Kim müsvedde?

Kim müsvedde?

İsmet Orhan yazdı...

Önümüz seçim ya!
Takıldık bir kelimeye gidiyoruz.
Sanatçı müsveddesi,
Siyasetçi müsveddesi...
O müsveddesi,
Bu müsveddesi...
Aslına bakarsanız,
Müsvedde kelimesi kötü değil.
Madem biz Araplaşmayı istiyoruz ve de o yoldayız!
Müsvedde kelimesi de Arapça kökenli.
Dolayısıyla,
Birbirimizi hırpalamaya gerek yok...
.
Şeytan bir gün uyuya kalmış.
Fırsatı kaçırmayan rüzgâr,
Sert esmiş.
Rüzgârın hızıyla,
Şeytandan “üç tüy” düşmüş.
Birinci tüy,
Paraya!
İkinci tüy ,
Makama!
Üçüncü tüy ise;
İhtirasa yapışmış...
Uyanan şeytan,
Bunları görünce “o günden sonra hiç bir iş yapmayarak” keyfine bakmış...
Bayılıyorum ben bu Dostoyevski’ye...
Ama hem şeytanın,
Hem de Dostoyevski’nin gözünden bir şey kaçmış!
O da,
Düşen dördüncü tüy.
Peki, “dördüncü tüy” nereye yapışmış biliyor musunuz?
Bizim Türkiye’deki yargıya...
Konuşmalarda,
Kimin adı geçerse;
Bizim yargı “gel lan buraya” diye çağırıp aynı gün acilen sorguluyor...
Verdiği kararlar daha sonra çürüyünce de “dış güçler yaptı” deyip işin içinden sıyrılıveriyor...
Asıl müsvedde,
Bu yapısıyla “bizim yargı” olmasın?