Günaydın Yunanistan

Yunanistan sonunda başta Alman ve Fransız sermayesi olmak üzere küresel güçlerin aşağılamasına ve soygununa başkaldırdı. Bazı televizyonlarımızda hâlâ “Avrupa’nın paralarını yiyen şımarık yunanlılardan” söz edenler var. Yunanistan’a verilen borçlar bu soygunun sürmesi için veriliyordu.
Bedeli de çöken sanayi ve sosyal devlet idi. Yararları sağlayanlar da şüphesiz alman, fransız halkı değil onların şirketleri. Bu ve benzeri gerçekleri görmemek ise hegemonyayı sağlamlaştırıyor. Örneğin yunanlıların az çalıştığı söyleniyor ve hatta buna yunan halkının bile bir kısmı inandırılıyor.  Hâlbuki AB istatistikleri olan EUROSTAT verilerine göre haftalık ortalama çalışma saatleri AB 27 ülkesi ortalaması olarak 41,8 saat, Yunanistan’da 43,7, Almanya’da 41,7, Fransa’da 41 saat. En gelişmiş ülkelerden olan Norveç’te 39,2, Türkiye’de ise 53,7 saat! Demek ki Türkiye ve Yunanistan’da inanılanın tersine en fazla çalışılıyor. (epp.eurostat.ec.europa.eu) Diğer bir yalan da memur sayısının çokluğu. OECD tarafından 2007 yılında yapılmış araştırmada Yunanistan için sadece 1998 yılına ait veriler var. Bunlara göre Yunanistan’da kamu çalışanlarının tüm çalışan çalışanlar içindeki payı % 6.1, Türkiye’nin ise % 8.8, halbuki bu oran Fransa’da % 18.3, Almanya’da % 11.3, ABD’de %13.9. (OECD, 2007, Towards Better Management of Government, http://www.oecd.org/dataoecd/11/61/38134037.pdf)

Yunan halkı içindeki türklerle birlikte Avrupa sermayesi tarafından acımasızca sömürülüyor. Hollanda gemilerinde yunan vatandaşlarına kimyasal taşınmış depolar temizlettiriliyor ve kanser olunca işleri bitiyor. Kriz bahane edilerek aynen bizde 2000’li yıllarda yapıldığı gibi sanayi tesisleri ve hizmet kuruluşları özelleştirildi. Örneğin şeker fabrikaları özelleştirilince kapanıyor ve Alman, Fransız şeker tekellerine gün doğuyor.

Yunanistan’ın kapitalizmin kurduğu bu tuzaktan kurtulmasını diliyoruz.  Yunanistan’a seyahat yapan vatandaşlarımız ise ön yargılarından biraz kurtulsun. Siesta yapmaları Yunanlıların tembel olduğunu göstermez. Hayatta en önemli şey de çalışmak değil. Norveçli Yunanlıdan haftada 4,5 saat daha az çalışıyor. Hangisinin daha refah içinde olduğu belli. Gelelim siesta’ya. Temmuz ayında saat 14.30’da işyerleri, (restoranlar vb. hariç)  kapanıyor.  Salı ve Perşembe 18.00’da tekrar açılıyor ve 21.00’de kapanıyor. Resmi daireler ise 14.30’dan sonra hiç açılmıyor. İtalya, İspanya hatta Kıbrıs’ta (KKTC dahil) bu sistem geçerli. Bence çok akıllıca bir sistem. Bizde insanlar sabah dükkân açıp, gece yarılarına kadar çalışıyorlar. Bunun neresi iyi. Siesta keşke bizde de olsa.

Sistemin boyunduruğundan kurtulmak kolay değil. Ancak bu defalarca da olsa, bazen başarısız da olsa denenecek. Örneğin bu boyunduruktan kurtulma yolunda büyük aşamalar kat etmiş olan Venezüella şu anda düşen petrol fiyatları nedeniyle güç durumda. ABD’nin bu politikası için asıl Rusya’yı hedeflediği söylense de Venezulela’yı da dikkate aldığını düşünebiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar