Aleviler, neden yok hükmünde sayılıyor?

Aleviler, neden yok hükmünde sayılıyor?

Cem Vakfı Onur Kurulu Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Aleviliğin, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde sayılmadığını; Alevilik hakkında kimsenin doğru bir bilgi sahibi olmadığını ifade etti.

Süleyman KILIÇ / YURT

Alevilik ve Muharrem Ayı’nın Türk vatandaşları ve siyasiler arasında önemsenmemesine ilişkin açıklamalar yapan Cem Vakfı Onur Kurulu Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan şunları anlattı.

Bu gerçekten de üzerinde fazla düşünülmüş bir konu değil. Türk halkının büyük ölçüde Müslüman olmasına rağmen;  nedense Hz. Muhammed ve onun soyu söz konusu olduğunda, onun İslam’ın içindeki yeri tartışıldığında, bilgi sahibi kişi sayısı neredeyse yoktur diyebiliriz. O kadar ki; Hz. Ali, Hz. Muhammed’in hem damadı, hem yeğeni ve ailesinin bir parçası hem de çok önemli bir parçası. Kızı Hz. Fatime’nin de eşi. Hz. Ali, Müslümanlığı tanımlarken diyor ki “Eğer bir gün, ben hakka yürüdükten sonra; herhangi bir konuda yanılırsanız veya tereddüte düşerseniz, çekinmeden başvuracağınız ve doğru cevap alacağınız yer, Hz. Ali’dir”.  

Bu yaklaşım, çok önemli fakat “Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman’dır” diyen siyasetçilerin söylemlerine baktığınız zaman, ya da devletin kendi mekanizmasının içine baktığınızda; kendi içinde dini esasları barındıran kurumların konuşmalarına ve eylemlerine baktığınızda, Hz. Ali’yi görüyor musunuz? Hz. Muhammed ilmin şeyhi ise, kapısı Hz. Ali’dir. Eğer benden ya da Hz Ali’den geçiyorsa, Hz. Ali nasıl tanınmaz? Sünni kesimde; Hz. Ali’yi araştıran ve maceralarını izleyenler dışında, Hz. Ali’yi Sünni kardeşlerimiz Hz. Muhammed ve soyunu tanımazlar, İslam’a neler kattıkları bilinmez. Peki, nasıl bir Müslüman ülkedeyiz ki 25-30 milyon olsun, Yüzde 99’u Müslüman olsun, dinin tebligatını yapan Hz. Muhammed ve onun soyunu bilmezler. İslam’ı tanıtan 11 kişi de şehit edilmiştir.

Hz. Muhammed ve soyu sayesinde gelişen İslam…

İslam’ın yayılmasının sebebi, Hz. Muhammed’in getirdiği sosyal düzenden kaynaklanmaktadır. Kerbela dediğimizde, Hz. Hüseyin’in önemli bir yeri var çünkü kendisi insanlığa yollanan bir mesajdır. O mesaj, ‘Zalime boyun eğme’dir. Tanrının gönderdiği bu mesaj; Hz. Muhammed’in, Hz. Fatima’nın ve Hz. Ali’ye Hz. Hüseyin’in şehit edileceği şeklinde iletilmiştir. Yani Hz. Hüseyin de biliyordu. Hz. Hüseyin de bildiği için Kerbela yaklaştıkça, yanında gelecek olan 100 kişinin ayrılmasını istemektedir çünkü Kerbelâ’da şehit olacaktır ve kul hakkı olanların kul hakkı ile şehit olmasını istememektedir. İlahiyat profesörlerini, Hz. Muhammed ve soyunun İslam’a kattıkları hakkında konuşulmamasına eleştiri… Hz. Muhammed ve soyu, siyahı beyazı birbirinden üstün görmeden yani ayrımcılık yapmadan, ilkeler belirledikleri halde; şehit edilmişlerdir. Sünniliği şimdi ikiye ayırmaya çalışıyorlar. Bu ayrım doğru olsa da Alevilik ile küçük farklar dışında aynıdır. Din işleri ile ilgilenen kişilerin halkı aydınlatması lazım. Sünni İslam’ı, Emevi İslam’ı ile karıştırarak anlatılması yanlıştır. Anadolu Sünnisi ile Emevi Sünnisi’nin birbiriyle herhangi bir alışverişi olmamış. Hiçbir zaman Alevi ile Sünni çatışması olmamıştır. Bütün dinler, insanları birbirine sevgi ile yaklaştırmak için gelmiştir. Terör örgütleri tarafından yapılan şiddet, meşrulaştırılıyor. Yunus Emre’nin de dediği gibi yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü. Alevilik, devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Bu konuda eksikler var.” Türk siyasetçilerinin Alevilik ve İslam meselelerine inmesi gerektiği…

Alevilerin yok sayılmasının yanlışlığı... Gelmek istediğim nokta; eğer Hz Muhammed ve soyunun getirdiği ve yorumladığı İslami temellere dayanarak devam edilirse, insanlık dünya içinde barışı yakalar. Eğer Muaviyelerin düşüncesiyle ilerleyen şiddet yanlısı bir İslam ile yola çıkılırsa ve bunun adına Sünni İslam denilirse; İslam’a büyük haksızlık edilmiş olur. İslam bu değil. Bugünkü Kerbelâ’dan çıkarılacak önemli sonuç;  İslam’ın yeniden düşünülmesi gerekiyor. Haksızlıklar karşısında duran, adaleti fiilen uygulayan bir inançla, yani modern devletin kuvvetler ayrılığı ilkesini benimseyen bir sistemde İslam, dünyaya barışı getirebilir. Bundan dolayı yeniden yorumlanmalıdır.

Aleviler seçimden seçime hatırlanıyor

İyi bir toplum için eşitliğin benimsenmesi gerektiği... Renk, dil, ırk ayrımının toplumlar arasında bir kargaşaya neden olması… Aleviliğin durumu… Aleviler söz konusu olduğunda; daha farklı sorunlar söz konusu oluyor ve siyasetçiler tarafından sadece seçimden seçime Aleviler hatırlanıyor. İnsanlar arasında ayrımcılık gözetmeden, fakir ile zenginin bir tutulduğu;  durumların meclis önünde tartışılmasına denir kanun. 25-30 milyon veya daha fazla insanı yok hükmünde saymaktalar. Ayrımcılık yapılan Aleviler’den de vergi alınıyor. Genel bütçe, vatandaşın verdiği vergilerden oluşan ve adalet hakkında cevap verebilecek bir bütçe olması gerekli.  Türkiye’nin laik bir Cumhuriyet devleti olmasına rağmen, neden bir çözüm üretilmiyor.  Vergiler alınırken herhangi bir ayrım gözetilmezken vergi dağıtımında neden bir ayrımcılık söz konusudur? Alevilerin payı nerede? Aleviler ‘İnsanı sevmeden Tanrıya ulaşamazsın’ düşüncesini çocuklarına yayması için bu ayrımın kaldırılmasına ihtiyaç var.


AİHM’de verilen kararlar bir an önce yerine getirilsin

Yeni eğitim müfredatındaki Aleviliğin yeri hakkında bir ayrım olduğu… Aleviler cem evlerini kendileri yapmakta. Camii söz konusu olduğunda, gerekli tüm destekler ve ödenekler sağlanıyorken;  cem evi konusunda birçok zorluk önümüze sunuluyor. Uluslararası bir gücü taşıyan ve bir ulusa mal edilmiş olan ve oybirliği ile alınmış, bir ülkede Alevilere büyük ayrımcılık yapılmakta. Bugünkü siyaset, bu büyük suçu işlemeye devam ediyor. AİHM’de verilen kararların yerine getirilmesi lazım. Kararlara göre de genel bütçeden bir pay verilip, cem evleri desteklemeli, dedelerin- babaların, Bektaşilerin özlük haklarını yaşatılabilmesi, gelecek nesillere aktarılabilmesi için okullar yapılması; dede okulları, baba okulları gibi. Bu hizmetleri üretilmesi ve yürütülmesi için de genel bütçeden bir pay verilmesi gereklidir.

Yeniden bir hukuki mücadele vermeye sevk etmeyin bizi

Avrupa İnsan hakları Mahkemesinden çıkan karar sonucunda Alevilik kabul edildi. Çıkan kararlar, hükümet tarafınca yürürlüğe konulmadı. Türkiye’yi sadece Sünni olarak görüp ve yalnızca Sünnilik esaslarını uyguluyoruz savunmasını nasıl yaparsınız? Bu savunmanın rapor edilmesini istedim. Böyle bir savunma yapılamaz. Türkiye Sünni bir devlet değil; laiklik esaslı bir Cumhuriyet’tir. Aradan 2 sene geçti ve halen bu kararlar uygulanmıyor. Bu bir davaya bakar fakat başka sorunlar oluşabilir.  Kararların uygulanması için 100 gün sözü verildi ve bu söz tutulmadı. Bu kararın bir an önce uygulanması gerekiyor. Hükümete destek olmak ve bu işi sabır ile gerçekleştirmek üzere 2 yıldır bekliyorum. Her türlü desteği ve yardıma hazırız. Bizim sabrımız; hukuka uygun, saygı içerisinde ve barış çerçevesinde sürecektir. Bunun yolu da hukuktur. Bizi yeniden bir hukuki mücadeleye sevk etmeyin. Hiç olmazsa Kerbela, bu haksızlığın ortadan kalkmasına vesile olsun.” Alevilerin AİHM’de kazanılan haklarına dair hükümet ile yaptıkları görüşmeler… Bu görüşmeler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vekilleri tarafından yapılıyor. Gerek Numan Kurtulmuş, gerekse Süleyman Soylu teşrif ettiler.  Bu konu hakkında konuştuk. Numan Kurtulmuş, ‘Daha yeni sistemi oturtamadık. Biraz daha zamana ihtiyaç var. Tayinler yapılmadı. Bir kuruluşun oluşması için yeterince bir şeyler yapılmadı. 15-20 gün sonra bu iş bitmiş olur ve tekrar konuşuruz. Bu konuya bir çözüm getireceğiz’ dedi.

Çakma Aleviler üretme peşindeler

Barışın, devletin bütünlüğünü ve gücünün korumasının tek şartı olduğu… Alevilerin de hukuk yoluyla devlete ait olduğunun kabul edilmesi gerekliliği ve hükümetin eksiklikleri... Hükümet, yeni ve çakma aleviler üretme peşinde. Alevileri bu yolla örgütlemeye çalışıyorlar.  Şuan ki siyasetin yaptığı hata; yeni aleviler yetiştirme amacına sahip olup, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını yürürlüğe koymuyorlar ve bir örgütlenmeyi hazırlamak istiyor. Bu politika yanlıştır. Böyle barışı getiremezsiniz. Eksiklik, samimi davranmamaktan kaynaklanıyor. 10 muharrem sadece Müslümanların değil tüm insanların.  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının bir an önce uygulaması konusunda her türlü gereken yardıma hazırız. Türkiye elini çabuk tutmalı ve bunu bayram etmeli. İnsanlık yaşadıkça; bu olay bir rehber gibi, bir kutup yıldızı gibi yukarıda kalacak. İnsanların neler yapması konusunda etkilemeye devam etmeli.