ABD ile derin kriz: ‘Turpun büyüğü heybede’

ABD ile derin kriz: ‘Turpun büyüğü heybede’

YURT yazarı Müslim Sarı, ABD ile geçmişte de ilişkilerin iyi olmadığı zamanlar yaşandığını, ancak bu sefer krizin sanıldığından daha derinde bulunduğunu kaydederek, “Önümüzdeki dönem Sam Amca ile ilişkilerimizi belirleyecek ve dolaylı olarak Türkiye’deki siyaset açısından önemli bir parametre İran konusu olacaktır” dedi.

YURT yazarı Müslim Sarı, FETÖ’nün iade meselesi, Halkbank, S-400 ve F-35 krizleri, Suriye politikası ve Kürt siyaseti ile ilgili anlaşmazlıkların bulunduğu ABD ile son olarak Rahim Brunson konusunda sorun yaşandığını belirterek, bu kez krizin sanıldığından daha derin olduğunu savundu.

Sarı, ‘Türkiye’nin zor tercihi’ başlıklı yazısında ‘Ne oldu da Amerika ile ilişkiler bu noktaya geldi’ sorusuna yanıt ararken, “Aslında sorun başlıklarına değindiğimiz konulardan çok daha ötede ve çok daha derinde. Bu başlıkların hepsi sadece birer sonuç, ABD ile yaşadığımız derin güvensizliğin sonucu…” dedi. Sarı, şöyle devam etti:

‘BATI DEĞERLERİNDEN UZAKLAŞILMASI’

“Amerika ve genel olarak da Batı dünyası için Türkiye’ye ilişkin temel sorun, Türkiye’nin hızla muhafazakârlaşması, başta demokrasi ve seküler hayat olmak üzere Batı değerlerinden uzaklaşması ve her geçen gün sıradan bir Ortadoğu ülkesi olmaya doğru ilerlemesidir. Çünkü bir siyasi tercih ve proje olarak başlayan ılımlı İslam, hızla siyasal İslam’a evrilmişti. Bunu destekleyen Batı, işin giderek kontrolden çıktığını, Türkiye’nin hızla savrulduğunu ve durumun ülkede güçlü bir Batı karşıtlığına dönüştüğünü fark ettiğinde ise biraz geç kalmıştı.

Ülkedeki demokrasi geleneği hızla aşındırıldığında, birkaç küçük itiraz dışında durumu sadece izleyen Batı, giderek otoriter-totaliter hatta zaman zaman faşizan yaklaşımlar hâkim olmaya başladığında ise eleştiri dozunu arttırmaktan başka elinden bir şey gelmeyecekti.

Bu yeni siyasal yaklaşımın elbette dış politika açısından da sonuçları olacaktı. Suriye politikasında ve daha özel olarak Kürt meselesindeki ayrılıklar, Türkiye’nin hızla İran-Rusya eksenine doğru kaymasına neden olmuştu. Sonuç olarak, Rusya ile bu yakınlaşma ve Türkiye’nin artan güvenlik ihtiyacı, savunma sanayinde de işbirliklerini beraberinde getirmiş, Türkiye’nin NATO ittifakı içinde yeri bile sorgulanır hale gelmiştir.

‘TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE’

Ancak turpun büyüğü heybede... Önümüzdeki dönem Sam Amca ile ilişkilerimizi belirleyecek ve dolaylı olarak Türkiye’deki siyaset açısından önemli bir parametre İran konusu olacaktır. ABD, İsrail’in de bastırmasıyla İran’ı hedef tahtasına oturtmuştur. Nükleer anlaşmadan vazgeçilmesi sonrasında ekonomik yaptırımlarla başlayan süreç, bir müddet sonra bir sıcak çatışmaya dönüşme ihtimalini bünyesinde barındırmaktadır.

İsrail’in güvenliği meselesi ve bölgede İran’ın etkisinin kırılması çerçevesinde oluşturulan politikalar, Türkiye’yi de hızla bir karar verme noktasına doğru götürmektedir. Takip ettiğiniz üzere en son İran’a karşı, Körfez Ülkeleri ile içinde Ürdün ve Mısır’ın da olduğu Arap ülkelerinden oluşan bir “Arap NATO’su” kurulması fikri ortaya atıldı.

‘ASIL KIYAMET O ZAMAN KOPACAK’

As cümle, Ortadoğu’da saflar hızla belirginleşiyor. Bir yanda başını İsrail, Mısır ve Suudi Arabistan ve onların sürüklediği Arap ülkelerinden oluşan bir blok; diğer taraftan ise İran ve onun kontrolündeki Irak ile Esad’ın içinde olduğu diğer blok. Bazı kaygıları olsa da Rusya bu ikinci blokun bir tık arkasında duruyor.

Peki, Türkiye ne yapacak? Yol ayrımı hızla yaklaşıyor. Elbette yakın zamanda bir tercih yapmak zorunda kalacak. Bu tercih, Sam Amca’nın istemediği bir tercih olursa asıl kıyamet o zaman kopacak. İzleyelim görelim.”