Suriyeli gazeteciden bomba itiraf

Suriyeli gazeteciden bomba itiraf

Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, Akit TV'de yaşanan bir tartışmayı köşesine taşıdı.

Zeyrek, Akit TV'de yaşanan tartışmayı "Bir Suriyelinin itirafı: Ben şu anda 37 Suriyeliyim" başlığıyla kaleme aldı.

Zeyrek'in yazısı şöyle:

BAYRAM tatilini Ankara’da geçirince her şeye bol bol vakit bulabiliyor insan.

Bayramın üçüncü günü, yani geçen perşembe akşamı elimde kumanda TV kanalları arasında dolaşırken gözüm Akit TV’ye takıldı. Ankara Haber Müdürü Mehmet Özmen’in sunduğu Ankara Kulisi adlı program vardı. Konukları emekli hâkim Nusret Çiçek ve “Ortadoğu uzmanı, gazeteci” diye tanıttığı Suriyeli Daniel Abdulfettah idi. Abdulfettah’ı El Arabiya televizyonunun Ankara temsilcisi olarak biliyordum.

Son zamanlarda İdlib başta olmak üzere Suriye’de yaşanan gelişmeleri yakından takip eden biri olarak izlemeye başladım. Ne yalan söyleyeyim, Suriye ile ilgili bir programı ilk defa böyle can kulağı ile dinledim. Program ilerledikçe gözümü ve kulağımı ayıramadım.

Program sunucusu Mehmet Özmen’in “gelişmeleri Arapça kaynaklardan izleyen biri olarak” söz verdiği diğer yorumcu Nusret Çiçek’in araya girme eylemlerine karşın konuşması için bolca fırsat tanıdığı Abdulfettah, Türkiye’de en muhalif insanın en muhalif kanalda bile söyleyemeyeceği şeyler söylüyordu:

- “Suriye’yi işgal eden sivil halk değildi; 1120 silahlı bir gruptu.”
- “Siz ‘gelin’ dediğiniz için geldik.”
- “160 bin silahlı adam Suriye’nin kentlerini işgal etti.”
- “Halep 4 yıl işgal altında kaldı. Oradaki Suriyeliler şehri kuşatan teröristlerden kaçtı. Ben de fırsatını bulduğumda Türkiye’ye kaçtım. Esad geldi Halep’i kurtardı.” 
- “Suriye’den ayrılanların toplam sayısı 3.5 milyondu. BM bu rakamları paylaşıyor. Bunların da sadece 800 bini Almanya’da. Türkiye’nin açıkladığı rakam doğru değil, AB’den para almak için rakam abartılıyor.”

Daha neler neler...

(Hürriyet’in dünkü sayısında Bülent Sarıoğlu imzasıyla yayınlanan “2028 yılında 5 milyon Suriyeli” başlıklı haberde Türkiye’deki “koruma altına alınan mağdur yabancıların -Suriyeliler dışında Iraklılar ve Afganlar ağırlıkta- sayısının 4 milyonu aştığı” bilgisi vardı. Haberde Kamu Denetçiliği Kurumu ile Göç İdaresi Müdürlüğü’nün resmi rakamlarına dayandırılarak Türkiye’de 3 milyon 545 bin 293 Suriyeliye geçici korunma statüsü verildiği anlatılıyordu.)

Bu kısa bilgi notundan sonra yeniden Akit TV’deki programa dönmem gerekiyor. Diğer yorumcu Nusret Çiçek, Suriyeli Abdulfettah’a sesini de yükselterek “Bizim resmi kurumlar daha yüksek rakamlar veriyor” diye çıkıştı. Bu çıkışa Abdulfettah’ın verdiği yanıtla birlikte tartışmadaki tansiyon da bir anda yükseldi.

Amanın..!

Abdulfettah 5 yıl önce benzer bir canlı yayında muhatabıyla kavgaya tutuşmuş, hatta yayını terk etmişti. Benzer bir sonuç yaşanacak diye düşünürken moderatör Mehmet Özmen sağduyulu bir tavırla ortamı yumuşattı.

Abdulfettah, iddiasını kanıtlamak için kendisini örnek verdi: “Ben tam 37 kez kayıt yaptırdım, yani şu anda Türkiye’deki 37 Suriyeli benim.”

Durmadı, daha da ileri bir iddia ortaya attı: “Hatta gelin Ankara Ulus’ta, Önder Mahallesi’nde ben Mehmet Özmen’i Suriyeli olarak kayıt ettireyim.”

(Bu aralar Ankara-Moskova-Tahran-New York (BM)-Washington-Cenevre hattı hareketli. Rusya ve İran, Esad’ın bir an önce yığınak yaptığı İdlib’i kontrol altına alması için Türkiye’yi iknaya çalışıyor. “Türk vatandaşlarına vize kolaylığı”, “Türkiye’ye gelecek Rus turist sayısının artışı” gibi konular bile Türkiye’yi ikna için koz olarak kullanılıyor. BM Genel Sekreterliği de Türkiye, Rusya ve İran’ı Suriye’nin geleceğini belirlemek üzere Cenevre’de ABD ile masaya oturmaya davet ediyor.)

Abdulfettah, o yayında “Siz Suriyeliler için ‘Zalimden kaçtılar’ demeye devam ederseniz biz Esad ile barışamayız, dönemeyiz” diyordu.

Hürriyet’teki haberde ise 2028’de Türkiye’deki Suriyeli sayısının 5 milyonu bulacağına dair bir tespit yer alıyordu. İkisini birleştirince rahatlıkla şunu söyleyebilirim: Suriye mevcut siyasi güç dengesi içinde normale dönse bile tıpkı Almanya, Fransa, Belçika veya Hollanda’daki Türk toplumu gibi yakın gelecekte Türkiye’de hatırı sayılır bir Suriyeli toplumu olacak ve onların uyum sorunlarını yıllarca tartışacağız.