Saray İttifakı'nın oy oranları son anketlerde şok üstüne şok yaşıyor.Bu kayıp yaşanırken bu süreçte MHP'den bazı partililerin ihraç edilmesi kafalarda birçok soru işareti bırakıyor.

Yeniçağ yazarı Orhan Uğuroğlu, MHP'nin partiden ihraç ettiği ülkücüler hakkında önemli bir yazı kaleme aldı.

Cumhur İttifakı'nın AKP ve MHP'sinin ciddi oy kaybıyla karşı karşı olduğunu ifade eden Uğuroğlu, "MHP de AKP ile birlikte çöküyor" dedi.

İşte Orhan Uğruoğlu'nın MHP ile ilgili yazısı şu şekilde:

" Devlet Bahçeli'nin yıllarca yerden yere vurduğu Recep Tayyip Erdoğan'a yandaş olmasını içlerine sindiremeyen gerçek milliyetçi ve ülkücü isimler çeşitli mecralarda MHP'nin selameti ve onuru açısından, onurlu bir şekilde tepki gösteriyorlardı.

Amaçları;

MHP'yi yandaşlık kurtarmak,

Tek başına özgür siyaset yapmasını sağlamak,

Cumhurbaşkanı adayı çıkartmasını sağlamak,

Türkiye'yi yönetmek için MHP'yi iktidar alternatifi yapmak,

Başbuğ'ları Alpaslan Türkeş'in ilkelerini uygulamaktı.

Ancak;

Nazif Okumuş, Ahmet Malkan, Ali Şanalmış, Ali Baykan, Atila Kaya, Suat Başaran ve Tahsin Eren MHP'den ihraç edildiler.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın ihraç edilenler için, "Döneklik, vefasızlık, disiplinsizlik" gibi suçlamalar yaptı.

Peki, soruyorum;

- MHP'nin AKP'ye kayıtsız şartsız yandaşlığı nasıl tanımlanır?

- Bahçeli'nin Erdoğan'ı kayıtsız şartsız desteklemesi nasıl tanımlanır?

MHP'nin;

- İktidara yani Türkiye'yi yönetmeye talip olmadan,

- Cumhurbaşkanı adayı dahi çıkaramayan,

- Ankara, İstanbul ve İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkan adayı dahi çıkaramayan,

- 2023'te Cumhurbaşkanı adayımız muhterem Recep Tayyip Erdoğan" diye anayasayı çiğneyeceği mesajı veren Bahçeli bunlara karşı çıkan MHP'lileri ihraç ediyor.

MHP'den ihraç edilen Atila Kaya yayınladığı manifestoda özetle diyor ki;

"TBMM ve yargının devre dışı bırakıldığı, hak ve hürriyetlerin tek adamın insafına teslim edildiği bir düzenle uyuşturabiliyorsa, ona söylenecek söz yoktur!

Ülkücünün görevi; birilerinin koltuğunun değil, milletin hak ve özgürlüklerinin bekçiliğini yapmaktır.

Ülkücü Hareket'in kurucusu Başbuğ Türkeş der ki;

- 'Bu Mücadelede ben düşersem bayrağı kapın, daha ileriye gidin; dönersem vurun!'

Başbuğ, 'dönersem siz de benimle birlikte dönün' dememiştir!

9 Işık'la aydınlanamayanların bir ampulün ışığından aydınlık ummaları ne hazin!

MHP'yi AKP'ye muhtaç hale getirenler de bu desteğin bedelini ülkücülüğe en uzak ve kırıcı şekilde ödeyenler de beni ihraç edenlerdir.

MHP'den ihraç edilenin sadece ben olduğumu düşünen hata eder.

MHP'den ihraç edilen;

- Türk milliyetçiliğinin, milliyetçiliği rabiacılığa ve millet egemenliğini tek adam sultasına dönüştürmek isteyenlere direnme azmidir.

Ben ülkümü asla yitirmedim; onu saraylarda arayanlar, yitirdiklerinin hâl beyanında olanlardır."

Okumuş:

MHP'den ihraç edilen duayen gazeteci, yazar kardeşim Nazif Okumuş ihraç kararı için dedi ki;

'MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli 2002'den sonra ortaya koyduğu politik üslupla ters düştü.

Sayın Bahçeli ve etrafındaki birtakım arkadaşlarının ortaya koyduğu politik üslubun, hem MHP'nin varoluş felsefesi hem de Türk devletinin talepleriyle örtüşmediğini düşünerek bunun karşısında yer aldım.

Biz bu süreci makul ve saygı çerçevesinde götürdük ama onlar hakaret ederek, küfrederek, millete rağmen tepeden inme bir anlayışla baskıcılık yaparak bu işi sürdürmeyi tercih etti.

Bugün de bizi MHP'den atmışlar. İhraç edilen arkadaşlarla parti içerisinde aynı mücadeleyi çeşitli mahfillerde vermiş insanlarız, birbirimizi biliriz.

MHP yönetimi, yanlış duruş ve politikası yüzünden her geçen gün irtifa kaybedecek.

Bizim gibi ihraç edilenler ise her zaman toplumsal anlamda karşılık bulacak.'

AKP iktidarı da Tek Adam rejimi de Erdoğan da çöküyor.

Bahçeli ve ekibi bu çöküntüyü görmüyor ki Okumuş haklı;

- MHP'de AKP ile birlikte çöküyor…"