Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

‘Gezi’yi anlamak

Her şey birden bire oldu. Baskılanan, ötekileştirilen, kılık kıyafetine müdahale edilen milyonlar meydanlara indi. Özellikle de gençler... “Bu gençlik asosyal, apolitik” denildiği sırada, ülkedeki özgürlük ve demokrasiye yapılan müdahalelere itiraz eden gençlik “boyun eğmeyeceğiz” dedi.
Köşeyi dönmek için, gazetelerde köşe kapan onlarca gazeteci için bu eylemler hiç beklemedikleri bir yerden gelmişti.
Tabi başladılar kara propagandaya.
“Camide içki içtiler, bir kadının üzerine üst tarafı çıplak en az yüz kişi, idrarlarını yaptı” iftiralarına sarıldılar.
Ama bu yalanların hiçbiri ispat edilemedi.
Edilemezdi çünkü yalandı!
7’den 70’e herkes geleceğine sahip çıkma adına kol kola, yürek yüreğe aynı göğün altında, aynı amaç için her gün sokaklara indiler.
Amaçları sadece; özgürlük ve demokrasiydi.
Bu masum talepleri görmeyen, görmezden gelen iktidar, eylemlere müdahale etmeye başladı.
Sorun aslında hiçbir toplumsal faydası olmayan ve hukuksuz olan bir projeydi. Böyle başladı her şey.
Gezi direnişiyle başlayan veiktidara karşı büyük bir halk ayaklanmasıyla devam eden eylemler asla silinmeyecek izler bıraktı.
Sokağa dökülen milyonlar iktidarın gaz bombalı, TOMA’lı müdahalesine maruz kaldı.
Halk her geçen gün daha da kararlıydı. “HER YER TAKSİM HER YER DİRENİŞ” olmuştu artık. İnsanlar büyük bir güçle “BOYUN EĞMEYECEĞİZ” diye haykırıyordu.
Olayın bir Gezi Parkı olayı olmadığını söylemişti Erdoğan. “Evlerinde zorla tuttuğumuz yüzde 50 var” diyordu.
Ama artık Türkiye ayaktaydı. “Hükümet İstifa” sesleri bütün illerden yankılanıyordu. Orantısız zekâya karşılık orantısız güç kullanılıyordu. Erdoğan eylemcileri “çapulcu” ilan etmişti. Bu söz de tarih sayfalarında yerini aldı.

Gencecik fidanlar yitirdik...

Ekmek almaya giden Berk’in daha 14 yaşındaydı. Milyonların simgesi oldu.
“Unutursak, kalbimiz kurusun” yeminleri edildi.
Ya Ali İsmail…
Adına marşlar bestelendi. Koskoca Fenerbahçe stadyumunu dolduran binler hep bir ağızdan “Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz” marşını söylerken, yer-gök inledi...
Mehmet Ayvalıtaş, Ethem Sarısülük, Abdullah
Cömert, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, Hasan Ferit Gedik... Unutmadık!
Bu arada İktidar halka Gezi’yi FETÖ’ye ‘Hizmet’ olarak gösterirken, oysa direnenler FETÖ’ye karşı da uyarıda bulunmuşlardı.
Direniş sırasında FETÖ’cü polislere karşı da sloganlar atılmıştı. Açın bakın sosyal medyaya hangi sloganlar yankılanıyordu.
Zaten bu eylemleri bir takım güçlere bağlamak, toplumdaki sıkışmayı, özgürlük ve demokrasi taleplerini görmemekle eş anlamlıdır.
Bu talepleri gören lider Türkiye’nin aydınlık geleceğine çok önemli ve olumlu bir katkı yapmış olur.
GEZİ, Özgürlük ve demokrasi talebiyle meydanlarda yankılanan; inancın ve umudun adıdır. 24 Haziran’da umutların yeşerdiği bir sabaha uyanmak dileğiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar