‘AKP’de KHK çatlağı’

‘AKP’de KHK çatlağı’

OHAL kapsamında çıkarılan 696 sayılı KHK’nın, AKP'de çatlak yarattığı, terörle mücadelede sivillere getirilen cezasızlık uygulamasının farklı yorumlara yol açtığı kaydedildi.

Yeniçağ yazarı Batuhan Çolak, Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) AKP'de çatlak yarattığını öne sürdü. "KHK'lar ile terörle mücadele etmeye çalışıyorlar. Ama kantarın topuzunu fena halde kaçırdılar" diyen Çolak, KHK'da yer alan terörle mücadelede sivillere getirilen cezasızlık uygulamasının AKP içinden kişilerce farklı yorumlandığını belirtti. AKP Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve AKP Sözcüsü Mahir Ünal'ın konuya ilişkin açıklamalarını hatırlatan Çolak, "Bu madde, son derece yoruma açık, son derece tartışmalı, hukuk devletin ortadan kaldırılması anlamına geliyor. Daha da ilginci AKP kendi içinde bile konuya tam olarak hâkim değil" dedi.

Batuhan Çolak'ın, "AKP'de KHK çatlağı!" başlığıyla yayımlanan yazısı özetle şöyle:

"Analar ağlamasın" diyerek tek evladını da vatan topraklarına bırakan şehit anasıyla, terörist anasını bir tuttular.

"Valilerimize talimat verdik, geçişlerine müdahale edilmeyecek" sözleriyle, anayasada ve kanunda olmayacak bir şekilde teröristlerin her yere doluşmasına göz yumdular.

"Evlerde sivil olabilir" diyerek bomba tuzaklı evlere gencecik aslanları yolladılar…

Evlerde bomba olması bilinmesine rağmen, kaymakamların atış izni vermemesi nedeniyle evlere girilmek zorunda kalındı. Oysa evler çoktan boşaltılmış, her yerine bombalı düzenekler kurulmuştu. İçeriye girdiğiniz an gözle görülmesi mümkün olmayan tuzaklara yakalanıp, bombayı harekete geçiriyordunuz. Taş binalar aniden çökerek Mehmetçiğimize, polisimize mezar oldu.

Sonuç, binin üzerinde şehit!

Çözüm sürecinden bahsediyorum; 'milli kardeşlik projesi' diyerek yutturulan, yüzlerce genç fidanımızı ölüme gönderen o hain süreçten.

Tüm bu skandallarda tek bir hesap veren olmadı.

Daha da kötüsü kanunda yoktu, anayasada yoktu. Çözüm süreci kanunlara, anayasaya uyulmadan yürütüldü. Hatta bir dönem Abdullah Öcalan; "Bu yürütülen görüşmeler ve alınan kararlar ileride başınıza iş açabilir, bir mutabakat ortamı oluşturulması, resmiyete dökülmeli" ifadelerini kullanmıştı.

Sonrasında Dolmabahçe'deki skandal görüntülere imza attılar. Bir tarafta seçilmiş hükümet, diğer tarafta ellerinde Batı'nın silahlarıyla kan dökenler.

Tüm bu süreçlerde polisin, askerin teröristlere yönelik operasyonları durduruldu. Tek bir mermi sıkmadan, atış bile yapmadan terhis olan komandolar vardı!

Askerin, polisin elini kolunu bağlayanlar şimdi de çıkardıkları KHK'lar ile terörle mücadele etmeye çalışıyorlar.

Ama kantarın topuzunu fena halde kaçırdılar.

AKP kendi içinde maddeyi farklı yorumluyor

Son yayınlanan KHK'da, "Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına, veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler hakkında da birinci fıkra hükümleri uygulanır" maddesiyle tartışmanın fitili ateşlendi.

Bu madde, son derece yoruma açık, son derece tartışmalı, hukuk devletin ortadan kaldırılması anlamına geliyor.

Daha da ilginci AKP kendi içinde bile konuya tam olarak hâkim değil.

Partiden ilk açıklama Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz'dan geldi. Yılmaz, "Terör bağlantılı olmayan vatandaşların hiçbirinin endişe edici bir durumu olamaz. OHAL ile ilgili tüm mesele şu: Çok yönlü terör saldırıları yaşadık ama hala terör riskleri karşımızda duruyor" dedi.

Yılmaz mealen diyor ki; bu değişiklikten endişe edecek olanlar terör bağlantısı olanlardır!

Açıklamasının devamında da "terör riskleri hala karşımızda duruyor" sözleriyle olası eylemler için de maddenin geçerli olacağını ima ediyor.

Yılmaz'ın bu açıklamasından birkaç saat sonra kameraların karşısına geçen AKP Sözcüsü Mahir Ünal ise, maddenin sadece 15 ve 16 Temmuz tarihlerini kapsadığını açıkladı.

Bu iki farklı açıklama bile kararın ne derece yoruma açık olduğunu ispatlıyor.

Çözüm sürecinde askerin, polisin elini kolunu bağlanması gibi şimdi de devletin dayandığı en temel ilke, hukuk aleni bir şekilde ortadan kaldırılıyor."