Yeni Şafak yazarı: ‘AKP'li belediyelerde en can alıcı şikayet; rüşvet, adam kayırma, torpil…’

Yeni Şafak yazarı: ‘AKP'li belediyelerde en can alıcı şikayet; rüşvet, adam kayırma, torpil…’

Kemal Öztürk, “Sanırım en can acıtıcı şikayet rüşvet, adam kayırma, torpil gibi konular. Bunlar AK Parti’nin mücadele ederek, iktidar olduğu konulardı. Şimdi bu yönde şikayetler çok arttı belediyelerde” dedi.

Yeni Şafak yazarı ve eski AA Genel Müdürü Kemal Öztürk, “Sanırım en can acıtıcı şikayet; rüşvet, adam kayırma, torpil gibi konular. Bunlar AK Parti’nin mücadele ederek, iktidar olduğu konulardı. Şimdi bu yönde şikayetler çok arttı belediyelerde. Aslı var mı yok mu, bunu ortaya çıkarmak yargının ve yürütmenin görevi” dedi.

Öztürk, ‘Seçmen artık farklı başkan istiyor’ başlığıyla kaleme aldığı yazıda, bugün seçmenin aradığı, şikayet ettiği konuların değiştiğini belirterek, artık çöp dağlarından değil, betonlaşmadan, trafik sorunundan, mimariden, estetikten, nitelikli kültürel faaliyetlerden şikayet edildiğini kaydetti. Öztürk, özetle şöyle yazdı:

“Birkaç gündür Yassıada’nın yeniden yapılandırılması konusunda süren tartışmalar, bence dikkate değer. AK Parti camiasının önde gelen isimleri bile, beton yığınına döndürülen adanın son halinden açıkça şikayet ediyorlar. Bu şikayet Fikirtepete’deki akla zarar kentsel dönüşüm başta, İstanbul’un çarpık imar politikasına yönelik de çok artmıştı.

Sanırım en can acıtıcı şikayet ise rüşvet, adam kayırma, torpil gibi konular. Bunlar AK Parti’nin mücadele ederek, iktidar olduğu konulardı. Şimdi bu yönde şikayetler çok arttı belediyelerde. Aslı var mı yok mu, bunu ortaya çıkarmak yargının ve yürütmenin görevi.

‘ARTIK BÜYÜK ŞEHİRLERİN POPÜLİZMLE YÖNETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL’

Bir belediye başkanının çok bilinir, tanınır ve sevilir olması başkan olması için yeterli mi? Eskiden olsa ‘evet’ derdik. Ancak şimdi öyle değil. Çok tanınan, sevilen ya da teşkilatın, genel merkezin istediği birinin şehri daha iyi yöneteceği, mimariden kültüre, dünya ile rekabete girecek kadar vizyon sahibi olacağı anlamına gelmiyor.

Onlarca örnek verilebilir bu konuda. İyi tanınan, sevilen ve başkan seçilen birinin vasatın ötesine geçemeyen, hatta şehri geri götüren bir başkanlık dönemi geçirdiğine çok şahit olduk. Bu, tüm partilerde var.

Bir başkanın özgeçmişinin, tecrübesinin, vizyonunun ve kendini ispatlayan kariyerinin şehre katacağı çok şey olabilir. Velev ki bu insan tanınmamış, teşkilatlarda görev almamış, popüler olmamış olsun.

Artık Türkiye’de büyük şehirlerin popülizmle, duygusal ve ideolojik söylemlerle yönetilmesi mümkün değildir. Bunu dikkate almak lazım.”