Saray-İmralı anlastı mı?

Evet, soru bu. Kulislerde çok farklı iddialar dolaşıyor... Bu iddialardan biri de son günlerin en tartışılan başlıklarından: “Erdoğan ve Öcalan barajın indirilmesi konusunda uzlaştı. AYM, barajı iptal ederse, anayasa değiştirilip, seçim öncesinde baraj yüzde 5-8 aralığına çekilebilir”

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, 13 Aralık’ta Almanya’nın Frankfurt kentinde 2015 genel seçimlerine parti olarak gireceklerini açıkladı. Yüzde 10 seçim barajını aşacaklarını ifade edip, HDP’nin önüne yüzde 20’leri hedef olarak koydu. Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yüzde 9,76 oranına güvenerek, 3 milyon 958 bin 48 seçmenin birer oy daha getirmesi durumunda yüzde 20’lere ulaşabileceklerini ileri sürüyor.
Aslında İmralı’nın fikri olan HDP Eş Başkanı’nın dile getirdiği bu hedef ne kadar gerçekçi?
HDP projesinin fikir babası Abdullah Öcalan’dı. BDP’nin Batı’daki olumsuz imajını silmek, Türkiye’nin pek çok bölgesinden oy alabilmek için HDP’nin kurulmasını önermişti.
Öcalan şimdi kendi projesi olan HDP’yi seçimlere parti olarak sokmayı mı istiyor? İmralı’dan gelen haberlere bakılırsa talebi bu yönde.
KCK Eşbaşkanı Bese Hozat, önceki gün Özgür Gündem’deki köşesinde “Kürt Halk Önderi, 17 Aralık’ta HDP heyeti ile yaptığı görüşmede; ‘HDP ile seçime girmek gerekiyor. Öbür türlüsü bizim için utanç vericidir" demektedir. Tüm kalbimle bu değerlendirmeye katılıyorum” diyordu.
Peki bunun nedeni nedir? Yoksa kulisteki “HDP’nin seçime parti olarak girmesi Saray-İmralı pazarlığının bir parçası” iddiası doğru mu?
*
Kürt siyasi hareketi Meclis’e girdiği 2007’den bu yana hiçbir seçimde yüzde 6’ya ulaşamadı.
2007 seçimlerine bağımsız katıldılar, yüzde 5’i buldular, 1 milyon 750 bin civarında seçmenden destek gördüler.
2011 seçimlerine de bağımsızlarla girdiler. Yüzde 6 civarında yüzdeye ulaşırken, 2 milyon 700 bin seçmenin oyunu aldılar. 2009 yerel seçimlerine DTP çatısında girerek yüzde 5,7’de kaldılar. 2 milyon 271 bin seçmen DTP’yi tercih etti. Son yerel seçimlerde aldığı oy da yüzde 6’yı bulmadı Kürt siyasi hareketinin. BDP yüzde 3,4 HDP ise 2,1’de kaldı. Toplamda yüzde 5,5’e yükseldi ve iki partiye 2 milyon 739 bin 678 seçmen oy verdi.
*
Kürt siyasi hareketi bugüne kadar ortalama yüzde 5,5’lerde dolaşmış ve yaklaşık 2 milyon seçmenden oy alabilmiş.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş bu rakamı 3 milyon 958 bine taşımayı başardı.
Demirtaş’ın yüzde 9’ları zorlamasının farklı parametreleri var. HDP liderinin Yüzde 9,76’yı kastederek söylediği “halkın HDP’ye olan ilgisini gördük” yaklaşımı fazla iyimser.
Çünkü o yüzde 9’un içinde çok farklı gerekçelerle Demirtaş’a yönelen seçmen kitlesi var.
CHP ve MHP’nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’na tepki duyan, sol, sosyal demokrat oylar da o yüzde 9’un içinde; Kobani’deki tavrı nedeniyle Erdoğan’a kızan mütedeyyin Kürt seçmenin oyları da...
Yüzde 9’u cepte görüp üzerine yeni seçmen koyma yaklaşımı masa başında tutsa da sandıkta tutmayabilir.
Kaldı ki 2015 seçimlerinde Bölgede AKP’ye oy veren Kürt seçmenin bundan vazgeçip HDP’ye yönelmesi için sağlam bir gerekçe de yok.
AKP’nin çözüm sürecinden vazgeçmesi de söz konusu olmadığını göre böyle bir yönelim beklemek fazla hayalci olmaz mı?
*
Anketler de HDP’nin barajı geçebileceği verisini içermiyor. Kasım başında ortaya çıkan anketlerde HDP yüzde 5-6’ların ötesine geçemiyordu.
Rakamlar ortada iken nasıl oluyor da yüzde 9,76 kemikleşmiş taban olarak görülebiliyor?
Tablo bu olunca ister istemez akıllara “HDP Meclis dışında kalabileceği bu büyük riski nasıl göze alabiliyor?” sorusu geliyor.
Doğal olarak gözler Saray-İmralı hattına çevriliyor. Kulislerde çok farklı iddialar dolaşıyor:
“Erdoğan ve Öcalan barajın indirilmesi konusunda uzlaştı. Anayasa Mahkemesi barajı iptal ederse, Anayasa değiştirilip, seçim öncesinde baraj yüzde 5-8 aralığına çekilebilir.”
“Erdoğan ve Öcalan anayasanın değiştirilmesi ve kendisinin özgürlüğe kavuşması noktasında el sıkıştılar. Kandil’in zaman zaman açıklamakla tehdit ettiği anlaşmanın gizli maddelerinden biri de bu. KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan, Öcalan’ın PKK’nın 12.’nci kongresine katılacağını bu anlaşmaya dayanarak ileri sürüyor.”
*
Kulislerde dolaşan, Demirtaş’ın “Biz halkımızın oylarını AKP’ye satacak kadar alçak mıyız?” diyerek çok sert tepki gösterdiği farklı savlar da var.
O iddialar da her koşulda “AKP’nin tek başına Anayasa’yı değiştirecek pozisyona taşınması için Saray ile İmralı’nın anlaştığı” tezine dayandırılıyor:
“Erdoğan ve Öcalan anlaştı. HDP seçimlere parti olarak girecek. Barajı geçerse en az 60 milletvekilini parlamentoya sokabilir. AKP-HDP ittifakı Anayasa’yı tek başına değiştirme çoğunluğu olan 367’nin üzerinde sandalyeye ulaşabilir. HDP baraj altında kalırsa çıkarması beklenen milletvekilinin büyük bölümünü AKP alır. Her iki durumda da Anayasa’yı değiştirecek sonuç elde edilir.
“Seçimden sonra yeni anayasa ile Başkanlık sistemine geçilir. Milliyet’in yayınladığı İmralı tutanaklarında Öcalan, Erdoğan’ın başkanlığını destekleyebileceklerini ifade etmişti. Erdoğan başkan olur, Öcalan özgürlüğüne kavuşur, Kürt siyasi hareketi istediği özerk yönetim dahil Anayasa’da istediği tanımla kendini bulur. 2016’da başkanlık seçimine gidilir ve aynı seçimde parlamentoda da yenilenir. Kürtler de bir yıl aranın ardından Meclis’e girme şansını elde eder.”
*
Bugün için aykırı gibi gözüken iddialar yaşama geçerse Erdoğan ve Öcalan’ın her koşulda kazançlı olacağı bir Meclis aritmetiği ortaya çıkacak. Bir anlamda “Kazan Kazan” oyunu.
Anayasa değişecek, Erdoğan çok istediği Başkanlık sistemini getirecek, ülkeyi istediği gibi yönetecek.
Kürt siyasi hareketi hedefine ulaşacak, Abdullah Öcalan özgürlüğüne kavuşacak, PKK silah bırakacak, Kürtler yeni anayasada kendilerini bulup, kısmi de olsa özerklik elde edecekler.
Ankara bunları konuşuyor. Süreç şeffaf olmayınca iddialar, spekülasyonlar, senaryolar art ardına sıralanıyor.
2015’e bu iddialar ışığında yürüyoruz.
Ve anlaşılan o ki, “Saray ile İmralı anlaştı ise gerisi teferruattır” yaklaşımını seçimlere kadar yaşamaya devam edeceğiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar