CHP keşke teşvik etse!

Başbakan Erdoğan "birileri ellerinde döner bıçaklarıyla, molotoflarla, sapanlarla, demir bilyelerle, kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" demiş. Duyan da zannedecek ki, Başbakan ve temsil ettiği siyasi eğilim acayip barışçı ve mazlum! Onların şiddetle uzaktan yakından hiç ilgisi olmamış!

Erdoğan ve temsil ettiği siyasi zihniyet için, solcu olmak, devrimci olmak “anarşist ve bölücü” olmaya ve şiddeti savunmaya, “Müslüman” olmak, “biat etmek” ise kendisi, milleti ve vatanı için örnek olmaya tekabül ediyor…

Komünizmle Mücadele Dernekleri kuranlar, ABD’nin 6. Filosu’nu kıble yaparak önce namaz kılıp, sonra iki solcu öğrenciyi öldürerek bir pazar gününün adını tarihe “Kanlı Pazar” olarak yazdıranlar sanki “Müslüman Gençlik” değildi…

Kendilerine “Akıncı Gençlik” diyenler sanki “Müslüman Gençlik” değildi…

“Önceki gün”, Maraş’ta, Sivas’ta “din elden gidiyor, laiklik gidecek şeriat gelecek” diyenler sanki “Müslüman Gençlik” değildi…

Örnek çok… Daha dün üniversitelerde tekbir getirerek bazen solcu gençlere, bazen Kürt öğrencilere saldıranlar sanki “Müslüman Gençlik” değildi…

Sanki televizyonlarda “bize göre solcu olan herkes komünistti, namazdan çıkıyorduk, adam dövmeye gidiyorduk” diye anılarını anlatanlar sanki “Müslüman Gençlik” değildi…

* * *

İktidar herhalde böyle bir şey olmalı! Bir elleri yağda, bir elleri balda olunca kendilerini de “barış elçisi” gibi sunuyorlar! Buna uygun bir ezber tutturmuşlar, üstelik herkesi de kendi ezberlerine ortak etmeye çalışıyorlar… Örneğin dün birinci yılında Roboski’yi hatırlamak bile istemiyorlar!  Unutturmaya çalışmak, unutturmak için manipüle etmek onların en makbul metodu! Hopa’da devrimcilere, Silivri’de ulusalcılara, Diyarbakır’da Kürtlere, Maraş’ta Alevilere, ODTÜ’de öğrencilere bazen kurşun, bazen biber gazı ve bazen de tazyikli su sıkarak ölümlere ve yaralanmalara neden olanlar sanki onlar değil, gökten inen solcular!

Onlar istiyorlar ki; Ne yaparlarsa yapsınlar herkes onların karşısında el pençe divan dursun! Sonra, dün yaptığın ve yaptırdığın her şeyi unut, bütün iyilikleri kendine, bütün kötülükleri de “öteki”ne yaz! Bu öteki bazen sol, bazen Ergenekon, bazen Kürt, bazen de Alevi olmuş fark etmez… Önemli olan sen mazlum ve masum, senin uygulamalarına ve zalimliğine işaret eden “öteki” ise yalnızca “3-5 çapulcudan” oluşan “edepsiz bir azınlık!”

* * *

ODTÜ’lü öğrenciler “orantısız bir zekâ” kullanarak Başbakan’ın ezberini bozunca Başbakan’ın da onun gençliğinin de feleği şaştı. Zora düştüğünde bir muhalefet parti başkanı edasında davranan Başbakan giderek etkisi artan ODTÜ eylemleri karşısında da bir kez daha sorumluyu CHP olarak işaret ediverdi! Dedi ki; 'CHP, şu anda bu öğrenci olaylarını teşvik ederek, adeta sokak sokak direniş çağrısını bir kez daha öğrenciler üzerinden gerçekleştirmeye çalışıyor… 'BDP nasıl Doğu'da, Güneydoğu'da, masum çocukların eline taş verip onları polisin üzerine sürüp o çocukların arkasına saklanıyorsa, bugün de CHP gençlerin eline taş verip, molotof verip onların arkasına saklanıyor…'

Umuyor ve diliyorum ki; CHP, Başbakan’ın bu söylemleri karşısında şimdi çıkıp birçok zaman olduğu gibi gereksiz bir savunma refleksiyle “hayır biz bu işin içinde yokuz” demez. Tersine, CHP çıkıp açıkça şunları söylese: “Evet, dediğiniz gibi, biz öğrencilerin adaletsizliğe, haksızlığa, zalimliğe karşı çıkmasını teşvik ediyoruz. 10 yıllık iktidarınız süresinde, sizin faşizan uygulamalarınız karşısında  gençleri, kadınları, işçileri yeterince teşvik edemediğimiz için, ODTÜ öğrencilerini yeterince desteklemediğimiz için kendimizi suçluyoruz. Bu konuda hatalıyız! Sizin faşizan uygulamalarınızın bitmesi, bu ülkeye demokrasi gelmesi için bundan böyle CHP gençliği başta olmak üzere, her toplumsal eylemde en az 30-40 milletvekili ile partimiz orada olacak, gazın ve tazyikli suyun önünde olacağız! Bilmenizde yarar var!”

Önceki ve Sonraki Yazılar