Fes başıma, fes başıma...

Bundan bir süre evvel sevgili Ayşenur Arslan’ın Halk TV’deki programına katılmış ve, “Bunlar yakında ‘Hepiniz fes takacaksınız’ talimatı da çıkarabilirler, şaşırmayın” demiştim. Ayşenur Hanım, “Yok artık!” diye gülerek tepki vermişti. O ‘Yok artık!’ kısmına hızla yaklaştığımızı belirtmek isterim...
Konu televizyonlara fesle çıkan o soytarının ötesinde bir hal almıştır. Resmi belgelere konulacak fotoğraflarda ‘inkılap’ uygulamalarına uygunluk şartı kaldırılmıştır. Bundan sonra dileyen sarıkla, dileyen fesle, dileyen de yüzünü gösterir bir biçimde çarşafla fotoğraf çekilip resmi belgelere yapıştırabilecektir.
“Aman sen de! Özgürlüğü savunmuyor musun?” diye soracak iflah olmaz liberallere cevap vermeye tenezzül etmediğimi belirtirim...
***
Fes takıp Abdülhamid övgüsü yapan karşıdevrimcilerin özgürlüğünü savunmuyorum. Aşağılık Osmanlı hanedanına methiye düzenlerin hepsi karşıdevrimcidir ve ezilmelidir.
Altı yaşında kız çocuğunun evlenebileceğini söyleyen, ona ‘kadın’ gözüyle bakan sapıkların özgürlüğünü savunmuyorum. Bu sapıklar derhal müşahede altına alınmalı ve toplumdan tecrit edilmelidir.
Edirne Valisi tahtaya Osmanlıca yazmakta ve şov yapmaktadır. Bu esnada ‘Laik ve Bilimsel Eğitim’ istemiyle bildiri dağıtan Birleşik Haziran Hareketi mensuplarını gözaltına aldırmaktadır. O valinin özgürlüğünü savunmuyorum. Edirne Valisi karşıdevrimcidir. Hesap verecektir.
‘İnanç özgürlüğü’ bir safsatadır. Sapıklık ve karşıdevrimcilik özgürlük kapsamında değerlendirilemez.
***
Türkiye karşıdevrimci bir kuşatma altındadır. Bu karşıdevrimci kuşatmanın idare merkezi mevcut AKP hükümeti ve onun da tepesinde oturan cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmiş unsurdur. Bütün devlet bürokrasisini kendi karşıdevrimci kadrolarıyla doldurmuş vaziyettedirler. Valiler, emniyet müdürleri bu hükümetin kadrolarıdır.
Son olarak, İzmir Valiliği’nin ‘Laik ve Bilimsel Eğitim’ talebiyle düzenlenen ‘13 Şubat Eğitim Boykotu’na karşı kirli bir tertip içinde olduğu anlaşıldı. Radikal’den İsmail Saymaz’ın ele geçirdiği ‘GİZLİ’ ibareli belgelere göre, İzmir Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü söz konusu boykotu ve Birleşik Haziran Hareketi’ni “Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve AKP politikalarının karşıtı hareket” olarak tanımlıyor ve önlem alınmasını istiyor.
Devlet kurumları açıkça AKP politikalarının hizmetine sokulmuştur. Açıkça ‘Laik ve Bilimsel Eğitim’ talebine karşı konum almaktadırlar. Bu karşıdevrimciliktir.
Öte taraftan, söz konusu belgelerde, yazıişleri müdürü olduğum RED dergisi ile birlikte yasal parti ve dergiler “terör örgütlerine müzahir yapılanmalar” olarak tanımlanıyor. Devlet kurumları Türkiye sol hareketine yönelik açık bir komplo içine giriyor!..
Türkiye’de yargı gibi yürütmenin ve yürütmeye bağlı devlet kurumlarının hiçbir meşruiyeti kalmamıştır.
***
AKP politikalarının kulları haline getirilmiş valiler ve emniyet müdürleri fes takıp dolaşsın! Madem her şey bu kadar açık, rol yapmasınlar. Onları daha iyi tanıyalım.
***
Türkiye, bu karşıdevrim cephesine karşı her tür meşru araç ve yöntemle mücadele edilmesi gereken bir döneme girmiştir. Şuur sahibi herkes ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini savunma yükümlülüğü ile karşı karşıyadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar