‘Hızla cehennem çukuruna yuvarlanıyoruz.’

‘Hızla cehennem çukuruna yuvarlanıyoruz.’

İşte Ortadoğu kaosunun fotoğrafı. Tavşanı da tazının da sahibinin aynı olduğu bu coğrafyada, Barzani örneğindeki gibi önce problem yarat, sonra onunla savaş siyasetinin uygulandığı kaleme alındı.

Yurt gazetesi yazarı Mustafa Ülkü Caner, Türkiye’nin son yıllarda Ortadoğu kaosunun merkezinde yer almaya başladığını, bu siyasetin temelinde tavşanın beslenip büyütüldükten sonra tazıya tut emrinin verilmesinin yattığını yazdı.

“Büyük Ortadoğu Projesinin temeli olan sürekli kaos teorisini yıkmadan, ABD silahlı güçlerini Akdeniz, Aden ve Basra körfezlerinden kovmadan veya en azından Avrasya Birliği ile sınırlamadan Ortadoğu halkına, ama korkarım Avrupa halklarına da huzur yok” diyen Caner’in ‘Tavşana kaç, tazıya tut’ başlığıyla kaleme aldığı yazısı şöyle:

“Son yıllarda maalesef ORTADOĞU KAOSU’nun merkezinde yer almaya başladık. Bu siyasetin temelinde tavşan beslenir, büyütülür, kaç denir ve tazıya da tut(!) emri verilir.

Tavşanın da, tazının da sahibi aynıdır!

Önce problem yarat, destekle, sonra da onunla savaş!

Barzani örneği buna mükemmel örnek!

Ama beslerken de, vururken de kasanı doldur!

Arazi delik deşik olur. Ortalığı barut kokusu kaplar.

Zenginleşme tavan, yoksullaşma dibin dibini görür.

Bizim de çenemiz veya klavyeye basan parmaklarımız yoruluyor sadece.

Amaç hâsıl oluyor.

Kaos yaratılıyor, kasalar doluyor, sıfırlanıyor… KAOS sözde çözülürken de kasa doluyor, sıfırlanıyor! Yeni kaoslar yaratılıyor!

İnsanlar ölüyor!

Yerlerini yurtlarını terk etmek zorunda kalıyor.

Sefalet, yoksulluk, acımasızlık yaygınlaşıyor.

İnsanlar, etnik veya dini topluluklar ve halklar birbirinin can düşmanı oluyor. Daha kötüsü İÇ SAVAŞLAR KIŞKIRTILIYOR, kardeşler savaşıyor.

Ama hepsinin ortak noktası İSLAM TOPLULUĞU olmaları ve yoksullukları.

Aslında CEHALETLERİ!

İşte hızla bu cehennem çukuruna yuvarlanıyoruz.

Bütün bunların sebebi Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana partilerden bağımsız büyük bir fikir birliği içinde sürdürülen “YURTTA BARIŞ, CİHANDA BARIŞ” temelindeki dış politikasından ayrılmaktır.

Önce sorun yaratılıyor, sonra çözüm kavgaları içinde taraflar birbirlerine kırdırılıyor.

Bu kaos dünyasının her aşamasında kazananlar sorunu yaratanlar oluyor.

Sorunu yaratanlar ise ABD, İngiltere ve İsrail başta olmak üzere emperyalist güçlerdir.

Bunun için her zaman yerli işbirlikçi ve ajanlar derlenir.

El- Kaide, İŞİD gibi korku salan cani örgütleri yaratırlar, kullanırlar, sonra da yine bizzat silahlı güçleri veya kendilerinin kontrolündeki yeni terör örgütleri ile bunları yok etmeye çalışırlar.

Çoğu zaman terörist, tacir veya siyasetçi kimliği ile veya her yüzüyle çıkarlar karşımıza.

Kendi halklarına ihanet ederler.

Ruhlarını kiraya veren en büyük HAİNLER bunlardır.

Kaybedenler ise Acemi, Kürdü, Arabı, Türkü ile bölgenin çilekeş halkıdır.

Büyük Ortadoğu Projesinin temeli olan SÜREKLİ KAOS teorisini yıkmadan, ABD silahlı güçlerini Akdeniz, Aden ve Basra körfezlerinden kovmadan veya en azından AVRASYA BİRLİĞİ ile sınırlamadan Ortadoğu halkına, ama korkarım Avrupa halklarına da huzur yok.”