1 MAYIS ÖZEL | Gülsüm Kav Yurt'a konuştu: Kadınların iş hayatında yok sayılması şiddettir!

1 MAYIS ÖZEL | Gülsüm Kav Yurt'a konuştu: Kadınların iş hayatında yok sayılması şiddettir!

Yarın, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü... Emekçi kadınların iş yaşamında uğradığı zorlukları ve baskıları YURT'a anlatan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, Türkiye’de cinsiyetçi baskı, şiddet; en ağırı iş cinayetleri yaşanırken, öncelikle öldürülen kadınların birçoğunun emekçi kadınlar olduğunu söyledi.

Özge Kaymakcı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, 1 Mayıs'ta emekçi ve işçi kadınların iş yaşamında uğradığı baskıyı, ağır koşulları, cinsiyetçi yaklaşımı Yurt gazetesine değerlendirdi. Bu sene 1 Mayıs'ın daha önceki yıllardan farklı ve tarihi bir önemi olduğunu, emekçilerin yaşadığı sorunların çok açık bir şekilde ortaya çıktığı bir dönemde olduğumuzu vurgulayan Kav, böyle bir dönemde kadınların yükünün daha ağır olduğuna dikkat çekti. 

Kav, çalışan ya da çalışmayan her kadının ağır koşullarda iş yükü olduğunu belirterek, ekonomik krizin kadınlara etkisini de değerlendirdi. Kav, "Çalışsın ya da çalışmasın evdeki bakım işleri kadınların üzerine yıkılmış durumdayken, olmayan gıda, olmayan sağlık ve sosyal destek yokluğunda, kadınlar haneyi ayakta tutmaya çalışıyor" dedi.

'HALK BOĞAZINDAN KISIYOR'

Ekonomik krizin sonuçlarını emekçilerin direkt bedenlerinde yaşadıklarını söyleyen Kav, "Türkiye ekonomisi küçülürken, gıda başta olmak üzere enflasyon almış yürümüşken, işsizlik giderek artıyor iken halk boğazından kısıyor, çocuklarına gıda alamıyor durumda. Bunu resmi verilerde bile görüyoruz; hane halkı harcama yapamıyor. Çünkü bu sene ilk kez açlık sınırı, asgari ücretin üzerinde" şeklinde konuştu. 

'KADINLARIN YÜKÜ DAHA AĞIR'

"Bu tabloda kadınların yükü daha ağır; çalışsın ya da çalışmasın evdeki bakım işleri kadınların üzerine yıkılmış durumdayken, olmayan gıda, olmayan sağlık ve sosyal destek yokluğunda kadınlar haneyi ayakta tutmaya çalışıyor" diyen Kav, "Çalışan kadınlar içinse, kriz koşullarında her an işsiz kalma tehdidi, azalan ücretler, en kötü koşullarda çalışmaya razı olma sonucu doğuruyor. Bazı krizlerde kadınların ilk işsiz kalanlar olmadığını, erkekler yerine tercih edilebildikleri de oluyor ama bu en insanlık dışı koşullarda en ucuz emek olabildiklerinden mümkün oluyor" dedi.

'KADIN ERKEK TÜM EMEKÇİLER MEYDANLARA'

Kriz şartlarının şiddete bahane olarak gösterildiğini ve şiddetin arttığını dile getiren Kav bu durumu yaşatan faillerden hesap sorulması çağrısında bulundu.

Kadın, erkek tüm emekçileri meydanlara çağıran Kav, "Bu krizi de, patronlar lehine aşmak için, emekçilerin dişiyle tırnağıyla oluşturulmuş bütün haklarını tırpanlanıp kıdem tazminatı hakkı bile gasp edilmek istendiği koşullarda 1 Mayıs’a gidiyoruz. Bu koşullar, toplum bu kadar gerilimle yüklü iken ayrıca kadınlar için erkeklerden farklı sonuçlar yaratıyor. Asıl bize bunları yaşatan faillerden hesap sorulmalı, bunun için de kadın erkek tüm emekçiler öncelikle 1 Mayıs meydanlarında gücünü göstermelidir" ifadelerini kullandı. 

'ATILMA KORKUSU OLMADAN ÇALIŞMAK İSTİYORUZ'

Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu hatırlatan Kav, "Öncelikle geçinebileceğimiz bir ücret istiyoruz. Haklarımızı kullanabileceğimiz, sağlıklı, iş güvenliği sağlanmış çalışma ortamlarında, hakkımız aradığımızda, sendikalaşmak ve örgütlenmek istediğimizde işten atılma korkusu yaşamadan çalışmak istiyoruz. Flormar işçilerinin direnişiyle gördüğümüz gibi sendika hakkı için bile uzun ve zor bir mücadele gerekmesin, özlük haklarımız temel haklardır, her durumda uygulansın istiyoruz" diye konuştu.

Emekçi kadınların, işten eve geldiğinde hanedeki devamlılığın sağlanması için gerekli tüm işlerden sorumlu tutulduğuna vurgu yapan Gülsüm Kav, "Kadınlar hem evde hem işte çalışırken, çoğu kez kendine ayıracak zaman bile bulamıyor. İçinde yaşadığımız kapitalizm, cinsiyetsiz nötr bir sistem değil, kadın emeğinden patronlar lehine yararlanması sadece işyerindeki emek sömürüsüyle olmuyor. Evde de kamusal olarak sağlanması gerekli hizmetler kadınların üzerine yıkılıyor, çalışan kadın işten eve geldiğinde, o hanenin devamlılığının sağlanması için gerekli bütün işlerden ve bakımdan sorumlu tutuluyor. Kriz şartlarında sosyal destek sistemlerinin de azalmasıyla kadınlar çok yönlü, canhıraş bir mücadele veriyor diyebiliriz. Bu bakımdan kreş desteğinden, yaşlı ve hasta bakımına, çalışma saatlerinin azalmasından tüm sosyal haklara uzanan, kamusal hizmetlerin sağlandığı bir hayat istiyoruz" dedi. 

'KADINLAR ARTIK SESSİZ KALMIYOR'

Türkiye’deki cinsiyetçi baskıya değinen Kav, "Şiddetin en ağırı kadın cinayetleri bu kadar ağır yaşanırken, öncelikle öldürülen kadınların bir çoğunun emekçi kadınlar olduğunu söylemek isterim. Toplumsal olarak bu kadar yaygın olan şiddet elbette ki işyerlerine de yansıyor, cinsel taciz, mobbing ve ayrımcılığın farklı türlerine maruz kalabiliyor kadınlar. Ama ne iyi ki, şiddete karşı mücadelenin canlı olması ve kadınların artık sessiz kalmayışlarına bağlı olarak işyerlerinde bu konuda şiddet, istismar ve tacize karşı önlemler alınması da gündeme geliyor. İLO’nun bu sene başlattığı çalışmaları kadınların kazanımı olarak önemli buluyorum" dedi.

'İŞÇİ ÖLÜMLERİ KADINLARI DAHA KAPSAMLI ETKİLİYOR'

Erkek ve çocuk işçi ölümlerinin; kadınları, anne-eş olarak da etkilediğini söyleyen Kav, "Bunun dışında doğrudan erkek şiddeti değil de iş güvenliği nedeniyle olan ölümler var. İSİG Meclisi, 2018 yılı iş cinayeti raporuna göre 2018 yılında Türkiye’nin 81 ilinde 119’u kadın, 1804’ü erkek olmak üzere 1923 işçi yaşamını yitirmiş durumda. İçlerinde hiç olmamamsı gereken biçimde, okulda olması gereken 67 çocuğun da olması, kadınların ya kendileri, ya kocaları ya da çocuklarını kaybettikleri düşünülürse, işçi ölümlerinin kadınları çok daha kapsamlı etkilediği de görülmelidir" değerlendirmesini yaptı. 

'KADINLARIN İŞ HAYATINDA YOK SAYILMASI ŞİDDETTİR'

Gülsüm Kav, AKP iktidarının çalışan kadına yönelik yaklaşımını değerlendirerek, kadınların hane içinde sabahtan akşama kadar yürüttükleri bitip tükenmeyen işlerin yok sayılmasının bir şiddet olduğunu söyledi. Buna bağlı olarak kadınların işgücü niteliğinde bile görülmediğini söyleyen Kav, kadınları çalışma hayatından dışlamanın da ayrı şiddet olduğunu dile getirerek, "Dolayısıyla ağır bir ekonomik şiddet ile karşı karşıyayız" dedi. 

"İktidarın muhafazakar bakışı zaten böyle iken, kriz koşullarında bu politikalar daha çok zemin buluyor, 'kadını' ayrı ve eşit bir yurttaş olarak görünmez hale getiren 'aile temelli' politikalar artıyor" diyen Kav, Türkiye’de kadın işsizliğinin çok ağır bir gizlenen boyutu olduğunu, 11 milyon kadının 'ev işleriyle meşgul' denilerek işgücü hesaplamasına bile dahil edilmediğini söyledi.

1 MAYIS ÖZEL | Gülsüm Kav Yurt'a konuştu: Kadınların iş hayatında yok sayılması şiddettir!

'KADINLARA ÖRGÜTLENME ÇAĞRISI'

Bu gidişattan kurtulmanın tek yolunun, 1 Mayıs'ta kadınların güçlerini birleştirip örgütlenmeye devam etmesi olduğunu söyleyen Kav, kadınlara 1 Mayıs çağrısı yaptı.

Kav, yaptığı çağrıda şunları söyledi:

"Bütün bu gidişat, yaşadığımız yakıcı sorunlar ve bunların gündeme bile gelmiyor, çözüm adımı atılmıyor oluşu kadınlar nezdinde iktidarın gerçeklerini de açığa çıkarıyor. Krizler yalnızca acı çekme anları değildir. Aynı zamanda, kadınların ve büyük emekçi nüfusun, işleri bu noktaya getirenlerden desteğini çekip hesap sorduğu, yeni fikirler aradığı, edindiği anlardır. Eğer kadınlar güçlerini 1 Mayıs’ta da birleştirip örgütlenmeye devam ederse, şiddetten ve yaşadığımız tüm sorunlardan kurtulduğumuz bir hayata kavuşmanın fırsatı da olabilir"