mercimeğe kiloda 30 kuruş destek verilmektedir.
Aslında bu destek küçüktür.
Ama olayın bir başka yönü var.
Çünkü bu destek çiftçiye bir yarar sağlamıyor.
Eskiden Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) veya Tarım Satış Kooperatifleri destekleme alımları yapıyordu.
Bu kapitalist batılı ülkelerce adeta dünyada yasaklanmıştır.
“Serbest piyasayı” bozuyormuş.
Serbest piyasa falan yok tabii.
Prim şeklinde verilen destekler piyasayı bozmuyormuş.
Tabii böylece şirketler bu durumda keyiflerince çiftçiye verecekleri fiyatı belirleyebiliyorlar.
Prim şeklinde verilen destek aslında şirketlerin kasasına dolaylı olarak gitmektedir.
Muhtemelen bu prim verilmese birçok yerde o düzeyde alım fiyatlarını arttırmak zorunda olacaklardı.
Türkiye Dünya Ticaret Örgütüne baklagiller için en fazla yüzde25 gümrük vergisi uygulayacağını söylemişti.
Ekonomi istikrar paketi adı altında 5 Nisan 1994’de uygulanmaya başlanan programla yemeklik dane baklagiller Toprak Mahsulleri Ofisinin alım kapsamından kaldırılmıştır.
Daha çok baklagil üretmek için öncelikle kooperatiflerin yeterince alım yaparak fiyatların üreticilerce yeterli bulunacak bir düzeye çekmesi gerekiyor.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı batılı ülkelerin küreselleşme hikâyelerine inanmamalı ve kooperatiflere gereken mali desteği sağlamalıdır.
Gerekirse TMO de alım yapmalı, stok oluşturmalıdır.
Stok da gerekli, çünkü çiftçi için düşük olan fiyatlar özellikle bazı yıllar tüketiciler için çok yüksektir.
Hasat dönemlerine yakın ithalat yapılmayarak çiftçinin eline yeterli bir fiyat geçmesi sağlanmalıdır.
Bir taraftan Trakya kadar tarım alanı ekilmeden boş kalsın, diğer yandan çok uzaklardan ithalat yapalım.
Olacak şey değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar