Firavunluk psikozu üstüne müthiş mektuplar

Odhan Yüksel yazıyor:

 

“Son günlerde özellikle üstünde durduğunuz ‘firavun’ kavramında vurguladığınız sosyolojik bağlantılar (Firavun-Karun-Haman  ilişkisi gibi) ufuk açan, muhteşem analizler. Kur’an'da Hz. Musa’nın hayatının bu kadar derinle-mesine işlenmesinin en önemli sebebi, kanımca onun hayatındaki büyük olayların ve mucizelerin birer sosyolojik fenomen olmasıdır.”

 

“Halkın önünde büyücülerle yarışması da böyle sosyal bir gerçeğe işaret. Firavun'un adamları olan büyücüler halkın önünde Musa’yı küçük düşürmek için bir algı operasyonu yürütürler. Bu algı operasyonunu gerçeklere, bilgiye değil, illüzyona dayanır!  Bu olay, tıpkı günümüzde hükûmet medyası ve satılık kalemlerle gerçekleştirilen Cumhu-riyet ve Atatürk'ü karalama operasyonuna benzer. Olay Kur’an'da da söylendiği gibi ‘halkın gözleri önünde’ yapılmakta-dır; sosyolojik analizi gerekir.”

 

“A’raf 116. ayet bu illüzyonların gücünü vurgular. Sizin mealinizde: ‘Halkın gözlerini boya-dılar, onları dehşete düşürdüler/korkutup terörize ettiler/tehdit ettiler’ diyor. Hakkın temsilcisi Hz. Musa'nın özelliği bu ilüzyona son vermesidir. Hz. Musa bir sihirbaz değildir. Onun asası (isyanı) , bâtılı yutmuş, halka hakkı göstermiştir.”

 

“Kur’an'daki bu sembolik ifadeler, günümüzde küresel ve yerel illüzyonların firavunî köke-nini ve işleyiş tarzını açıklıyor. Sermayedarların medyası ortaya sürekli nifak yılanları atmak-ta, Musa'ları sahneye dahi davet etmemektedir. Bu açıdan firavun daha insaflıdır bence!”

 

“Firavuna itaatin bir diğer sebebi de, bizzat itaatin kendisi değil, firavunun illüzyonlarıyla aldanmaktır. Bu aldanmış kitlelerin Musavari şahsiyetleri sevmesi ve onlara değer vermesi beklenemez. ‘Firavun’ adlı kitabınızı büyük bir sabırsızlıkla beklemekteyiz.”

 

Mustafa Yıldırım yazıyor:

 

“Ebu Zer isimli kitabınızı okuyorum. ‘Darbeler ve Darplar’ bölümünde, özellikle 97'nci say-fadaki tespitleriniz beni gerçekten çok etkiledi. Bu güne kadar düşünce ve din felsefesi bağla-mında okuduğum bilgilerin en etkileyeni oldu. Aynı sayfalardaki anlatış ve kavrayışa baktıkça da sizin ne denli bir can alıcı vuruşa sahip olduğunuzu gördüm.”

 

“Bizlerin de bu farkındalığa ilgi göstermemiz umarım toplum kesimlerinde yatay bir genişle-me ile yaygınlaşır. Da-ha doğrusu, ‘darb-ı halk’ (halkın vuruşu) bilincine sahip bir topluluk haline gelebilmek lazım. Şu anda, ‘Allah, bu milleti islah eylesin!’ gibi bir temenniden başka yapacak bir şey yok gibi görünüyor. Tarihin diyalektiği bakalım bizlere neler gösterecek!”

MEKTUPLARLA İLGİLİ BİRKAÇ SÖZ

Bu mektuplar beni iki bakımdan çok mutlu etti: 1. Benim eserlerimi ciddi biçimde okuyan insanlarca yazılmış olmaları, 2. Kur’an mesajını hazmetmiş aydınların idrakini sergilemeleri.

Bizler ve dünya, işte Kur’an’ı böyle okuyan aydınlara, nesillere muhtaç. Bu nesiller sahneye çıkıp kaderimize el atmadıkça dinciliğin maskeli şirkiyle dinsizliğin açık inkârından kurtulu-şumuz mümkün olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar