Adalet Yürüyüşü'nde sona doğru: Şafak 5

Adalet Yürüyüşü'nde sona doğru: Şafak 5

Banu Özdemir Adalet Yürüyüşü izlenimlerini YURT Gazetesi için yazmaya devam ediyor.  Adalet Yürüyüşü ile ilgili ilk defa okuyacağınız ayrıntılar...

Gecesiyle gündüzüyle çok hareketli bir günün ertesi, bugün itibariyle şafak beş...

Ahmet Hakan’ın çağrısı ve Yurt Gazetesi ailesinin vesilesi ile  güncelerimi kamuya açmamın üzerinden tam 10 gün geçmiş.

Yoğun ve yorucu temposu içinde güncelerimden desteğini esirgemeyen, hayatımız boyunca çocuklarımıza, torunlarımıza anlatacağımız bu onurlu hikayenin baş kahramanı Genel Başkanıma  ve ekibine, 

İnternet ve elektrik olanaklarının kısıtlı olduğu süreçlerde, yürüyüş boyunca verdiğimiz kısa molalarda yazılarımı daha sağlıklı ulaştırabilmem için, kendi olanakları ile destek olan tüm yol arkadaşlarımıza,

Ve elbette her gün yüzlerce gönderdikleri güzel mesajla motivasyonumuzu tavan yaptıran tüm gönül dostlarımıza teşekkürle başlamak istiyorum.

Bugün,dört mevsimi bir arada yaşadığımız adalet  yürüyüşümüzün 20. günü.. Bu yaşıma dek, Temmuz ayı içinde bir mağazadan yağmurluk almışlığım yok. Yıllardır mücadelesi verdiğimiz “iklim değişikliği” konusunun canlı deneklerine döndüğümüzden, çantam birbirine iki zıt sevgilimi bir arada taşıyor. Güneş koruyucu ve yağmurluk...

Bu serin ve hafif yağmurlu Salı sabahında da, her zamanki gibi erkenden kortejdeki yerimizi alıyoruz. Genel Başkanımız Kemal Bey’in, 46 yıl önce görevi esnasında elim bir kazada yitirdiğimiz Türkiye’nin ilk kadın Belediye Başkanı olan  Leyla ATAKAN ile İzmit şehitlerinin kabrine yaptığı ziyaret bitişini bekliyoruz. 

Çekirdeği on yedinci yüzyılda İngiltere’de atılmış olan kadın hareketinin temelinde bulunan ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşam alanlarında temsiliyet hakkı, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında ulu önder Atatürk öncülüğünde gerçekleşen reformlar ile kadınlarımıza verilmişti. Anayasal düzlemde sağlanan bu devrim tadında hak, geleneksel-kapalı kamusal alandan modern-açık kamusal alana geçişi getirerek, bugün tarihimizde gururla andığımız kadın öncülerin yetişmesine vesile oldu.

İktidarın kadın kimliği tahakkümü sebebiyle, 15 yıldır var olan haklarımızı kullanmakta güçlük çekiyor olsa da hemcinslerim, bu düşünce tecavüzünün bir sonunu hep birlikte getireceğimizin inancını ve kararlılığını taşıyorum.
Kemal Bey’in rahmetli Leyla Atakan’a gerçekleştirdiği ziyaret vesilesiyle, Hukuk Fakültesi'ne başvuran  ilk kız öğrenci olarak bugünün kadın hukukçularının var olmasını sağlayan İlk kadın avukat Süreyya Ağaoğlu’nu, bilim dünyasına kadınların adını yazdıran ilk kadın rektör  Türkân Akyol  ile ilk kadın doktor  Safiye Ali’yi, ilk kadın gazeteci Selma Rıza ve ilk kadın tiyatrocu Afife Jale şahsında çeşitli alanlarla ülkemize hizmet etmiş tüm öncü kadınları saygı ve ve minnetle anıyorum.

Saat 09:30 suları kamp alanımızdan yürüyüşe başlıyoruz türkülerle. Dünkü güzergah üzerinde 'tekbir' çekerek bizi provoke etmeye çalışan şampiyonların başka versiyonları denk geliyor. Derince'ye doğru yürürken, Kuruçeşme mevkiinde "Hepiniz asılacaksanız, köpekler gibi can verecekseniz. Gebereceksiniz." diye tehditler yağdırırken, şortuyla vedalaşan  bir yurttaşa denk geliyoruz.

Kendisine de alkışlar eşliğinde “Hak, Hukuk, Adalet” slogan atarak cevap versek de, bir an gidip sormak istedim bu muhtereme. Biz demirden korksak trene binmezdik arkadaş! Bu tehditlerin nezdimizde bir karşılığı yok ama, köpekler gibi can vermek nedir, onu bir anlat hele?

Yeryüzünü birlikte paylaşmak zorunda olduğumuz, senin benim gibi akciğeri, gözü, kulağı olan, araba çarpan bir cinsini uyandırmak için kendini paralayacak kadar vicdana sahip olan, üzülünce ağlayıp, sevinince kollarımıza atlayan bu canlılara sizin kastınız ne arkadaş?

Sen, yolun bir kenarında içindeki öfkeni kusarak kendini ifade edebiliyorsun. Peki ya onlar?

Dili olsa da konuşsalar. Ben sana yardımcı olayım. Adını bilmediğimden, köpük koyduğum bu cana bak.

Onun gibi nicesi 20 gündür arşınlıyor yolları bizimle. Vicdan diyorlar, her canlı için gerek adalet. İşte bu sebepten doğa ana ve yavruları da bizimle yürüyorlar.

Mola verdiğimiz Seka Park’ta, Mudanya Belediyesi’nin bandosu eşliğinde marşlara eşlik ediyoruz ardından hep birlikte.

İkinci molamız ise Derince’den yola çıktığımızda ise yürüyüşün 15. Gününde İstanbul Milletvekilimiz Mahmut Tanal gibi eline süpürge almış bir amcayı görüyorum. "Şu ülkedeki tüm pisliklerin süpürülmesine bende emektar süpürgemle katkı koyuyorum" diyerek yürüyor hemen arkamızda.

İstanbul’a 60 km kala, çocuklarını adaletin var olduğu bir Türkiye’de yetiştirmek isteyen bir çiftin mutluluğuna ortak oluyoruz. Gelinliği ve damatlığı ile Murat- Şeydanur  Erinç çifti aramızda. Adaletin mahkeme koridorlarında var olmadığı bir ülkede, adalet isteyenler nikahı da yürüyüşte olur elbet:))

Şeyda Nur kızı olursa adını “Adalet”, erkek olursa “Kemal”  koyacakmış. Hayırlısı derler, her ikisi de hayrıyla gelir elbet. Genç kardeşlerime mutluluklar diliyorum, bu güzel anı da Şeyda Nur kardeşimle ölümsüzleştiriyorum.

Ömrümüzün en onurlu adımlarıyla 370 km’yi tamamlıyoruz.'Yeni' bir tarih yazmaya, bekle İstanbul biz geliyoruz..

Not : Genel Başkan Yardımcımız Tekin Bingöl ve Aydın Milletvekilimiz Hüseyin Yıldız’dan sonra, Artvin Milletvekilimiz Uğur Bayraktutan da rahatsızlanarak hastaneye kaldırılmış. Adalet diye çarpan kalbine üç stent takılmış. Acil şifalar diliyorum kendisine.

Turuncu’nun Seyir Defteri

04.07.2017