Paralel zulüm güçleri ve ezilenler

Kur’an, paralel zulüm güçleri karşısında Tanrı’nın desteğini alabilecek tek kuvvet görüyor: Ezilip horlananlar. Allah bu ezilip horlananların yanında olacaktır. Yeter ki bu ezilip horla-nanlar, gerçekten mazlum olsunlar. Yani yeter ki adam olsunlar. Şu beyyineye bakın:

“Biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim. Ve yeryüzünde onlara imkân ve kudret verelim. Firavun'a, Hâman'a ve onların ordularına da korkmakta oldukları şeyleri gösterelim.” (Kasas, 5-6)

Paralel zulüm güçleri karşısında mücadele veren ezilenler cephesi, öncelikle şunu bilmelidir:

“Gerçek olan şu ki, Firavun, Hâman ve bunların orduları yanlış yoldaydılar.” (Kasas, 8)

İkinci gerçek şudur: Paralel zulüm güçleri, zaman zaman bazı menfaat çekişmeleri yüzünden birbirlerine öfkelenebilir, hatta birbiriyle kapışabilirler. Ezilip horlananların en büyük zaafla-rından biri işte bu sırada ortaya çıkmaktadır. Ezilip horlananlar, bu paralel zulüm güçlerinden birine veya ötekine destek verir bir tavır takınma hatasını işleyebilmekte, böylece, “Zalimlere eğilim göstermeyin” emrini çiğneyebilmekteler.

Zalime desteğin gerekçesi olamaz. Paralel zulüm güçlerinin tümüne birden tokat vurulamı-yorsa tarafsız kalarak Tanrı’nın ve tarihin kararını beklemek lazımdır. Paralel zulüm güçle-rinin ortaklıklarıyla yürütülen zulümlerden acı çekmiş olanlar, bu paralel güçler arasındaki yapay-geçici ve çoğu zaman göstermelik dalaşları bahane ederek bunlardan birine eğilim ha-vasına girerlerse, Allah, ezilip horlananlara verdiği desteği geri çeker. Kur’an’ın yolu, yönte-mi budur. Ra’d suresi 11. ayetin bu yoldaki beyanı açıktır.

Paralel zulüm güçleri arasında tercih yaparak, Allah’ın zalimler için kestiği faturayı ödenemez duruma düşürenler, daha önceden mazlum da olsalar, bu yaptıklarıyla zalimler listesine girer-ler. Ölümsüz ilke şu ayette verilmiştir:

“Biz, zalimlerin bir kısmını bir kısmına, kazanır oldukları şeyler yüzünden dost/yardımcı/ yö-netici/önder yaparız.” (En’am, 129)

Bu ayette, zalimler arası münasebetleri anlatmak için kullanılan sözcük (nüvellî) bir mucize sözcüktür. Bize gösteriyor ki, Yaratıcı Kudret, zalimleri önce birbirinin dostu, yardımcısı yap-makta, sonra da onların birini yönetici, kotarıcı, emir verici konuma getirerek onun eliyle öte-kileri cezalandırmaktadır. Müfessir Elmalılı, bu ayeti açıklarken şu müthiş tespiti yapıyor:

“Zalimler, icraatlarındaki ortaklık ve benzerliklerinden dolayı birbirlerini mazur göstermek isterken, haşir günü (hesap verme zamanı) suçlarını itirafta, ceza ve sorumluluk konusunda da bir ortaklık sergileyerek bu kez hem kendi suçlarını ikrar hem de eski dostları aleyhinde tanık

lık ederler. İlahî ilim ve hikmette bu bir değişmez kuraldır.” (Elmalılı, Tefsir, 3/2054)

Tanrısal kural bu ise, zalimler arası suç itirafları başlayıp kapışma meydan yerine intikal etti-ğinde, ezilip horlananlar taraf olmamalıdır. Böyle bir taraf olmanın vicdanî, dinî, aklî hiçbir gerekçesi olamaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar