Adalet Günlüğü: Milat

Adalet Günlüğü: Milat

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı Adalet Yürüyüşü'ne ilk günden itibaren katılan CHP İzmir eski İl Başkan Yardımcısı ve Kurultay Delegesi Banu Özdemir, YURT Gazetesi için izlenimlerini yazdı. Özdemir'in ilk yazısı 'Milat'başlığı ile bugün yayınlandı.

Yazısına Ömer Hayyam'ın '“Adalet, kainatın ruhudur...” sözü ile başlayan Özdemir, Adalet Yürüyüşünü 'Ve artık hiç birşey eskisi gibi olmayacak' diyerek 'Milat' olarak tanımladı.

Adliye koridorlarında aranılan adaletin artık gökyüzünde ve adımlarda olduğunu belirten Özdemir, neden yürüdüklerini şu cümlelerle ifade etti: Sadece işlerini geri almak için bedenlerini açlığa yatıran, Semih ve Nuriye için yürüyorduk. Gezide geride bıraktıklarımız için, çalınan oylarımız için yürüyorduk. 17-25 Aralık yolsuzluğunu yapanları, Oslo'da masa, Habur'da mahkeme kuranları, FETÖ'yü milletin bağrında besleyenleri adalet önünde yargılamak için faşizme karşı yürüyorduk.

İşte Banu Özdemir'in yazısının tamamı:

MİLAT

“Adalet kainatın ruhudur...”

Ömer Hayyam

Karanlık mahzende hapsolmuş ruhlarımızı özgürleştirmek için Güvenpark'tan yola çıkıyoruz. Islıklar, alkışlar, sloganlar...

“HAK HUKUK ADALET...!”

Kimse tam olarak farkında değil neyi adımlayacağımızın. Biraz endişe, biraz umut. Mış gibi yapanlar da orada, bu sefer oluyor diyen inançlı gözler de.

Sıhhıye'ye doğru giderken yürüyüşün ilk kilometresinde çok uzun zamandan beri hissetmediğim birşeyi hissettim. Bence çoğu kişi aynı duygulardaydı. Örgütlü olarak özgüvenle ve neşeyle yolu işgal  ediyorduk. Bu sefer yürüyecektik... Bu sefer istikameti belli, sonuçları belli olmayan bir yola çıkıyordu Kemal Kılıçdaroğlu...

Biz de arkasından yürüyorduk.

Gökyüzüne baktım Adliye'nin önünden geçerken.

Dünya o sırada yapay zeka ile robotları entegre ediyordu. Robotlar sadece yürümüyor. Hem de düşünmeye çalışıyordu. Biz ise ülke olarak buna denk düşer diye  "düşünen adam" heykelini polis kordonuna alarak eğitim, bilim ve sanattaki gelişimimizi tamamlamıştık. O derece vahim bir terazideydik.Suçluların değil ,halkın haber alma özgürlüğü için özgürlüğü ile bedel ödeyen milletvekilimizi görür gibi oldum semaya bakınca.Hürriyet Gazetesi eski yayın Yönetmeni ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun şahsında tüm adalet bekleyenlere söz verdim. Bu düzen değişecek...

Soluklanmak için kısa bir mola verdiğimizde; 65 yaşlarında tonton bir teyze Doktor Lathrop'un zaman makinesinden firlamış gibi yanımda bitiverdi. " Şu VPN midir? Nedir? Kur şunu telefonuma"... Oruç vurdu zaten başıma. Feysbuk açılmıyor. Hadi evladım kuruver şunu" deyişi, kurulumu yaptıktan sonra 'Bir yaşıma daha girdim" diye yüksek sesle gülüşü hala kulaklarımda yankılanıyor.

Papaz eriğini imam eriğine çeviren okunmuş kutuya ödül bahşeden TÜBİTAK'ın, mutlaka ama mutlaka bir sonraki ödülünü; VPN'i kendi telefonuna yönlendirmemle kuran Hatice Teyze'ye vermesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu onun için milat.

Batıkent 75.Yıl Hipodromu'nda göz göze geldiğim tüm teyzeler Hatice Teyze gibiydi artık benim için..

Çocukluğumda Geleceğe Dönüş filmini izlediğim günden beri zamanı ölümsüzleştirmek için günlük karalarım. Bu süreçte yazmak benim için de çok deneyimsel olacak. Bu mecrada yayınlanmasında yol açıcı olan Ahmet Hakan'a teşekkürü borç bilirim. Sayın Hakan, günlük tutmayı size de öneririm. Belki bir gün kendi tarihinizi yazarsınız.

Gün sonu yaklaşırken epeyce yorulmuştuk. ‘Hak Hukuk Adalet ‘sloganı yerini sessizliğe bırakmıştı. Kitle yürümeye hazırlıksız yakalanmıştı. Genel Başkan'dan böyle bir performans beklemeyenler vardı. Dile kolay. 69 yaşındasın ve günlerce yürüyeceksin. En önde öyle kararlı ve emin adımlarla yürüdü ki parkuru tamamladığında yanımdaki amcayla çak yaptık. Son 2 kilometrede herkes gibi diyaframımla kumar oynarken, babamın “Halk Tv'nin frekansını mı bozdular? Sor ordakilere seslenişiyle telefonumun şarjı bitiverdi. “ İyi ki de o an bitmiş :) (Babamla olan diyaloğumuzun devamı ertesi gün :)) Bir sonraki günün hazırlıkları yol bitmeden aklımıza kazınmıştı. Gün sonunda tüm sohbetlerde bahsi geçen konu ortaktı. Spor ayyakkabı, yedek batarya, şapka, gözlük... Karavan sitelerine baktıktan sonra çadır nasıl kurulur isimli izlediğimiz videolar... Ve tabi ki zaruri ihtiyaç güneş koruyucu.

İlk günü noktalarken ayaklarımın zonklamasının, kollarımın amele yanığı olmasının yanı sıra herkes gibi ben de tarihi bir yürüyüşün parçası olmanın mutluluğunu yaşıyordum.

Çünkü; adliye koridorlarında aradığımız adalet artık gökyüzünde ve adımlarımızdaydı. Ne kadar yürürsek bu tufan o kadar büyüyecekti. Yolda karşılaştığımız insanların gözlerinden, hareketlerinden desteği görüyorduk.

Sadece işlerini geri almak için bedenlerini açlığa yatıran, Semih ve Nuriye için yürüyorduk. Gezide geride bıraktıklarımız için, çalınan oylarımız için yürüyorduk. 17-25 Aralık yolsuzluğunu yapanları, Oslo'da masa, Habur'da mahkeme kuranları, FETÖ'yü milletin bağrında besleyenleri adalet önünde yargılamak için faşizme karşı yürüyorduk.   Bu milattı. Ve artık hiç birşey eski gibi olmayacaktı.

Her firavunun bir Musa’sı olduğu gibi...

*Turuncu’nun Seyir Defteri*

15.06.2017 Adalet Yürüyüşü