Bir dönemin sonu

Gördünüz mü Cemaatin tertipçisi, diktatörün tosunu, liberallerin demokrasi kahramanlarını?

Hani şu “darbecileri yargılıyoruz”, “askeri vesayeti bitiriyoruz” yalanının savcıları Zekeriya Öz ile Celal Kara’dan söz ediyoruz.

Haklarında tutuklama istemiyle yakalama kararı çıkarılınca soluğu önce Gürcistan’da ardında da Ermenistan’da aldılar.

Oysa bu savcılar, görevli gittikleri Japonya’dan, mahkeme çağırısına uyarak Tokyo üzerinden uçakla İstanbul’a gelen denizci subayları “kaçma şüphesi var” diye tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk etmiş ve tutuklatmışlardı.

Yurt dışında askeri ateşe olarak görev yaptıkları halde, ifade vermek için izin alıp Silivri Mahkemesi’ne çıkan askerlerin, yine kaçma şüphesi var diye tutuklu yargılanmalarına karar verilmişti.

Sabit adresleri ve işleri olan, kamuoyunun gözleri önünde görev yapan, sosyal konumları itibarıyla kaçma riski çok düşük seviyedeki tanınmış gazeteciler, akademisyenler, siyasetçiler yıllarca (kimi 5-6 yıl) tutuklu yargılandı.

Onların sorgularını yapan savcıların başında Zekeriya Öz geliyordu.

Özel görevliydi, Cemaat tertipçisiydi.

İktidarın ve Tayyip Erdoğan’ın gözdesiydi.

Liberallerin, darbecilere karşı mücadele eden kahramanıydı.

Diktatör ona zırhlı makam aracını bile göndermişti.

Örneğin, bu gazetenin Genel Yayın Yönetmeni hakkındaki “yurt dışına çıkış yasağı” yaklaşık 7 yıldır sürüyor.

Bu yasak, “Gülen Cemaati ve Siyasal İslamcı Yapılanma” hakkında bir konferans vermek için gittiği Almanya’dan döndükten sadece iki gün sonra konuldu.

Siyasal İslamcıların, Cemaat tertipçilerinin, işbirlikçi yobazların, mezhepçi faşistlerin, insanlığın ilerici ve devrimci birikiminin düşmanı olan gericilerin, cumhuriyetten nefret edenlerin ortak özellikleri, sinsi ve korkak olmalarıdır.

Bütün işbirlikçiler ve tarihin akışına direnenler gibi…

Onlar korkak oldukları için büyük bir sabır ve sinsilik içinde devletin ve sistemin içinde kendilerini ve amaçlarını gizleyerek örgütlendiler.

Adım adım ilerlediler.

Şimdi Nuray Mert yeni gazetesi Cumhuriyet’teki köşesinden feryat ediyor; “Ben İslami rejim içinde yaşamak istemiyorum” diye.

Mert, dincilerin gerçek amaçlarını gizlediklerini söylüyor. İyi de hocam, onların gerçek amacını görenlere niye “laikçi” ya da “niyet okuyucu” diye saldırdınız.

Siyasal gözlemci ve analist olmanın ya da sosyolog unvanı taşımanın gereklerinden biri de gerçeği görmeye çalışmak değil midir?

Her şey göründüğü ya da söylendiği gibi olsaydı, bilime gerek olur muydu?

Peki, Ergenekon gibi davalarda yargılanıp “masum” olduklarını söyleyenlere neden inanmadınız da Zekeriya Öz’e inandınız?

Söyler misiniz?

Ve son söz; Zekeriya Öz ve Celal Kara, aslında Ergenekon ve Balyoz davalarındaki hukuksuzlukları nedeniyle değil, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturması nedeniyle “Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı darbeye teşebbüs” suçlamasıyla aranıyor.

İkiyüzlülük ve sahtekârlığa bakar mısınız?

Önceki ve Sonraki Yazılar