Şamil Tayyar bombaladı: 'Tayyip bey ihaneti unutmaz'

Şamil Tayyar bombaladı: 'Tayyip bey ihaneti unutmaz'

‘Belediye başkanları seçimle gitse daha şık olurdu’ diyen AKP'li Şamil Tayyar, Şaban Dişli'nin istifa etmediğini, ettirildiğini belirtti. Tayyar, Genelkurmay Başkanı Akar’ın darbe teşebbüsü gecesi 'kararsız kaldığı ve taraf değiştirebilirdi’ şüphesi taşıdığını ifade ederek, "Açıkçası Cumhurbaşkanı’mızın da o geceyle alakalı benzer soruları sorduğunu düşünüyorum" dedi. Arınç için ise "En son konuşması gereken kişi' ifadesini kullandı.

AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından istifası beklenen belediye başkanlarıyla ilgili olarak "Belediye başkanları istifa yerine seçimle gitse daha şık olurdu" dedi.

Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Tayyar, partilerin seçimde aday gösterdiklerini, son sözü milletin söylediğini belirterek, şunları kaydetti:

“Son sözü millet söylemişse, alırken de milletin söylemesinde fayda var. Bu kararlar seçim atmosferinde uygulansa belki daha şık olurdu ama lider ve genel merkez iradesi böyle oluşmuşsa doğru olanı, karara uymaktır. 16 Nisan referandumu, AK Parti’de çok yönlü bir değerlendirmeyi zorunlu kıldı. Özellikle büyükşehirlerde oy kayıpları dikkate alınarak 2019’a yönelik yeni bir çalışma sistematiği belirlendi. Hem 2019’a hazırlık hem de farklı iddialarla ilgili tartışmaları sonlandırmak maksadıyla böyle bir yola gidildi.”

‘FETÖ ile mücadelede gerekli hassasiyeti göstermediler’

Bursa ve Balıkesir gibi bazı belediyelerin FETÖ ile mücadelede gerekli hassasiyeti göstermediğini belirten Tayyar, ancak Ankara’da durumun böyle olmadığını söyledi. Tayyar, “Melih Başkan, hem Gezi olaylarında hem de 15 Temmuz’da ciddi bir mücadele verdi. Ancak uzun süre görevde kalmış olmasını Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ifade ettiği “metal yorgunluğu” kapsamında değerlendirebiliriz” dedi.

‘En son konuşması gereken kişi Arınç’

‘Melih Gökçek’i ayrı yere koyuyorsunuz ama okurların aklına “Parsel parsel sattı” lafı gelebilir’ şeklindeki soruyla ilgili de Tayyar, şunları kaydetti:

“Eğer meseleye arkeolojik kazı yaparak bakacaksak, en son konuşması gereken kişinin Bülent Arınç olması gerekir. FETÖ diye tarif ettiğimiz bu yapı, yaklaşık 50 yıllık bir hareket. Burada bize yöneltilebilecek en ağır suçlama, bu yapının devlete hızlı bir şekilde çöktüğü süreçte bu riski görememek olabilir. Bunu bir basiretsizlik ya da ihmalkârlık olarak değerlendirebilirsiniz. Ama şu bir gerçek, 7 Şubat MİT operasyonundan sonra AK Parti bu konuda tavır koydu. Bu arada, “Geçmişte Türkçe Olimpiyatları’nda görüntüsü vardı. Şu konuşmayı yaptı” gibi konuşmaya kalkarsak bunun altından hiç kimse kalkamaz.”

Şaban Dişli’nin istifası istendi

Tayyar, FETÖ darbe girişiminin önemli isimlerinden Mehmet Dişli’nin kardeşi ve AKP Genel Başkan Başdanışmanı Şaban Dişli’nin, göreve getirilmesinin hata olduğunu, parti içinde oluşan bu konudaki tepkiyi dile getirenlerden birisinin de kendisi olduğunu ifade etti. Tayyar, “Dişli suçlu olmayabilir ama kamuda binlerce kişi yakınları sebebiyle yerlerinden olurken, genel başkan danışmanı olması sıkıntıydı. İstifası çok doğru bir karar ama benim bildiğim kadarıyla kendisi istifa etmedi, istifası istendi" dedi.

‘Genelkurmay Başkanıyla ilgili şüphe’

Tayyar, 15 Temmuz gecesine ait son görüntülere ilişkin, “Genelkurmay Başkanı’nın derdest edildiği görüntü nerede kardeşim?” şeklindeki sözlerinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:

“Genelkurmay Başkanı’yla ilgili şu ana kadar kamuoyuna yansıtılan iki görüntü var: Birisi fotoğraf, diğeri de canlı görüntü. İlk fotoğrafa baktığımızda, Genelkurmay Karargâhı’nın basamaklarından inerken arkadan çekilmiş olduğunu görüyoruz. O fotoğrafta elinin kolunun bağlanmadığını, elinde kepiyle rahat bir şekilde yürüdüğünü görüyoruz. İkinci görüntü ise dönemin Genelkur­may İkinci Başkanı Yaşar Güler Paşa ile ilgili. Güler’in koridorda derdest edilmiş görüntüsü ve bir de uzakta başka birinin silüeti var. Bütün televizyon kanallarında başlık, “Hulusi Akar ile Yaşar Güler’in derdest edil­diği görüntüler ortaya çıktı” şeklindeydi. Dik­katlice baktığımda oradan birinin geçtiğini, o kişi geçerken de o anda nöbette olan aske­rin ona selam verdiğini gördüm. Yani öyle rehin alınmış gibi bir hava yok. Diğer paşa­larla ilgili her türlü görüntü net bir şekilde kamuoyuna yansıtılırken, Genelkurmay Başkanı’yla ilgili görüntüleri de verelim ki insanların zihinlerinde soru işareti kalmasın diyorum.”

“Hulusi Akar o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi” şüphesi taşıyıp taşımadığı sorulan Tayyar, “Evet, böyle bir şüphem var. Genelkurmay Başkanı’nın ilk aşamada ya Başbakan’ı ya da Cumhurbaşkanı’nı araması gerekirdi ama aramadı. Sabah 08.30’a kadar bir irtibatı yok. Kubilay Selçuk, Mehmet Dişli, Akın Öztürk’ün ifadelerine baktığımızda, “Eli kolu bağlı değildi ve odasında çay içiyordu” dediklerini görüyoruz. “Televizyon izledik” diyorlar. Saat 04.00’ten itibaren durumun biraz daha karıştığını görüyoruz. 04.00, Sayın Cumhurbaşkanı’mızın İstanbul’a inip halkın karşısına çıktığı saat. İster istemez sorulara cevap bulamayınca, “Komuta kademesi 04.00’e kadar bir durumu mu gözetledi?” diye merak ediyor insan...”

‘Cumhurbaşkanı’nın bir bildiği var’

“Peki, Şamil Tayyar’ın merak ettiği bu soruları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım merak etmiyor mu?” şeklindeki soruya da Tayyar, “Sayın Cumhurbaşkanı’mızın da açıkçası o geceyle alakalı benzer soruları sorduğunu ve bunlara cevap aradığını düşünüyorum. Bir kısmını da biliyorum. Zannediyorum ki Sayın Cumhur­başkanı’mızın bir bildiği var. Burada konuş­mam doğru olmaz ama bir gün bunu tavırlarıyla, kararlarıyla mutlaka kamuoyuna yansıtacaktır. Tayyip Bey kendisine ihaneti asla unutmaz. Doğru zamanı beklediğini düşünüyorum” karşılığını verdi.